Demirel’den çok çarpıcı bir itiraf..

Süleyman Demirel öyle bir laf etti ki, bugüne kadar Ergenekon yapılanmasının üzerine neden gidilemediğini izah eder mahiyetteydi.

Gazeteci Ertuğrul Özkök dünkü yazısında, Başkent Üniversitesi'nin kurucu rektörü Prof. Mehmet Haberal gözaltına alındıktan sonra soluğu yanında alan ve havaalanında kendisi ile görüşen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le yaptığı telefon görüşmesine yer verdi.

Sayın Özkök'ün Sayın Demirel'den aktardığı bir itiraf cümlesi, bir ahtabot gibi ülkemizi saran Ergenekon yapılanmasının üzerine bugüne kadar neden gidilmediğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyacak nitelikte. Bu itirafa aşağıda yer vereceğim. Ama önce bir konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Siz bakmayın Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan her yeni gözaltı dalgası sonrasında şu an olduğu gibi medyanın ve bazı çevrelerin yeri göğü inlettiğine... Aslında genel tabloya bakılırsa müthiş bir satış ve gözden çıkarma işlemi sözkonusu.

Gerek Ergenokon'u sulandırmak isteyen medya, gerekse de işin ucu bana dokunur mu kaygısı ile davayı farklı mecralara çekmek isteyen çevreler, her dalga gözaltı işleminden sonra sıra kendilerine gelebileceği endişesi ile yeri göğü inletseler de, tutuklular hakkındaki iddianamelerin açıklanmasından sonra sus pus olup derin bir sessizliğe gömülüyorlar.

Sanmayın ki sürmekten olan bir dava nedeniyle yargıya müdahale etmemek için böyle davranıyorlar. Böyle bir demokratik geleneği yok medyamızın... Her yeni gözaltı işlemi sırasında olayın ilk şoku ile bazı çevreler “acaba bize de dokunur mu?” diye panik duygusu yaşasalar da, iddianamelerde isimleri geçmeyince sessizliğe gömülmeyi tercih ediyorlar. Ta ki bir sonraki gözaltı işlemine kadar.

Ergenekon kapsamında tutuklu bulunan kimi ademisyen ve sivil erkan çoktan içeride unutuldu gitti bile. Kimler içeride kaldı diye sorulsa çok azını hatırlıyor artık kamuoyu. Sadece soruşturmanın sanıklarından emekli askeri cenahın önde gelen isimleri Silivri'den tahliye olmak yerine GATA-KULLİ ile GATA'dan taburcu olmanın çabası içine yöneldiler. Fakat bu işlem de artık o kadar sulandırıldı ki, GATA yetkilileri de kamuoyuna karşı zorlanmaya başladılar.

Gözden çıkarıldıklarını ve satışa gelmek üzere olduklarını ilk fark edenlerden biri de Ergenekon tutuklusu Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz oldu. Nitekim dün internet sitelerine düşen ses kaydında şunları söylüyor: “Çaba sarf ediyorum ama bazen dayanamıyorum. Ben kendim de bazen ışık göremiyorum. Ben eğer ışık görürsem onlar da ışık görecekler, ben ışık göremezsem onlar da ışık göremezler. Bunu böyle algılamaları lazım ama kimse böyle algılamıyor. Beni alıp sözüm ona karanlığa gömmek istiyorlar. Hesaplaşmak ve yüzleşmek dahi istiyorum.” (Kaydı buradan dinleyebilirsiniz)

Eğer iddia edildiği gibi bu ses kaydı Ergenekon'un kilit isimlerinden Levent Ersöz'e ait ise açıkça, “beni gözden çıkarını ben de gözden çıkarırım, bana ışığı göstermeyenleri ben de karanlığa mahkum ederim” tehdidinde bulunuyor. Satışa geldiğine ve gözden çıkarıldığına kanaat getiren kimi tutukluların davanın ilerleyen aşamalarında ve çapraz sorgular sırasında çok ciddi itiraflarda bulunacaklarını ve şu an dışarıda bulunan bazı isimleri de paçasından tutup içeri çekebileceklerini tahmin etmek güç değil.

Demirel yetkili olsa ne yaparmış...

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel neden bundan önceki 11 dalga boyunca Ergenekon davası konusunda bu kadar net tavır almadı da, Başkent Üniversitesi'nin kurucu rektörü Prof. Mehmet Haberal gözaltına alınınca soluğu onun yanında aldı.

Şu ana kadar içeri alınanlarla benzeşen bir sıfatı yok Sayın Demirel'in... Bugüne kadar soruşturma kapsamında içeri alınanların büyük bölümü asker, gazeteci ve bazı sivil toplum kuruluşlarına mensup isimlerdi. Fakat Mehmet Haberal'ın öne çıkan en önemli özelliği, Süleyman Demirel'den sonraki cumhurbaşkanı olması için dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından isminin gündeme getirilmesi. Yani ne zamanki Haberal'dan söz edilse, içinde cumhurbaşkanı geçen cümle de kuruluyor. Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi Ankara'da hemen her çevre tarafından kabul gören ve cumhurbaşkanlığı makamı ile ilişkilendirilen güçlü bir ismin gözaltına alınması, sıfatında eski cumhurbaşkanı geçen Sayın Demirel'i tedirgin etmiş olmalı.

Sayın Demirel, Prof. Haberal'ın gözaltına alınmasından duyduğu rahatsızlığı telefonda Ertuğrul Özkök'e aktarırken şu ifadeyi kullanıyor: “Siyasi bir yetkim ve gücüm olsaydı, başka şeyler yapardım

Varsayalım ki Sayın Demirel'in siyasi yetkileri var. Bir an için kendisinin Çankaya'da Cumhurbaşkanı olduğunu düşünelim. Anayasamız Sayın Cumhurbaşkanına veya elinde siyasi güç olan birine yargıya intikal bir davaya müdahalede bulunma yetkisi veriyor mu? Demokrasinin temeli olan yasama, yürütme, yargı erkleri ayrı değil miydi?

Biz Sayın Demirel'in bu ifadelerinden anlıyoruz ki, elinde siyasi güç ve yetkisi olduğu zamanlar demek ki yargıya müdahalesi olmuş. Şimdi daha anlıyoruz, bu tür illegal bir yapılanmanın bu aşamaya gelmeden çok önce zamanında neden önüne geçilemediğini, mani olunamadığını... Demek ki elinde güç olduğu zamanlar hatırlı insanları koruduğu olmuş Sayın Demirel'in. Görmezden gelmiş. Ya da devreye girmiş...

Taha Akyol bu konudaki etik yaklaşım nasıl olmalı sorusuna cevap teşkil eden güzel bir yazı kaleme aldı dün ve şunları yazdı:

“...Sabah bir TV kanalından aradılar, “Canlı yayındayız, Ergenekon hakkında görüşünüzü almak istiyoruz.” Hukukçu olduğumu, hukuka özen ve saygı gösterilmesini istemekten öteye bir şey söyleyemeyeceğimi belirttim, “Tamam” dediler. Canlı yayında buna benzer şeyler söylemem üzerine sunucu ikinci bir soru sordu: - Hukukçu kimliğinizle böyle diyorsunuz, gazeteci kimliğinizle ne dersiniz?! Yadırgadım ve dedim ki: - Gazeteci de hukuka özen göstermelidir. Söyleyeceğim şudur: Soruşturmayı yürüten yetkili makamlar hukuka uygunluğa azami dikkati göstermeli, bizler de hukuka saygıda azami özeni göstermeliyiz.. Elbette Ergenekon soruşturması açılmalıydı. Sabih Kanadoğlu da “Ben olsam ben de bu soruşturmayı açardım” demiştir. Ortada bunca bulgu varken soruşturmayı engellemeye kalkmak hukuka ve demokrasiye saygısızlıktır!”

Sayın Taha Akyol'un bu satırlarını okuduktan sonra Sayın Demirel ne düşündü acaba?

Bir başka soru da şu: Ele geçirilen  günlüklerden görüyoruz ki, Ergenekonculardan bir kısmı değişik vesilelerle 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile sık sık bir araya gelmişler. Sahi, Sayın Demirel bugünlerde telaş içinde iken, Sayın Sezer nerde, ne yapıyor acaba? Sesi neden çıkmıyor? Dostlarına neden sahip çıkmıyor? Kendisinden haber alan var mı?

 Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7
             
yazaramesaj@gmail.com   www.osmanozsoy.com.tr

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri