TBMM 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun yaklaşık bin sayfalık taslak raporu üyelere dağıtıldı. Raporda, FETÖ iddianamesinden ve komisyonun dinlediği tanıkların ifadelerinden alıntılarla örgütün ortaya çıkışına, teşkilatlanmasına, yöntemlerine ve amaçlarına ilişkin önemli tespitlere yer verildi. Raporda yer alan tespitlerden bazıları şöyle:
STRATEJİK KADROLAŞMA:
Kurulduğundan beri her zaman iktidarın, güçlünün ve kazananın yanında saf tutmaya çalışan FETÖ, 2002 yılı genel seçimlerinden tartışmasız bir zaferle çıkan AK Parti'ye yakın bir görüntü vermeye özen göstermiştir. Örgütün 30 yıllık çalışmaları neticesinde eriştiği güç sayesinde 2000'li yılların bu döneminde önceki dönemlere kıyasla daha muktedir olduğu değerlendirilmektedir. Zira bu dönem, devlet kadrolarına yerleşme sürecinin tekemmül etmek ve semerelerini vermek üzere olduğu, ordu ve emniyet dışındaki HSYK, Yargıtay, TÜBİTAK gibi kritik ve stratejik yerlerde de son ve büyük kadrolaşma harekatının hazırlıklarının yapılıp temellerinin atıldığı ve sonuçlarının alındığı dönemdir.
EKONOMİ VE İSTİHBARAT:
Aynı zamanda bu dönem, örgütün ekonomik ve istihbari gücünün, insan kaynaklarının, yurtiçi ve yurtdışı ağının zirveye ulaştığı ve gerek kamu gerekse özel sektörlerde nüfuz ve hatta hakimiyetin sağlandığı dönem olmuştur. Örgütün 1970'li yıllarda attığı tohumlar, 1980'li yıllarda patlayıp filizlenmeye ve hızla yeşermeye başlamış, ardından Gülen'in ifadesiyle "dört bir yanda şehbal açarak" 1990'lı yıllarda dal budak salmış, 2000'li yıllarda hedeflenen her alanı sarmış ve örgüt, "Altın Nesil'in Altın Vuruşu" için hazır hale gelmiştir.
AHİRETTE ECEVİT'E ŞEFAAT:
Bu dönemin başında -2000 yılında- DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel tarafından Gülen ve yapılanması hakkında "Fethullahçı Terör Örgütü" ismiyle bir dava açılmıştır. "Laik devlet yapısını değiştirerek, dini kurallara dayılı bir devlet düzeni kurmak amacıyla örgüt kurmak" suçundan açılan bu kamu davası, Bülent Ecevit başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin çıkardığı 4616 sayılı Kanun kapsamında kalmış ve bu sayede Gülen bu davadan ceza almadan kurtulmuştur. Gülen'in mahküm olduğu ikinci bir dava yine Ecevit'in çıkardığı af kanunu ile ortadan kaldırılmıştır. Aynı hükümet döneminde ağır cezalar almaktan iki kez Başbakan Ecevit'in erteleme- af düzenlemeleriyle kurtarılmış olması, Gülen'in ileriki zamanlarda "ahirette ilk olarak Ecevit'e şefaat edeceği" yönündeki sözlerinin ve ona karşı öteden beri takındığı sıcak ve olumlu tavrının sonraki yıllarda da aynen devam etmesinin sebebini ortaya koymaktadır.
160 ÜLKEDE NETWORK:
Örgüt bu dönemde uluslararası bağlantılarını okulları üzerinden daha da geliştirmiş ve 160 ülkeyi kapsayan dev bir network oluşturmuştur. Özellikle ABD ile ilişkilerine her zamankinden de fazla özel bir önem vermiştir.
OBAMA'NIN AKRABALARI:
Örneğin, FETÖ'nün 2007 yılı itibarıyla İstanbul il imamı olan ve akabinde Kenya ülke sorumlusu olarak atanan Ahmet Kara, Barack Obama'nın başkanlık yemin törenine davet edilen şahıslar arasında yer almıştır. Söz konusu davet, Obama'nın başkan adayı olmasıyla birlikte Kara'nın Gülen'in talimatı doğrultusunda, Obama'nın Kenya'da yaşayan ailesiyle ilgilenmesi, akrabalarının çocuklarını gruba ait okula ücretsiz kabul etmesi ve aile fertleriyle iyi ilişkiler tesis etmesinin sonucu olarak gerçekleşmiştir.
'HER KASET OLAYININ OLAĞAN ŞÜPHELİLERİ
Örgüt, Recep Tayyip Erdoğan'a ve onun şahsında AK Parti hükümetine karşı gizli bir mücadele başlatmıştır. Bu dönemde örgüt giderek kaset skandallarıyla anılır olmuş, yapılanmaya uzak veya yakın hemen her kesimin ortak kanısıyla, kendisini bu tür her olayın adeta 'olağan şüphelisi' haline getirmiştir. Örgütün Haziran 2011 genel seçimleri öncesinde o dönemki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kaset olayını organize ettiği, aynı şekilde seçim öncesi kaset şantajıyla bazı MHP'li milletvekili adaylarının topluca istifa ettirildiği vb. gibi yollarla siyaseti dizayn etmeye, 2011 ve 2014 seçimleri öncesi ülke siyasetini belirlemeye kalkıştığı yönünde pek çok ciddi iddia ve delil söz konusudur.
MANKURT KATİL SÜRÜSÜ:
Gülen ve "Onlar çakı bile taşımazlar" dediği örgütü, vatana, millete ve dine hizmet ettikleri ve bunun için seçilmiş oldukları zannı ve aldatmacasıyla yükseldiklerini zannettikçe kibirle giderek alçalmış; halkın vergileriyle alınan silahların namlularını 15 Temmuz 2016'da acımasızca halka çevirecek kadar gözü dönmüş mankurt katiller sürüsü haline gelmiş ve nihayetinde kurdukları tuzaklar kendi başlarına geçerek, adeta yaptıkları onca haksızlık ve zulmün, aldıkları onca ahın karşılığını bulmuş olarak, rezil ve zelil bir halde dibe vurmuştur.
Saliha ÇOLAK - Haber Türk