Olayda cenaze namazı sırasında kar yağışı hızlanmış, görevli imamlar cemaati tente altına toplamış ve namaz sırasında tente çökmüştür.
Davacı yaralanmış ve bir dizi ameliyat geçirmiştir. Olaya ilişkin olarak 98.845,49 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 198.845,49 TL tazminat talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 98.845,49 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir.
Karar temyiz edilmiştir. İdare ise olayda belediyenin kusurlu olduğunu, belediyeden talep etmelerine rağmen gelmediklerini iddia etmiştir.
Danıştay 10. Dairesi, maddi tazminatı onarken 50 bin TL'lik manevi tazminatı çok bulmuştur.
DANIŞTAY 10. DAİRE
Esas No: 2019/1053
Karar No: 2020/4260
Karar tarihi: 27.10.2020
İSTEMİN_KONUSU:
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesinin 15/01/2019 tarih ve E:2018/1324, K:2019/32sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
DAVA KONUSU İSTEM:
Davacı tarafından; İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, . Camii avlusunda bulunan tente çatı iskeletinin kar yükü nedeniyle 10/01/2017 tarihinde çökmesi sonucu yaralanmasının davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle 98.845,49 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 198.845,49 TL tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/05/2018 tarih ve E:2017/462, K:2018/1075 sayılı kararıyla; maddi tazminat yönünden; davacının bir yakınının cenazesine katılmak amacıyla 10/01/2017 tarihinde İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, .. Camiine gittiği, caminin bahçesindeki tentenin üzerinde kar birikmesi nedeniyle çökmesi sonucu yaralandığı, cenaze namazını kıldıran imamların çökme riskini bilmelerine ve uyarılmalarına rağmen cemaati tente altına çağırdıkları, cami imamlarının ise yoğun kar yağışı olacağının bilinmesine rağmen tentenin kapatılmasını sağlamayarak kar birikmesine sebep oldukları, cami avlusunda gerekli kontrolleri yapmamaları sonucu vatandaşların tente altına girmesini engellemedikleri, davalı idare ve elemanlarının Diyanet İşleri Başkanlığı Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde belirtilen görevlerini yerine getirmedikleri anlaşılmakla davalı idare ve personelinin söz konusu olayda hizmet kusurunun bulunduğu, bu durumda idare elemanlarının hatalı ve kusurlu davranışları nedeniyle davacının yapmış olduğu 98.845,49 TL hastane masrafları toplamının (maddi tazminat) idare tarafından karşılanması gerektiğinin açık olduğu, manevi tazminat yönünden; davacının dava konusu olayla en temel hak olan yaşam hakkının tehlikeye girmiş olduğu, çeşitli ameliyat ve tedaviler uygulandığı, tedavi için 20 gün hastanede kaldığı, bu durum nedeniyle büyük bir ızdırap ve elem duyduğunun kabulü gerektiği, davalı idarenin olaydaki hizmet kusuru dikkate alınarak manevi tazminatın manevi tatmin aracı olma niteliği de göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacının duyduğu acı ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi amacıyla takdiren 50.000,00 TL manevi zararın tazmini gerektiği gerekçesiyle dava konusu maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, kısmen reddine 98.845,49 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İstanbul 9. İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, olayda sorumluluğunun bulunmadığı, caminin bulunduğu alanın Bakırköy Belediyesine ait olduğu, tentelerin yine aynı Belediye tarafından yaptırıldığı ve bakım ve gözetiminin de bu Belediyeye ait olduğu, defin hizmetlerinin Belediyelerce yapıldığı, olay da defin sırasında olduğundan Belediyenin sorumlu olması gerektiği, cenazeleri kıldırmakla görevli imamların İstanbul Büyükşehir Belediyesi personeli olduğu ve savcılık dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında bu imamların asli kusurlu bulundukları, cami personeli tarafından cenazeler gelmeden önce Bakırköy Belediyesinden tentelerin üzerinde biriken karların temizlenmesi için yardım talep edildiği ancak gelmedikleri daha sonrasında cami avlusunda gerekli güvenlikleri aldıkları bu nedenle de hizmet kusurunun bulunmadığı ve cenazeye katılanların da uyarıları dikkate almadıklarından kusurlarının bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:
Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat yönünden bozulması, maddi tazminat yönünden ise onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davalı idarenin duruşma istemi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
A-) KARARIN MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ:
Bölge İdare ve nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davacının maddi tazminat isteminin kabulü yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B-) KARARIN MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ:
MADDİ OLAY:
Davacı tarafından; İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, . Camii avlusunda bulunan tente çatı iskeletinin kar yükü nedeniyle 10/01/2017 tarihinde çökmesi sonucu, yaralanmasının davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle 98.845,49 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 198.845,49 TL tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi ve manevi huzuru sağlamayı amaçlar. Bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; cami avlusundaki tentenin davacının üzerinde yıkılması ve yaralanması nedeniyle hastane tarafından düzenlenen epikriz raporuyla; davacının T12 fraktörü ve T3-T4'de yükseklik kaybı ve her iki ayak bileği dorsofleksiyonunda zaafiyet bulunduğu klinik tespitleri uyarınca ameliyat edilerek 28/01/2017 tarihinde taburcu edilmek suretiyle hastaneden çıkışının yapıldığı, davacı vekilinin de dava dosyasındaki beyanlarında davacının bel omurları ve boyun altından yaralandığını, bir dizi ameliyat geçirerek hastaneden taburcu edildiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının mevcut yaralanması ve geçirdiği ameliyat dikkate alındığında temyize konu Mahkeme kararında idarenin hizmet kusuruna dayanan sorumluluğu uyarınca davalı idare aleyhine hükmedilen 50.000,00 TL manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye sebep olacak miktarda fahiş olduğu görüldüğünden manevi tazminatın, amaç ve niteliği ile aynı olaydan dolayı Dairemizin 27/10/2020 tarih ve E:2020/1271, K:2020/4259 sayılı onama kararı da dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre yeniden belirlenmesi gerektiğinden, Bölge İdare Mahkemesinin temyize konu kararının davalı idarenin bu kısma yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen kabulüne
2.Maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat istemi yönünden ise kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin İstanbul 9. İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmına yönelik olarak yapılan davalı istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesinin 15/01/2019 tarih ve E:2018/1324, K:2019/32 sayılı kararının maddi tazminat yönünden ONANMASINA, manevi tazminat yönünden ise BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 27/10/2020 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.