ORDU (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ordu'daki mitingde konuştu.
"Amerika ile vardığımız anlaşmayı adım adım hayata geçiriyoruz"
Erdoğan, kahraman askerlerin sınırların ötesinde destan yazdığının altını çizdi.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla 4 bin kilometrekarenin üzerinde bir alanı güvenli hale getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi de Münbiç'te Amerika ile vardığımız anlaşmayı adım adım hayata geçiriyoruz. Bölücü terör örgütünün, Münbiç sınırımızdaki unsurları bulundukları yerleri terk ettiler. Askerlerimiz, Münbiç şehrinin etrafında devriye gezmeye başladı. İnşallah aşama aşama bölgeyi teröristlerden tamamen temizleyeceğiz. Böylece milletimize verdiğimiz bir sözü daha tutmuş olacağız.
Bay Kemal, Bay Muharrem ne diyorlar? 'Afrin'de, Cerablus'ta ne işiniz var?' Bay Muharrem televizyon programında 'Irak'a giremeyecekler göreceksiniz, onlardan izin aldılar mı?' diyor. Ne oldu Bay Muharrem girdik mi? Kandil'i vurduk mu? Bay Muharrem kimden izin aldık? Biz, izni halkımızdan alırız. Sen daha bizi tanıyamadın. Biz Hakk'a ve halka teslim olduk, bu yola böyle çıktık. Biz icazeti oralardan değil, halkımızdan aldık ve bu yola böyle çıktık."
Erdoğan, konuşmasının bu bölümünde alandakilerin "İşte ordu işte komutan" sloganlarını, "Bu rütbeyi siz verdiniz." diyerek karşıladı.
"Suriyelilerin geri dönüşleri başlayacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Münbiç'in teröristlerden temizlenmesiyle, bu bölgeden kaçıp Türkiye'ye gelen Suriyelilerin geri dönüşlerinin başlayacağını bildirerek, şu an itibarıyla Afrin ve Cerablus'a 200 bin geri dönüşün olduğunu, bunun devam ettiğini ve edeceğini bildirdi.
CHP'nin "Suriye'den gelen bu insanları niye aldınız?" eleştirisini hatırlatan Erdoğan, "Biz ensar kültürünü iyi biliriz. Bay Kemal, sen ensar kültüründen anlamazsın, senin adayın da anlamaz. Biz kimin ensar, kimin muhacir olduğunu da iyi biliriz. İşte biz 3,5 milyon mülteciyi, o katillerin o yağdırdıkları bombalardan kaçan o insanlar için kapılarımızı açtık. Onlar bizim kardeşlerimizdir ve kapılarımızı açarak onlara kardeşliğimizi gösterdik." diye konuştu.
"Görüşmeler sonucunda onlar Fırat'ın doğusuna gitmeye başladı"
Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de güvenli hale getirdikleri bölgelerin büyüdükçe, Suriyelilerin geri dönüşünün hızlandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"İşte bakın Münbiç. Şimdi Münbiç'i boşaltıyoruz. Şimdi PYD-YPG orayı terk ediyorlar ve bunu biz diplomasi yoluyla yaptık. Aziz milletime, CHP'ye, Saadet'e, İYİ Parti'ye ve diğerlerine gönül verenlere sesleniyorum, biz 15-16 yılda diplomasinin en ileri noktada olanını yaptık. İşte şimdi de bak, Münbiç'ten çıkıyorlar.
Ayın dördünde benim Dışişleri Bakanım Amerika'daydı değil mi, Pompeo, yani muhatabı Dışişleri Bakanıyla görüşmeleri yaptılar. Yapılan görüşmeler sonucunda onlar Fırat'ın doğusuna gitmeye başladılar. Batısında da biz Rusya, İran beraber çalışıyoruz. Orada da yine aynı şekilde kararlıyız. Şu anda İdlib'de, Tel Rıfat'ta aynı kararlılığımızı devam ettiriyoruz. Buralarda da Türkiye'nin nasıl bir ülke ve devlet olduğunu Afrin, Zeytin Dalı Harekatı'yla gösterdik mi? Gösterdik."
"Ama Bay Kemal bundan anlamaz. Bay Muharrem hiç anlamaz." diyen Erdoğan, "Onlar varsın kendi içlerinde devam etsinler. Biz ise hem tecrübe hem bugüne kadar ortaya koyduğumuz tavırlarla zaten kendimizi ispatladık. Biz bu kararlılıkla yola devam ediyoruz. Türkiye güçlü, büyük bir devlet ama büyük devletler küçük düşünmez, onlar büyük düşünür." değerlendirmesinde bulundu.
"Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi"
Saadet Partisi, CHP, İYİ Parti ve diğer partilere gönül verenlerin son 5 günde başlarını iki ellerinin arasına alıp düşüneceklerini belirten Erdoğan, "Marifet iltifata tabidir. 'Ya bize kim hizmet verdi.' diye soracaklar. 'Erdoğan'ın başında olduğu hükümet hizmet verdi.' diyecekler. 'Öyleyse biz oyu buraya değil de nereye vereceğiz.' diye düşünecekler. Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, sağlıkta 300'er yataklı Fatsa ve Ünye devlet hastanelerinin de aralarında bulunduğu 38 sağlık tesisini şehre kazandırdıklarını, Ulubey ve Akkuş devlet hastanelerinin yapımının devam ettiğini belirterek, 900 yataklı şehir hastanesinde ihale süreci biter bitmez inşaata başlayacaklarını dile getirdi.
Ordu'da ihtiyaç sahibi vatandaşlara, şehit yakınlarına, gazilere, engellilere yaklaşık 2 milyar lira tutarında destek verdiklerini ifade eden Erdoğan, "Toplam maliyeti 4,5 katrilyon lira olan 12 yol projesinin yapımı devamı ediyor. Maliyeti yaklaşık 2 katrilyon lira olan 11 köprü ve 6 tünelin içinde olduğu Ordu çevre yolunun inşası sürüyor. Bu yolun tamamını 2021'de bitireceğiz. Ünye-Akkuş-Niksar yolunun proje çalışmaları devam ediyor." şeklinde konuştu.
"Böyle bir gençliğe Erdoğan canını feda eder"
Erdoğan, alandakilerin, "Seninle gurur duyuyoruz" sloganları üzerine, "Ben sizlerle gurur duyuyorum. Böyle bir gençliğe Erdoğan canını feda eder evvelallah. Biz beraberiz." dedi.
Yıllık 2 milyon yolcu kapasiteli Türkiye'nin ve Avrupa'nın denizi dolgu yapılarak inşa edilen ilk havalimanı olan Ordu-Giresun Havalimanı'nı yaptıklarını anımsatan Erdoğan, "Ne yapıyorlar bu adamlar ya? Onlar laf ola beri gele, bizde de icraat ola yerini bula. Havalimanının 2015 yılındaki yolcu sayısı 223 bin. 2017'de 1 milyon 193 bine ulaştı yolcu sayısı." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, Ordu şehir merkezinin ve civar yerleşim yerlerinin 2040 yılına kadar olan içme suyu ihtiyacını da karşıladıklarını, barajlar, göletler inşa ettiklerini, 5 baraj daha yapacaklarını aktardı.
"Fındık üreticilerimizin her meselesi bizim için önemli"
Ordu'da ruhsatlı alanlarda fındık üretimi yapan üreticilere destek verdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyadaki üretimin çok büyük bir bölümünü tek başına karşıladığımız fındık, ülkemizin en önemli tarım ürünlerinden biri. Bu bakımdan fındık üreticilerimizin her meselesi bizim için önemlidir. Tarım Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımız fındık üretiminin daha sağlıklı hale getirilmesi konusunda çok ciddi hazırlık içinde. Siz muhalefetin esip gürlediğine bakmayın. Muhalefet sadece konuşur, biz ne söylediysek yaparız. Fındık üreticilerimizin mağdur olmasına müsaade etmeyeceğiz."
"Ben kek dedim, bu keklik anladı"
Ordu'da 2002'de 2 olan organize sanayi bölgesinin bugün 4'e çıktığını, yaklaşık 6 bin kişinin burada istihdam edildiğini aktaran Erdoğan, yeni organize sanayi bölgeleriyle ilgili çalışmaların sürdüğünü bildirdi. Erdoğan, yeni dönemde daha çok yatırım yapmaya kararlı olduklarını anlattı.
Kente de ilçelerine de millet kıraathaneleri yapılacağını belirten Erdoğan, Zeytinburnu Belediyesince yapılan kıraathanenin görüntülerini alandaki vatandaşlara izletti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gençler keklerini, ayranını, çayını alıyor. Burası Zeytinburnu Belediyesinin yaptığı ama Zeytinburnu Belediyesi çorba da veriyor. Bu bir de yalan söylüyor çünkü mesleği yalan. Ne diyor? Tatar böreğini de dağıtacakmışız, Arnavut ciğeri de dağıtacakmışız. Eline diline dursun. Ben nerede söyledim böyle bir şey? Benim söylediğim, çay, kek, simit, kahve... Bunları alabilecekler. Bunun dünyada örnekleri var ama bu dünyadan bir haber. Bizim derdimiz bu kütüphaneleri cazibe merkezi haline dönüştürelim, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan kurtaralım ve buraları ücretsiz yapacağız dedim. Bu dokundu beyefendiye, ben kek dedim, bu keklik anladı."
Erdoğan, kitabın ve okuma kültürünün medeniyetteki önemine dikkati çekerek, "Bu tabii iskambilci olduğu için okey taşlarıyla oyalandığı için anlamaz bu işten." dedi.
"Bu paralar bizim gırtlağımızdan geçmez"
Ordululardan kendisini ve Cumhur İttifakı'nı desteklemesini isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye cari açığını kapatır ama muhalefet açığını ne yapacağız onu bilemiyorum. Ana muhalefet partisinin başında bir zat var, bir de 'Gel bakalım Muharrem' diyerek sahaya sürdüğü cumhurbaşkanı adayı bir zat var. Hangisi aday belli değil. Beyannameyi kim okuyor? Genel Başkan. Aday kim? Başkası. Kılıçdaroğlu'nun yalanlarına, iftiralarına, tutarsızlıklara milletimiz de biz de alışmıştık. Bize ettiği hakaretler, attığı iftiralar, söylediği yalanlar sebebiyle mahkemelerde mahkum olduğu tazminatların hesabını tutamaz oldu.
Bay Kemal, Man Adası diye bir iftira attı. İlk derece mahkeme kararını verdi. 197 bin liraya mahkum etti. Ondan sonra bir tane daha iftira attı. Oradan da ilk derece mahkeme kararını verdi, 187 bin lira da oradan mahkum etti. Daha çok şeyler gelecek. Ne olacak? Ben de nihai mahkeme kararı verince bunu garip gureba fakir fukarayla paylaşacağım. Bu paralar bizim gırtlağımızdan geçmez."
"Yazık demekten başka elimizden bir şey gelmiyor"
CHP'nin cumhurbaşkanı adayının yalan ve iftira konusunda Genel Başkanı ile yarıştığını ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Partisindeki kongre yarışlarını çok kolay kaybetmiş olsa da yalan ve iftira yarışında hızla ilerliyor. Arada bir ne söylüyormuş diye konuşmalarına bakayım diyorum, onca lafı arasında bir tane doğru bulamayınca kendi adıma değil ülkem ve milletim adına üzülüyorum. Koskoca Türkiye'nin cumhurbaşkanı adaylığına böylesine küçük bir kişiliğin çıkartılmış olması karşısında yazık demekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Biz istemez miyiz yüksek kalibreli bir adayla yarışmayı? Biz istemez miyiz karşımızda sıkleti bize uygun birisi olsun? Ama bahtımıza çıka çıka ya Kılıçdaroğlu ya Muharrem çıkıyor. Bizim siyasetteki imtihanımız da bu olsa gerek."
İstanbul Belediye Başkanlığı sürecinde çıraklığı geçirdiğini anlatan Erdoğan, kalfalığın da orada başlayıp Başbakanlıkla devam ettiğini, ustalığın da Cumhurbaşkanlığında olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürü iken, Savaş Ay'ın hazırlayıp sunduğu A Takımı programındaki söylemlerinin yer aldığı görüntüleri izleterek eleştirilerde bulundu.
"Ben kek dedim, bu keklik anladı"
Ordu'da 2002'de 2 olan organize sanayi bölgesinin bugün 4'e çıktığını, yaklaşık 6 bin kişinin burada istihdam edildiğini aktaran Erdoğan, yeni organize sanayi bölgeleriyle ilgili çalışmaların sürdüğünü bildirdi. Erdoğan, yeni dönemde daha çok yatırım yapmaya kararlı olduklarını anlattı.
Kente de ilçelerine de millet kıraathaneleri yapılacağını belirten Erdoğan, Zeytinburnu Belediyesince yapılan kıraathanenin görüntülerini alandaki vatandaşlara izletti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gençler keklerini, ayranını, çayını alıyor. Burası Zeytinburnu Belediyesinin yaptığı ama Zeytinburnu Belediyesi çorba da veriyor. Bu bir de yalan söylüyor çünkü mesleği yalan. Ne diyor? Tatar böreğini de dağıtacakmışız, Arnavut ciğeri de dağıtacakmışız. Eline diline dursun. Ben nerede söyledim böyle bir şey? Benim söylediğim, çay, kek, simit, kahve... Bunları alabilecekler. Bunun dünyada örnekleri var ama bu dünyadan bir haber. Bizim derdimiz bu kütüphaneleri cazibe merkezi haline dönüştürelim, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan kurtaralım ve buraları ücretsiz yapacağız dedim. Bu dokundu beyefendiye, ben kek dedim, bu keklik anladı."
Erdoğan, kitabın ve okuma kültürünün medeniyetteki önemine dikkati çekerek, "Bu tabii iskambilci olduğu için okey taşlarıyla oyalandığı için anlamaz bu işten." dedi.
"Bu paralar bizim gırtlağımızdan geçmez"
Ordululardan kendisini ve Cumhur İttifakı'nı desteklemesini isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye cari açığını kapatır ama muhalefet açığını ne yapacağız onu bilemiyorum. Ana muhalefet partisinin başında bir zat var, bir de 'Gel bakalım Muharrem' diyerek sahaya sürdüğü cumhurbaşkanı adayı bir zat var. Hangisi aday belli değil. Beyannameyi kim okuyor? Genel Başkan. Aday kim? Başkası. Kılıçdaroğlu'nun yalanlarına, iftiralarına, tutarsızlıklara milletimiz de biz de alışmıştık. Bize ettiği hakaretler, attığı iftiralar, söylediği yalanlar sebebiyle mahkemelerde mahkum olduğu tazminatların hesabını tutamaz oldu.
Bay Kemal, Man Adası diye bir iftira attı. İlk derece mahkeme kararını verdi. 197 bin liraya mahkum etti. Ondan sonra bir tane daha iftira attı. Oradan da ilk derece mahkeme kararını verdi, 187 bin lira da oradan mahkum etti. Daha çok şeyler gelecek. Ne olacak? Ben de nihai mahkeme kararı verince bunu garip gureba fakir fukarayla paylaşacağım. Bu paralar bizim gırtlağımızdan geçmez."
"Yazık demekten başka elimizden bir şey gelmiyor"
CHP'nin cumhurbaşkanı adayının yalan ve iftira konusunda Genel Başkanı ile yarıştığını ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Partisindeki kongre yarışlarını çok kolay kaybetmiş olsa da yalan ve iftira yarışında hızla ilerliyor. Arada bir ne söylüyormuş diye konuşmalarına bakayım diyorum, onca lafı arasında bir tane doğru bulamayınca kendi adıma değil ülkem ve milletim adına üzülüyorum. Koskoca Türkiye'nin cumhurbaşkanı adaylığına böylesine küçük bir kişiliğin çıkartılmış olması karşısında yazık demekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Biz istemez miyiz yüksek kalibreli bir adayla yarışmayı? Biz istemez miyiz karşımızda sıkleti bize uygun birisi olsun? Ama bahtımıza çıka çıka ya Kılıçdaroğlu ya Muharrem çıkıyor. Bizim siyasetteki imtihanımız da bu olsa gerek."
İstanbul Belediye Başkanlığı sürecinde çıraklığı geçirdiğini anlatan Erdoğan, kalfalığın da orada başlayıp Başbakanlıkla devam ettiğini, ustalığın da Cumhurbaşkanlığında olduğunu söyledi.
"Bir 411 macerası yaşadık"
Erdoğan, "Bir 411 macerası yaşadık. Neydi o? Başörtülülerle ilgili macera ve bu Bay Kemal ile Bay Muharrem'in de Anayasa Mahkemesine gidişte imzası var. Ne oldu? Bizim başörtülü kızlarımızın o haklarını maalesef bununla ortadan kaldırdılar. MHP ile beraber çıkarmıştık onu. Şimdi çıkmış aman ya Rabbi, 'Biz artık başörtülülerinin bütün haklarını koruduk, koruyoruz' diyor. Ya yalan söyleme dürüst ol. Kalkıyor bize annesini, kız kardeşini gösteriyor. Benim senin annene, kız kardeşine saygım var, o ayrı bir konu, sen neredesin sen, o bizim için önemli. Siz üniversitelerimizde kızlarımızın başörtülü olarak okumasının önündeki en büyük engeldiniz. İşte bir tane milletvekiliniz vardı, o odalarda neler yaptılar başörtülü yavrularımıza." diye konuştu.
İki kızının bu nedenle yurt içinde okuyamadığını belirten Erdoğan, "Niye? Başörtüsünden dolayı. Yurt dışına gönderdim, yurt dışında okudular. Bana o ülkelerin devlet başkanları ne dedi, biliyor musunuz? 'Niye buraya gönderdiniz, sizin kendi ülkenizde niye okuyamadılar?' Onlara ben bunu anlatmak zorunda kaldım." diye konuştu.
Artık bu sorunun aşıldığını vurgulayan Erdoğan, "Başörtülü, başı açık hepsi üniversitelere gidebiliyor mu? Devlet dairelerinde çalışabiliyor mu? Bir sıkıntı var mı? Biz buyuz işte. Biz ne aldatan olduk ne aldanan olduk ama bunların hayatı ta geçmiş CHP'den al bugüne kadar hep inanca zulüm olmuştur" ifadelerini kullandı.
"Bunların hepsi numara"
"Muharrem İnce'nin, başörtüsü bile değil, bere takan TRT kameramanı bir hanımefendi için Mecliste soru önergesi verecek kadar tahammülsüz olduğunu biliyor musunuz? Şimdi başımıza özgürlükçü kesildiklerine, camiden çıkmadıklarına, herkese mavi boncuk taktıklarına bakmayın" diyen Erdoğan, bunların hepsini "numara" olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunların geçmişi işte böyle lekelidir. Her şeyi öylesine çarpıtıyor, öylesine başka yerlere çekiyorlar ki inanın biz bile şaşırıp kalıyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, "Güçlü Meclis, güçlü hükümet, güçlü Türkiye" dediklerini, Muharrem İnce'nin ise çay, kek, oralet anladığını belirterek, Hazreti Muhammed'in bir kıssasını paylaştı.
Hazreti Muhammed'in kendisine yönelik Hazreti Ebubekir'in, "Ne kadar güzelsiniz" sözleriyle Ebu Cehil'in "Ne kadar çirkinsin" sözlerine "Haklısın" diyerek mukabelede bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yanındakiler Peygamber Efendimize bu durumun hikmetini sorduklarında, 'Kişi kendi nasılsa karşısındakini de öyle görür' diye cevap veriyor. Evet, bunlar kendi içlerindeki kiri, pası, hasisliği bunun yanında kini, nefreti yansıtarak yaptığımız hizmetlere özellikle leke sürmeye çalışıyorlar." dedi.
Niyazi-i Mısri Hazretleri'nin, "Halk içre bir ayineyim herkes bakar bir an görür, her ne görür kendi yüzün ger yahşi ger yaman görür" ifadelerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bazıları Türkiye aynasında, baktığında yaptığımız eserleri, milletimize kazandırdığımız hizmetleri görür. Yaptığımız 284 bin dersliği, göreve başlattığımız 600 bin öğretmeni, açtığımız 131 yeni üniversiteyi, yaptığımız 817 bin konutu, açtığımız bin 245 hastaneyi, buralardaki 130 bin yatağı, göreve başlattığımız 540 bin sağlık çalışanını, inşa ettiğimiz 20 bin kilometre bölünmüş yolu, 258 karayolu tünelini, bin 213 kilometre hızlı tren hattını, 29 yeni havalimanını görür. Ülkemize kazandırdığımız 525 yeni barajı, 528 hidroelektrik santralini, bin 238 sulama tesisini, 5 milyon hektar alana diktiğimiz ağaçları görür. Tarım sektörümüz verdiğimiz 108 milyar lira desteği, 6 milyon metrekare arazi toplulaştırmasını, 187 milyarı bulan tarımsal milli geliri görür. Marmaray'dan Avrasya Köprüsü'ne, Yavuz Sultan Selim'den Osmangazi Köprüsü'ne 29 Ekim'de açacağımız yeni havalimanına kadar dünya çapındaki eserlerimizi görür. Ülkemizdeki tüm gariplere, kimsesizlere yaptığımız 242 katrilyon liralık sosyal yardımları görür. Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin hayat seviyelerine yükseltmek için attığımız adımları görür."
Erdoğan, emeklililere Ramazan Bayramı öncesi verilen ikramiyelerle, taşeron çalışanlarına kadro uygulamasını hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bazıları da aynı aynada işte bu CHP'liler gibi, kendi geçmişlerindeki baskıları, zulümleri, sefaleti, yoksulluğu, yoksunluğu, ihmalleri görür. Biz milletimizin bu aynada ne gördüğüne bakıyoruz. Özellikle yurt dışındaki kardeşlerime sesleniyorum, sizler dışarıdan Türkiye'deki değişimi çok daha iyi görebilme imkanına sahipsiniz. CHP'sinden HDP'sine, PKK'sına, FETÖ'süne kadar herkesi bağrına basıp da AK Parti'ye engel üzerine engel çıkartanların bunu niye yaptıklarını sizler çok iyi biliyorsunuz. Arkanızda güçlü bir Türkiye olmasıyla zayıf bir Türkiye olması arasındaki farkı kimse sizin kadar iyi değerlendiremez. Bunun için yurt dışındaki vatandaşlarıma ellerini vicdanlarına koyup 16 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sine bakarak kararlarını vermeleri ve mutlaka sandık başına gitmeleri çağrısında bulunuyor, bölücülerle el ele verenlere karşı ülkesinin ve milletinin yanında olan herkese şükranlarımı sunuyorum."