COVID-19 sonrasında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı her kesim tarafından dillendirilmektedir. Kesinlikle COVID-19 öncesi ve sonrası olarak birçok şey yeniden değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu kapsamda kamudan çift maaş alanların da yeniden değerlendirilmek ve gözden geçirilmek zorunda olacağını düşünüyoruz.
Emekli olduktan sonra çalışıp da maaşları kesilmeyenlerin durumu devam edecek mi?
Kanunla verilen bir hak konusunda kimsenin ayıplanması veya kötü bir şey yapılıyormuş gibi algı oluşturulması doğru değildir. Dolayısıyla kanunların verdiği haklardan yararlanmaktan daha doğal bir durum olamaz.
Bu çerçevede, 5335 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesine baktığımızda kimlere çifte maaş yani hem emekli maaşı hem de normal maaş ödemesi yapılacağı ile emekli olduktan sonra hangi hallerde tekrar göreve dönülebileceğini görmekteyiz. Buna göre emekli maaşı kesilmeden memur maaşı, kamu görevi maaşı veya özel sektörden maaş alacaklar tek tek sayılmıştır. Dolayısıyla kanundaki istisnalar oldukça genişlediğinden yeni dönemde kanundaki bu düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesi ve daraltılması kaçınılmaz hale gelmiştir.
666 sayılı KHK sonrasında çift maaş alanların durumu değişecek mi?
162 Seri No’lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nde yapılan açıklamadaki örnekler konuyu çok güzel bir şekilde özetlemektedir.
ÖRNEK 1- Bir kuruluşun ilgili mevzuat hükümleri uyarınca sermayesine iştirak ettiği anonim şirketlerden birinde yönetim kurulu üyesi, bir diğerinde denetim kurulu üyesi olarak kuruluşu temsilen görevlendirilen ve bu görevleri karşılığında ücret öngörülen bir memura, bu görevlendirmelerin 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 12’nci maddesi kapsamında bulunması nedeniyle 15/1/2012 tarihinden itibaren söz konusu iki görevden sadece biri için ödeme yapılabilecektir.
ÖRNEK 2- Kurumunda ücret öngörülen bir komisyon üyeliği görevini yürüten ve aynı zamanda başka bir kurum veya kuruluşta ücret öngörülen bir yönetim kurulu üyeliği de bulunan memur, 15/1/2012 tarihinden itibaren bu iki görevden biri için öngörülen ödemenin yapılması hususunda tercihte bulunacak ve bu ödemelerden sadece birini alabilecektir.
ÖRNEK 3- Bir KİT’te yönetim kurulu üyesi olan bir memur, kendi kurumunda Genel Müdürlüğe vekalet etmesinden dolayı vekalet ücreti alabilir ve bu durum 631 sayılı KHK’ye aykırı değildir.
ÖRNEK 4- Birçok kurumun yönetim kurulu başkanı veya üyesi olanların kendi kurumunda veya başka bir kurumda aldığı görev nedeniyle ücret almaları mümkün değildir. Örneğin Genel Müdür Yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan birisi kurumunun iştirakinde yönetim kurulu üyesi veya başkanı olursa ücret alamaz. Konuyu daha da somutlaştırmak gerekirse, SGK Başkan Yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan bir memur, SGK’nın iştiraklerinde görev alırsa 15.01.2012 tarihinden itibaren ücret alamayacaktır. 666 sayılı KHK öncesinde ücret alabilmekteydi.
Ödenen huzur haklarında da benzer durumları görüyoruz. Verilen resmi görüşlere göre kamu görevlilerinin kendi tercihi veya takdirinin olup olmadığına bakılmaksızın, asli görevli bulundukları kurum da dahil olmak üzere her statüdeki kurum ve kuruluşun yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet ve komite ile benzeri organlarda aldıkları görevler karşılığında ilgili mevzuatında herhangi bir ücret ödenmesinin öngörülmüş olması halinde 15/1/2012 tarihinden itibaren bu görevlerden sadece biri için ücret ödenmesi gerekmektedir.
Görüleceği 631 sayılı KHK’nin tekrar gözden geçirilmesi ve bazı sınırlamalar getirilmesi gerekmektedir. Nitekim hiçbir kısıtlama olmadan mevcut kadro maaşının birkaç katı yönetim veya denetim kurulu ücreti alınabilmektedir. Bunun normal olduğunu hiç kimse iddia edemez.
Mahalli idarelerde çalışanların birden fazla maaş alması devam edecek mi?
Bu konularla ilgili olarak Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın 08.08.12 tarihli ve 8674 sayılı görüş yazısına göre mahalli idarelerin karşılaştığı birçok sorunun çözümü açıklanmıştır. Buna göre;1- İl genel meclisi üyelerinin 5302 sayılı Kanun kapsamındaki ödemelerden yararlandıkları ve bu görev dışında uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmadığı hususları göz önüne alınarak, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin anılan 12’nci maddesi il genel meclisi üyelerini kapsamaz.
2- Büyükşehir belediye meclisi ile belediye meclis üyelerinin 5216 ve 5393 sayılı Kanun kapsamındaki ödemelerden yararlandıkları ve bu görevleri dışında uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmadığı hususları göz önüne alınarak, 631 sayılı KHK’nın anılan 12’nci maddesi büyükşehir belediye meclisi ile belediye meclisinin seçilmiş üyelerini kapsamaz.
3- Belediye başkanları da 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin anılan 12’nci maddesi kapsamında değildir. İşte tartışma da burada çıkmaktadır. Özellikle bazı belediye başkanları bu konuda sınıfta kalmıştır. Yapılacak bir değişiklikle hem ödenecek ücretlere tavan getirilmeli hem de birden fazla yerden ücret alınmasının önüne geçilmelidir. Tavan olarak da KİT yönetim kurulu üyelerine yapılan ödeme esas alınmalıdır. Yoksa tartışmaların arkası önü alınamaz.
4- Köy muhtarlarının muhtarlık görevinden dolayı 2108 sayılı Kanun’a göre aylık ödemeden yararlandıkları ve bu görevleri dışında uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmadığı hususları göz önüne alındığında muhtarlar da 631 sayılı KHK kapsamına girmemektedir.
5- Vali, vali yardımcısı ve kaymakamlar da dahil olmak üzere, 657 sayılı Kanun ile diğer personel kanunlarına göre istihdam edilenlere kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın uhdelerinde bulunan kamu görevi dolayısıyla verilen meclis, encümen, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlardaki görevlerden sadece biri için ücret ödenebilir.
6- 5355 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinin üçüncü ve 18’inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yapılan ödemeler, geçici olarak görevlendirme dolayısıyla ödendiğinden, bu ödemeler de 631 sayılı KHK’nin anılan 12’nci maddesi kapsamına girmemektedir.
Sonuç olarak COVID-19 virüsü sonrasında bu konuda kapsamlı ve ciddi bir çalışma yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir diye düşünüyoruz. Milyonlarca asgari ücretliye ilaveten bir de işini kaybeden insanlar düşünüldüğünde vicdanları yaralayacak şekilde alınan yüksek ücretlerin yanında birden fazla yerden yüksek tutarlı yönetim kurulu ücreti alınması iyice rahatsızlık oluşturmaya başlayacaktır. Hem bu ücretlere çeki düzen verilmesi hem de bu ücretlere tavan konulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Biz bıkmadan bu konuyu gündeme getirmeye çalışacağız. Bakalım bu adam ne anlatmaya çalışıyor diye birileri merak edecek mi? Ümitsizlik bize yakışmadığı için ümitvar olmaya devam edeceğiz. Durmak yok ümitvar olmaya devam.