Dünyayı anlamanın başka dilidir, çocuklar. Dünyaya anlam katma ve dönüştürmenin temelinde, yarının yetişkinleri olarak çocuklar vardır. Bu açıdan bakıldığında, çocukların bilişsel, sosyal, duygusal ve psikomotor gelişiminde, bugün en çocuklar etkilenmektedir.
Yapılan bir araştırmaya göre, ilköğretim çağındaki çocukların (7-14) televizyon izleme oranı 5.52 saat ile İç Anadolu bölgesi en çok orandadır. Yine, 2013 yılında yapılan araştırmada; 6-15 yaş grubu genel olmak üzere, çocukların internet kullanımı oranı %50.8, cep telefon kullanım oranı ise %24.3’dir.
Bizim gibi ülkelerde, çocuk teknoloji ilişkisi çocuk makine ilişkisine dönüşmüştür. Öznesi çocuk olmayan oyunların, Pazar kaygısıyla metalaşan oyunlar olduğu görülmektedir. Yalnızlaşan, içe dönük, ruhsal sorunlar yaşayarak toplumsal yapıya uzak çocuklar yerine, yaratıcı, girişimci toplumsal yapıya duyarlı çocuklar amacımız olmalıdır. Bu nedenle, çocuk-makine ilişkisinden çocuk –çocuk ilişkisine dönüşümü sağlanması temel dileğimiz olmalıdır.
Ebeveynler ve eğitimciler çocuğun olduğu her yerde, oyunun da olacağını kabul etmeleri gerekmektedir. Oyun bugün çocuğun yeteneklerini fark etme, yaratıcılığını ve hayal gücünü destekleme, çocuğu değerlendirme gibi alanlarda katkı sunmaktadır. Oyun, çocuğa bilişsel kazançlar getirdiği gibi, onun sosyalleşmesine, olumlu sosyal davranışlar geliştirmesine, empati becerisini arttırmasına, kendisini ve dünyayı tanıyıp sevmesine katkı sunmaktadır. Ancak; ülkemizde ve uygulamada bu önem yeterince bilinmemektedir. Ailelerin, eğitimcilerin ülke yönetiminde söz sahibi olanların tutumları, çocuk oyunlarının önemi ile paralel gitmekte midir?
Çoğunlukla aileler, çocuk gelişimi dendiğinde bilişsel gelişim anlaşılmaktadır. Bu nedenle, çocuk oyunlarına önem vermemektedirler. Başka bir ifadeyle, oyunun çocuğun sosyal, duygusal boyutuna anlam kattığını bilemeyen ailelerimiz var maalesef.
Diğer taraftan, MB’lığının oyuna ilişkin tutumları eleştirilebilir. Okullarımızda beden eğitimi öğretmenleriyeterli oranda değildir. Bir araştırmaya göre, beden öğretmenlerinin yetersizliği yüzünden, sınıf öğretmenleri, başka derslere yöneldiğini söylemiştir.
Genel anlamda devletin politikası da tartışılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına 2-5 metre kare çocuk oyun alanı düşmektedir. Ancak ülkemizde imar planlarında çocuk oyun alanları için yeterli yer bırakılmasına rağmen, uygulamada bu ilkeye uyulmamaktadır. Çünkü bu alanlar farklı amaçlar için kullanılmaktadır.
Çocuk oyunları için neler yapılabilir? Ailelerin çocuk oyunlarına karşı duyarlılığı artırılabilir. Yine, çocuk başına düşen alan, okul öncesi okullarda oyun köşelerinin sayısı arttırılabilir.
Diğer taraftan, Çocuklar mevcut gelişimini etkileyecek etkinliklere katılımı teşvik edilmelidir. Beden eğitim ve oyun içeren dersler ve öğretmenleri arttırılmalıdır. Yine, ebeveynler, duyarlı ve destekleyici olmalıdır. Yetişkinler oyun açısından gelişim düzeyini bilmek durumundadırlar.
Bilim Uzmanı / E.Öğretim Görevlisi Hasan Güneş hgunes0202@gmail.com