Psikolog Hande Nacar Baş, çocukların ödev yapma alışkanlığı kazanmasında anne babaların nelere dikkat etmesi gerektiği hakkındaki önerilerde bulundu.
Psikolog Baş, aileler için çocuklarının yeniden düzenini sağlamanın pek de kolay olmadığını ifade ederek, "Geceleri geç yatmak için direnir, sabahları okula gitmemek için pazarlık ederler. Anne babalar en büyük zorluğu ise ödevler konusunda yaşarlar. İlkokul çağlarında çocuğunuza düzenli ödev yapma ve ders çalışma alışkanlığı kazandırmak, çocuğun hayatı boyunca sorumluluk duygusunu arttırmada önemli rol oynar. Neredeyse öğrencilik hayatında başarının artmasının altın anahtarıdır" dedi.
Çocuğunuza ders çalışma köşesi oluşturun
Çocuklara ister kendi odasında, ister evin bir bölümünde yalnızca ders çalışmak için kullanılan bir alan hazırlanması gerektiğini kaydeden Baş, "Bu alanda çocuğun dikkatini dağıtacak eşyaları minimuma indirmek oldukça önemlidir. Çocukların ailelerinin yanlarında olmak maksadı ile televizyon odasında ya da mutfakta ders çalışmasına izin verilmemeli, çalışma alanı konusunda disiplinli bir duruş izlenmelidir. Bir defa esnetilen kurallar, yeniden esnetilebileceği izlenimi verir. Önemli olan çocuğunuzun ödev yapması değil, ödevini anlayarak yapmasıdır" diye konuştu.
Ev ödevleri için her gün belirli bir saati "ödev saati" olarak belirleyin
Ödev saatinin 8 yaş ve altındaki çocuklarda bir saatten uzun olmaması gerektiğini söyleyen Psikolog Baş, "8-15 yaş aralığındaki çocuklarda ise iki saat yeterli olacaktır. Ödev yaparken çocuğunuzun dikkat toparlama süresine göre molalar verebilir, yalnız molaların oyun oynamak için olmadığını unutmamalısınız. Her gün belirli saatte ödev yapmayı alışkanlık haline getirmek için saati beraber belirlemeli, okuldan eve geldiği an ya da uyumadan hemen önceki zaman aralığı olmamasına dikkat etmelisiniz. Eğer ödev saati içerisinde çocuk ödevini tamamlayamamışsa, tamamladığı kadar olan kısmı ile okula gönderilmeli, eksik ödev ile okula gitme sorumluluğunu kendi alması sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.
Ödev kontrolü yapmayı unutmayın
Baş, ailelerin ödevler bittikten sonra ödev kontrolü yapmalarında yarar olduğunu belirterek şunları ifade etti:
"Yalnız ödev kontrolü yaparken var olan yanlışlıkların hepsini düzeltmeniz ve tamamıyla doğru bir ödev kağıdı ile çocuğunuzun okula gitmesini sağlamanız, öğretmenin çocuğunuzun neleri yanlış öğrendiğini fark etmemesine sebep olacaktır. Elbette gördüğünüz ufak hatalar konusunda kendisini uyarabilirsiniz yalnız bütün ödevi baştan sona yeniden yaptırmamalısınız. Evin içerisinde öğretmen rolü üstlendiğinizde çocuğunuzla gerilim yaşamak kaçınılmaz olacaktır. Çocuğunuzun sizden beklentisi ebeveyni olmanız, öğretmeni değil. Size soru sorabileceği ve anlamadığı yerler konusunda destek olacağınızı çocuğunuza hissettirin fakat evde çocuğunuzun daha başarılı olması adına okuldan ayrı bir çalışma programı geliştirmeyin ya da çocuğunuza okul dışı ödev ve sorumluluklar yüklemeyin. Çocuğunuz beraber zaman geçirmekten keyif aldığı ebeveyni ile arasına ödevlerin girdiğini fark ederse ders çalışmaktan keyif almak yerine derslere tepki oluşturabilir. Hayattaki hırslarınızı ve başarma arzunuzu çocuğunuza yansıtmayın. Aksine ödev saatlerinin sonunda beraber zaman geçirmeye ve ebeveyn çocuk ilişkinizi güçlendirmeye özen gösterin."
Çocuğunuz çalışırken önce keyif almalı
Çocukların iç motivasyonla hareket etmesinin yalnız ders başarısını değil hayatta sahip oldukları bütün yetenek ve başarıları için oldukça önemli olduğunun altını çizen Baş, "Kimi çocuk hafta sonlarını voleybol, basketbol antrenmanlarında geçirirken kimi iki üç defa spor kursuna gidip bırakır. Düzenli olarak bir etkinliğe zaman ayırmak tamamen iç motivasyonla alakalıdır. Eğer bir çocuk etkinliği öğrenmek ve keyif almak için yapıyorsa öğrendikçe daha da keyif alacak, kendini geliştirme arzusu ve iç motivasyonu ile iradeli bir performans gösterecektir. Ders çalışmak ve ödev yapmak da önce iç motivasyonla alakalıdır. Çocuklara ödüllerle ödev yaptırılması iç motivasyonun en büyük düşmanıdır. Çikolata için ödev yapan bir çocuğun tek amacı ödevi bitirmek olacaktır, dersleri anlamak değil. Çocuklara aşılamamız gereken en önemli duygu öğrenmenin verdiği keyif duygusudur" diye konuştu.