Cemaat Hangi Partiye Oy Verecek

Fethullah Gülen, "Cemaat hangi partiye oy verecek?" ve "Bir gün Türkiye'ye dönecek mi?" sorularına yanıt verdi.

Fethullah Gülen, Zaman gazetesinde 5 gündür yayınlanan röportajının son bölümünde, "Cemaat hangi partiye oy verecek?" ve "Bir gün Türkiye'ye dönecek mi?" sorusuna yanıt verdi. Gülen, "Herkes etrafına bakacak, belediye başkan adaylarını değerlendirecektir. Netice itibarıyla bu bir genel seçim değil. Adaylar partiden daha önemli ve her partiden hizmet verecek istidatta çok kıymetli başkan adayları vardır. Herhangi bir partiye oy vermediğinizde günaha girmiş olmazsınız." açıklaması yaptı.

Gülen'in açıklamalarından satır başları:

FETHULLAH GÜLEN'İN EVİ İLK KEZ GÖRÜNTÜLENDİ- GALERİ

FETHULLAH GÜLEN'İN YENİ FOTOĞRAFLARI

"İLLE DE ŞU PARTİYE OY VERİN DEMEM"

Kadimden bu yana fakir hep "vicdani kanaatinize göre rey verin" demişimdir. İlle de şu partiye oy verin demeyi vicdani bir baskı gördüğüm gibi, bir partiye angaje olmayı toplumun diğer kesimlerinden tecrit olma sayarım. Referandumdaki açık ve net tavrımız bir partiye değil; demokratik adımlar atılmasına binaendi. Vakıa bugünlerde onun da kıymetinin bilinmediği ortaya çıktı...

"SABAHTAN AKŞAMA HAKARET YAĞDIRAN BİR PARTİ BAŞKANI VAR"

Şimdi bir tarafta sabahtan akşama hakaret yağdıran bir parti başkanı var. Ve maalesef o partinin akil insanları derin bir sükutu tercih ediyor. Aşırı partizanlar hariç bu duruma Ak Parti tabanının nasıl üzüldüğüne pek çok vesile ile muttali oluyorum.

"BU KADAR AĞIR LAFLARI İÇİNE SİNDİREN VARSA..."

Bu kadar ağır lafları içine sindiren varsa yine gidip o partiye oy verir; ama her insaflı insanın yüreğini burkan, vicdanını kanatan o sözler sanırım arkadaşlarımızı da derinden sarsmıştır.

"HERHANGİ BİR PARTİYE OY VERMEDİĞİNİZDE GÜNAHA GİRMİŞ OLMAZSINIZ"

Herkes etrafına bakacak, belediye başkan adaylarını değerlendirecektir. Netice itibarıyla bu bir genel seçim değil. Adaylar partiden daha önemli ve her partiden hizmet verecek istidatta çok kıymetli başkan adayları vardır. Herhangi bir partiye oy vermediğinizde günaha girmiş olmazsınız.

"HİÇBİR DIŞ MİHRAKLA ALAKAM YOK VE OLAMAZ"

Dönüşümü isteyenlere hüsnüzanla bakmak istedim. Daha önce de isteyenler oldu. O gün de asıl niyeti anlamıyor değildim. Fakat nezaket ve mü'minlere hüsnüzannımı elden bırakmadım. Başta ifade edeyim, ben mü'minlerden bir mü'minim. Ayaklarım hep yerde oldu. Hep öyle yaşadım. Allah'a kul olmayı hiçbir makama, sıfata değişmem. Cenab-ı Allah'a da böyle kavuşmayı dilerim. Hiçbir dış mihrakla da alakam yok ve olamaz.

"DÖN DİYENLERİN O GÜN DE ASIL NİYETİNİ ANLAMIYOR DEĞİLDİM"

Dönüşümü isteyenlere hüsnüzanla bakmak istedim. Daha önce de isteyenler oldu. O gün de asıl niyeti anlamıyor değildim.

"YAPTIKLARIM 50 YILDIR GÖZ ÖNÜNDE"

Bütün yaptıklarım ve sözlerim tam 50 yıldır halkın ve devletin gözü önünde. Gizli hesapları olan bir insanın 50 yıl boyunca ima ve işaret yoluyla bile bunları sızdırmadan gizlemesi mümkün mü?

"EĞER DÖNERSEM..."

Dönüp dönmeyeceğime dün böyle, bugün şöyle düşünenlerin kanaatiyle değil huluslarına kalbim gibi itimat ettiğim arkadaşlarımla istişaremle karar veririm. Daha önce de ifade ettim, dönersem de şunun bunun gibi değil Ramiz Efendi'nin Üç Şerefeli Cami'de imamlık yapan oğlu gibi dönerim.

"BAŞIMIZA GELENLERE GÖNÜL KOYMAMAK LAZIM"

Başımıza gelenlere karşı hep sabırlı olmalıyız ve nezih üslubumuzu asla ve kat'a terk etmemeliyiz. Gönül koymamak lazım. Musibetler gelip geçicidir. Dünyada bir tsunami gibi önüne katıp götürse de Allah ile münasebetimiz tam ise ahiretimizi kazanmış sayılırız. Bu davaya gönül vermiş insanlar, bununla dünyevi bir şey hedeflememişlerse şayet, öbür alemde ebedi sultanlıklar kazanır. Herkes yerinde durmalı. Belki şartlara ve konjonktüre göre ille de bu yol dememeli; icabında ana yolları tıkasalar bile başka yollardan bir yerlere varmaya çalışmalı. O varılacak yer evrensel insani değerlerdir.

"BURADA SAVCIDAN SAYGI GÖRDÜM"

Ben daha askere gitmemiştim 27 Mayıs'ı gördüm, orada da preslendim. 12 Mart'ta da preslendim. 12 Eylül'de 6 sene bir şaki gibi kaçtım. Merhum Turgut Özal ayağını sağlam bir yere bastığı dönemde ağırlığını koydu. Ellerini çektiler üzerimden. Daha sonra da devam etti bu. Hacca gittim geldim. Yollar gene benim için tıkanmıştı. Yine güvenlik mahkemesinde ifade vermiştim. 28 Şubat sonrası, Savcı Nuh Mete Yüksel'in açtığı bir dava senelerce sürdü. Orada gördüğüm o kötülük, o şenaat, o denaate rağmen burada inanın New Jersey başsavcısında saygı gördüm. Beni dış kapıda karşıladı. Moralim bozulmasın diye sandalyeyi kendi tuttu oturttu. Gitti kendi bardağını yıkadı, su doldurdu, önüme koydu. "İfade veriyorsunuz, dudaklarınız kurur." dedi. Burada onu gördüm. Bizi tanımaz, bilmez. Sonra bu kadar centilmenliğine karşı, acaba bir hediye gönderelim mi filan dedik. Araya giren Kemal Bey hâlâ hayattadır. Hediye takdim ettiğinde, "Ben davasını gördüğüm bir insanın hediyesini kabul edemem." dedi. Evet bu hukuk felsefesi, bu hukuk anlayışına göre, galiba dedim, bunca olumsuzluğa rağmen, bu insanlar ayaktalar. Dünya muvazenesinde müessir bir unsur fonksiyonu eda ediyorlar.

"KİMSEYE BİR ŞEY DİYEMEYİZ VESSELAM"

Askerliğimde de ben hapiste yattım. Niye vaaz ediyorsun diye. Beni himaye eden bir komutan vaazıma müsaade ediyor, kendi de gelip gidiyordu. O ayrılınca ağlayarak boyunuma da sarıldı. "Benden sonra sana kötülük yaparlar." dedi. Ve dediği gibi oldu. İçeriye aldılar ve orada da yattım. Değişik zamanlarda da değişik tazyiklere değişik tahriklere, hakaretlere, tehditlere maruz kaldım. Fakat bu dönemde maruz kaldığım şeylerin yanında eski yaşadıklarım yüzde bir etmez. Söylenen o saygısızca sözler, o ifadeler, o beyanlar... Ama herkes sözünde, sohbetinde, tavrında, davranışında kendi karakterinin gereğini aksettirir. Kimseye bir şey diyemeyiz vesselam.

"YENİ BİR ANAYASA YAPILMASI ŞART"

Bu ülkenin şu andaki badireleri aşabilmesi için yeni bir iklime ihtiyaç var. Temel hak ve hürriyetleri garanti altına alacak bir anayasa yapılması şart. Böyle bir anayasa yapılması için sosyal talebin artması, ilgili kişi ve kurumların evrensel hukuk çerçevesine münasip bir anayasa için zorlaması gerekiyor sanırım.

"YOLSUZLUK İDDİALARINA CEVAP VERMEK YERİNE, MASUM İNSANLARA HAKARETLER, İFTİRALAR..."

Hizmet gönüllüleri, şu ana kadar saldırılara karşı kendilerini savunmaktan, iftiralara açıklamalar getirmekten, "hukukun üstünlüğüne ve mahkemelerin işleyişine karışılmasın" demekten başka ne yaptı? Hizmet'e yakın medya organları, mahkemelere yansımış ve kamuoyunda tartışılan milletin hakkının gasp edilmesi ile ilgili yolsuzluk iddialarını haber yapmaktan ve insanları bilgilendirmekten öteye geçmedi. Yolsuzluk iddialarına tek tek cevap vermek ve onları yalanlamak yerine, kaç aydır masum insanlara hiçbir delil olmadan insafsızca çeşit çeşit hakaretler ediliyor ve iftiralar atılıyor.

Hazreti Mevlana gibi diyeceğim: Ne mehdilik ne mesihlik ne de başka bir paye, sıradan bir kulum. "Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim, Hazreti Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) ayağının tozuyum. Biri benden bundan başkasını naklederse; ondan da bizarım, o sözden de bizarım (şikayetçiyim)."

"KAİNAT İMAMI İDDİALARINI CİDDİYE ALMAYA BİLE DEĞMEZ"

Kainat imamı gibi iddiaları ciddiye almaya bile değmez. Altmış-yetmiş yıllık hizmet hayatımda görmediğim, aklımdan ve hayalimden dahi geçmemiş kurmaca ve düzmece bir hizmet hiyerarşi yapısı çıkarıyorlar. Bu nasıl bir zihin ve ruh kirlenmesidir? Bu hizmete gönül vermiş binlerce belki milyonlarca insanın aklıyla alay edercesine hayali çizelgeler çıkarıyorlar.

"BAŞÖRTÜSÜ DE FÜRUATTANDIR"

İslam dininde inanç ve amelle ilgili mükellefiyetler "usul" ve "füru" diye iki ayrı bölümde mütalaa edilir. Bunlardan itikada yönelik olanlar, usul; amel, davranış ve muamelatla ilgili olanlar ise fürû olarak tanımlanır. Amele ait hükümler itikat ile alakalı olan esaslara göre ikinci derecede gelir ve hep usûl üzerine bina edilir. Dolayısıyla başörtüsü de amelî bir konudur; o da füruattandır. Unutulmamalıdır ki; başörtüsünün füruattan addedilmesi İslam ulemasının genel yaklaşımıdır.

"KASITLI BİR KAMPANYA"

Başörtüsünün füruattan olduğu tartışmasını başından beri fakir üzerinden suiistimal ederek yürütenlerin, İslami literatürde bunun karşılığını bilmediklerini düşünmüyorum. Kasıtlı bir kampanya yürütüldü hep.

Dahası, ben füruat olarak kullandım; gazetelere teferruat olarak yansıdı; malum, ıstılahta aynı manada kullanılabilse de "teferruat" Türkçemizde önemsiz, ayrıntı anlamına geliyor. Türkçenin azizliği mi demeli, dostların kadir nâ-şinaslığı mı…

"BAŞÖRTÜSÜ FARZDIR"

Şunu da ifade etmeliyim ki, başörtüsünün füruattan olması onun farz olmadığı anlamına gelmez. Başörtüsü farzdır.

"2006'DA BAŞBAKAN'A MEKTUP YAZDIM"

Eğer iddia edildiği gibi başörtüsü problemini önemsemeyen -haşa- onu hafife alan bir insan olsaydım, 2006 yılında Başbakan'a yazdığım mektupta bir an evvel bu meseleyi çözmeleri gerektiğini söylemezdim. Arzu eden, medyada da yayımlanan bu mektubu bulup okuyabilir.

"DİNİ KAVRAMLAR ÜZERİNDEN BİR İKTİDAR DAYATMASI YAPMAK, SON DERECE VAHİM SONUÇLARA GÖTÜRÜR"

Her hizmet grubu hatta aynı hizmet içinde olanlar bile her konuda aynı düşünmek ve birlikte hareket etmek zorunda değildir. Demokratik bir düzene gelince, eğer siz farklı düşüncenizi dile getiremeyecekseniz, orada demokrasinin asgari şartından söz edilemez. Dini kavramlar üzerinden bir iktidar dayatması yapmak, son derece vahim siyasi ve hukuki sonuçlara götürür.

"GİDEREK OTORİTERLEŞEN SİYASET TARZIYLA BASKI KURUYORLAR"

Giderek otoriterleşen bir siyaset tarzına bir de İslami meşruiyet kılıfı giydirerek millete yükleniyor ve vicdani baskı kuruyorlar. Ne yazık ki, nihayet yönetim erki etrafında farklı yaklaşım ve suiistimallerin tartışılmasından öteye anlam yüklenemeyecek konular olmayacak yerlere taşındı; sanki akidevi savaş ilanı ve seferberliği var. İşi bir imha hareketine ve organize bir tekfir ve tadlil kampanyasına vardırdılar.

"Fitne çıkarmayın" diyen insanların aynı tavsiyeyi iktidardakilere ve meydanlarda hakaret yağdıranlara da söylemeleri gerekmez mi? Aksi halde, bırakın eleştiriyi, bir nasihat, bir tavsiye hatta bir imada dahi bulunamayan kimselerin sözleri -bugün en kolay iş haline dönüşen- Camia'ya vurmaktan öte bir mana ifade etmez.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri