Dün Balıkesir'in Edremit ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen gösteride büyük bir skandala imza atıldı. CHP’li Edremit Belediyesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) tarafından düzenlenen törende, zincire vurulmuş çarşaf içindeki bir kadının, etrafındaki efelerin zinciri çıkarmasıyla “çarşaftan kurtarılması” mizanseni sahnelenmiştir. İzleyiciler arasında oluşan haklı tepkilerin yanı sıra olayın sosyal medya üzerinden yayılmasıyla mizansene gösterilen tepkiler büyümüş ve olayla ilgili Balıkesir Valiliği soruşturma başlatmıştır.
ÇYDD, toplumda büyüyen tepkiler karşısında yaptığı açıklamayla mizansenin bilinçli olarak çarpıtıldığını, gösterinin bir gelenek olarak sembolik anlatımla gerçekleştirildiğini iddia etmiştir.
Edremit’in düşman işgalinden kurtuluşu kutlamasında yaşanan bu hadiseyi münferit bir olay ya da sembolik bir anlatımın yanlış anlaşılması olarak görmek mümkün değildir. Bu olay ülkemizde maalesef hala toplumun değerlerine saygı göstermekten uzak köhne zihniyetin varlığının göstergesidir. Hadiseye gösterilen haklı tepkileri anlamamakta ve çarpıtmakta ısrar eden tüm beyanatlar yok hükmündedir. Bu olayın bir “gelenek” olarak her sene gerçekleştirildiğini söylemek ise şecaat arz ederken sirkatin söylemek kabilindendir.
Çarşaflı bir kadına parti rozeti takarak reklam yüzü yapanlar ve başörtülü işçinin başörtüsü fotoğrafta görünsün diye başına baret taktırmayanlarla, Edremit’te çarşafa hakaret edenler ve kendisinden istenen yardımı “tesettürlü bir kadın yanıma geldi” diyerek anlattığı anıyla iğrenç bilinçaltını faş edenlerin aynı zihniyetin temsilcileri olması son derece manidardır.
Bu ülkede yıllarca başörtülü kadınlar en temel insan haklarından mahrum, her türlü aşağılama, ayırımcılık ve haksızlığa maruz kaldı. Geçmişte yaşanan bütün o zulümlerin müsebbibi, toplumsal değerlere yabancılaşmış ve kendilerini bu toplumun efendileri gören bu hastalıklı zihniyettir. Bugün tüm yaşanan o acıları hatırlattığımızda “Bunlar geride kaldı, sizlerin özgürlüklerinizin teminatı biziz, çünkü değiştik” diyenlere soruyoruz: Bu şekilde mi kavgalı olduğunuz toplumun inanç değerleri ile barışıyorsunuz? Bu şekilde mi başörtülü dindar kadınların haklarının arkasında duracaksınız?
Sizin bilinçaltınız tesettürlü olan her kadını köle olarak nesneleştiriyor ve bir kadının kendi iradesiyle inancının gereği olarak tesettürü tercih edebileceğini kabullenemiyor. Öte yandan kendinize tesettürlü kadınların kurtarıcısı olmak gibi akla zarar bir misyon biçiyorsunuz.
Biz Memur-Sen Kadınlar Komisyonu olarak diyoruz ki; bu boş iddiaları ve din istismarını bir kenara bırakın öncelikle taşıdığınız ve en son Bolu ve Edremit’te hortlayan çarpık zihniyetinizle yüzleşin. Eğer at gözlüklerinizi çıkarıp etrafınıza bakar, o iflah olmaz kibrinizi bir kenara bırakırsanız bunu başarabilirsiniz. Sizler bu toplumun mayası olan inanç değerlerimizle kavga etmekte ve bir de bu kavganızın üstünü trajikomik açıklamalarınızla örtmeye çalışmaktasınız. Sizler kurtuluş günlerinde “gelenek” (!) haline getirdiğiniz bu rezilliklerle kurtuluş mücadelesi veren Nene Hatunların, Şerife Bacıların kemiklerini sızlatıyor onların bu millete bıraktığı emanete ihanet ediyorsunuz. Buradan açık ve net bir şekilde ilan ediyoruz: Bizler bu ülkenin inanç değerlerini taşımaktan gurur duyan kadınları olarak bu hadsizliğinize ve zorbalığınıza asla geçit vermeyeceğiz.