Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, son yıllarda hayal dahi edilmeyen başarılar elde ettiklerini, sayfalar dolusu kazanımın altına imza attıklarını ifade ederek, “Yaptıklarımızla hiçbir zaman yetinmedik; sorun çözmeye, yeni kazanımlar üretmeye devam ediyoruz. Bu anlamda mücadelemiz tüm hızıyla sürüyor” dedi.
Van 1 ve 2 No’lu şubelerin divan toplantısında konuşan Ramazan Çakırcı, çok sıkıntılı bir süreçte başlayan sendikal mücadele sonucunda bugün 400 bini bulan üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu haline geldiklerini belirterek, “Çetin şartlarda sürdürdüğümüz hak ve özgürlük mücadelesiyle birçok problemin üstesinden geldik; başörtüsü yasağı sorununu bertaraf ettik, katsayı adaletsizliğini ortadan kaldırdık, küresel ve emperyalist sisteme karşı durduk. Özlük ve özgürlük mücadelemizde büyük mesafeler kat ettik. Mazlum ve mağdurların sesi olduk. Yardım kampanyalarımızla mazlumlar için büyük umut olduk” şeklinde konuştu.
Yaptıklarımız, sendikamızın ne kadar yol aldığını ortaya koymaktadır
Sendika olarak sorumluluklarının büyük olduğunu vurgulayan Ramazan Çakırcı, “Alanlarda bize yansıyan talepleri toplu sözleşme masasına, kurum idari kurulu toplantısına taşıyoruz. Son yıllarda eğitim çalışanları adına önemli kazanımlara temin ettik. Yıllarca yetkiliyi ellerinde tutan ancak eğitim çalışanları için kayda değer bir kazanım sağlayamayanların hayal dahi edemedikleri başarılar elde ettik, sayfalar dolusu kazanımın altına imzamızı attık. Yaptıklarımızla hiçbir zaman yetinmedik, yetinmiyoruz; sorun çözmeye, yeni kazanımlar üretmeye devam ediyoruz. Bu anlamda mücadelemiz tüm hızıyla sürüyor. Hakkımızı savunurken hassas davranmaya dikkat ediyoruz. Bazen masayı terk ediyor, eylem yapıyoruz. Bazen de masada uzlaşıp mutabakata imza atıyoruz ve imzaladığımız metin tarihin en güçlü toplu sözleşme metni oluyor. Şimdiye kadar yaptıklarımız, sendikamızın ne kadar yol aldığını ortaya koymaktadır” diye konuştu.
Sorunları çözmek için var gücümüzle çalışıyoruz
Eğitim çalışanlarının çözüm bekleyen sorunlarına da değinen Çakırcı, öğretmenlerin mevcut ek gösterge oranlarının 600 puan artırılması, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin diğer personele de verilmesi, nöbet tutulan eğitim kurumlarının müdür ve müdür başyardımcılarının yönetim görevi karşılığı ek ders ücretlerinde, görevli oldukları eğitim kurumunda nöbet tutan öğretmenlere ödenen miktarın altında olmamak üzere artış yapılması, geliştirme ödeneği ile yükseköğretim tazminatının, söz konusu kanun maddesi hükümleri doğrultusunda ve bu hükümlere göre belirlenmiş usul ve esaslara göre üniversitelerde ve bağlı birimlerinde 657 sayılı Kanun’a tabi personele de, öğretim görevlilerine verilen oranda ödenmesi, kurs merkezlerinin bulunduğu eğitim kurumlarında görevli yöneticilere haftada iki saat ilave ek ders ücreti ödenmesi, kalkınmada öncelikli bölgelerde çalışan öğretmenlere ek tazminat ödenmesi, ana sınıfında görevli öğretmenlere fiilen görev yapılan her gün için ilave iki saat ek ders ücreti ödenmesi, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görevli okul öncesi ve sınıf öğretmenleri ile atölye ve laboratuvar öğretmenlerinin, branş öğretmenleri gibi, haftada aylık karşılığı 15 saat ders okutmakla yükümlü tutulması, işçilikte geçirilen sürelerin intibakta değerlendirilmesi, yüksek performans gerektiren işler yürütmeleri ve öğretim faaliyetinin yıpratıcılığı göz önüne alınarak, eğitim çalışanlarına fiili hizmet zammı verilmesi için girişimlerini sürdürdüklerini, söz konusu sorunları çözmek için var güçleriyle çalıştıklarını kaydetti.
Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Çakırcı, artık darbe anayasasıyla yönetilmek istemediklerini, insanı merkeze alan, ayrıştırıcı değil, bütünleştirici bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyledi.
Türkiye’de olay çıkaranların da, bombaları patlatanların da üst aklı birdir
Son yıllarda Türkiye üzerinden çok ciddi oyunlar oynandığını, operasyonlar yapıldığını dile getiren Çakırcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Taksim Gezi Parkı olaylarının sıradan eylemler olmadığını biliyoruz. 17-25 Aralık operasyonu da, 6-8 Ekim olayları da aynı küresel aktörlerin işidir. Türkiye’de bombaları patlatanların hepsinin üst aklı birdir. Askere karşı yapıldığında ‘PKK yaptı’ deniliyor, polise karşı yapıldığı zaman ‘DHKP-C yaptı’ deniliyor, sivillere karşı yapıldığı zaman ‘TAK yaptı’ deniliyor, turistlere karşı yapıldığı zaman ‘DAİŞ yaptı’ deniliyor. İnanın hepsinin üst aklı birdir. Harflerin burada hiçbir anlamı yok. Bu harf kombinasyonlarının tümünün üst aklı birdir. İster DAİŞ olsun, ister PKK olsun, ister DHKP-C olsun, hangisini sayarsak sayalım, hepsinin üst aklı ve çıkış noktaları birdir. Dolayısıyla bu konuda uyanık olmalıyız. Yani DAİŞ’i ortaya çıkaran ‘Barış Süreci’ni bozup çukur kazdıranlar arasında bir fark yok ve üst akıl aynı, bunu böyle bilmekte fayda var.”
Gezi eylemleri ile Kobani eylemlerinde atılan sloganların ortak noktalarının da olduğunu kaydeden Çakırcı, “Gezi olaylarında atılan slogan ‘Zulüm 1453’te başladı’ şeklindeydi. Bunlara göre İstanbul’un fethi ile zulüm başlamış! Demek ki mevzu burada ağaç mevzusu falan değil. Kobani eylemleri sırasında yürüyenler ne diyordu, ‘Yıkılsın minareler, açılsın meyhaneler.’ Kobani eylemleri sırasında Diyarbakır’da Yasin Börü ve arkadaşlarını şehit ettiler. Ben Yasin Börü’nün katledilmesinin sıradan bir olay olduğunu düşünmüyorum. 41 kişi öldürüldü, bunlardan biri Yasin Börü’dür. Bunların çoğu Yasin Börü gibi düşünenlerdi ve Yasin’e karşı yapılan saldırı aslında bir inanca karşı yapılan bir saldırıydı. Çünkü Yasin ve arkadaşları bir dini ibadeti yerine getirmeye çalışıyordu. Anlıyoruz ki, mevzu yine farklıdır. Burada onun inancına bir saldırı söz konusudur” ifadelerini kullandı.
Eğitim-Bir-Sen Van 1 No’lu Şube Başkanı Osman Ayşin ve 2 No’lu Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Uyar’ın da birer konuşma yaparak faaliyetlerini anlattıkları toplantının sonunda, Çakırcı, üyelerin sorularını cevapladı.