Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan yardımcıları Şükrü Kolukısa ve Hasan Yalçın Yayla, İstanbul 2 No’lu Şube’nin divan toplantısına katıldı.
Şube Yönetim Kurulu üyeleri, ilçe temsilcileri ve yönetimlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda konuşan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, Necip Fazıl’ın ‘Çile’sini kuşanmış, Nuri Pakdil’in ‘Klas Duruş’unu sendikacılığa uyarlamış, Sezai Karakoç’un ‘Diriliş Muştusu’nu gençliğe miras olarak aktarma kaygısıyla yoğrulmuş, aynı düşünce ekseninin derviş ruhlu şairi, mütefekkiri ve aksiyon adamı Mehmet Akif İnan’dan devraldığı emaneti zirveye taşımış bir teşkilat olduklarını ifade ederek, “Bazı ruhlar kendi bedenine sığmaz, işte bu yüzden milletinin sinesinde yaşar. Büyük düşler kuranlar, düşlerini gerçekleştirmekle kalmaz, onu fersah fersah aşarlar. Hak ve özgürlükler geliştikçe demokrasinin teneffüs alanları artacak, çağ aydınlanacak, çağ aydınlandıkça Akiflerin kıymeti inşallah çok daha iyi anlaşılacaktır” dedi.
Çağın en soylu eylemine imza atmak
Bir yandan, eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümü için mücadele verirken, onlar adına kazanımlar elde ederken, diğer yandan daha demokratik, sivil ve özgürlüklerin yaşandığı bir ülkenin inşasına yönelik adımların atılmasını sağlamanın gayreti içerisinde olduklarını ve bu konuda önemli bir mesafe kat ettiklerini belirten Kolukısa, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ortak akıl mitingleriyle demokrasiye sahip çıktık. Referandumdaki özverimizle özgürleşmeye ivme kazandırdık. Andımızın ve Milli Güvenlik Dersi’nin kaldırılmasına öncülüğümüzle militarizmin sembolik tortularından arındık. Dört dörtlük eğitim sistemine desteğimizle alternatifli ve esnek bir modele geçişe kapı araladık. Kamusal alan yalanıyla palazlanan ahlaksız ve hukuksuz uygulamayı, başörtüsü yasağına karşı topladığımız 12 milyon 300 bin imzayla tarihin en acılı ayıbını yer ile yeksan ettik. Taksim Gezi Parkı olaylarının birçok şeye teşne olduğu ortamda kavi duruşumuzla istikbale tünel açtık. 17 Aralık darbe girişiminde yükselen çığlığımızla halkın oyuyla seçilmiş iradenin tek meşru yönetim erki olduğunu haykırdık. İyiliğin iş gören elleri olarak tüm dünya mazlumlarına sınırları aşan yardımlarımızla ümmeti sımsıcak kucaklama kaygımız olduğunu gösterdik. Tüm bu nedenlerle, ‘özgür millet, bağımsız devlet’ idealiyle bu örgütlenmenin içinde olmak, bize göre çağın en soylu eylemine imza atmaktır.”
Geleceği nitelikli insanların omuzlarında inşa ederek toplumsal inşiraha kavuşacağız
Demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerinden birinin örgütlenme özgürlüğünün sağlanması olduğunu kaydeden Kolukısa, “Örgütlü toplum, demokratik toplum düzenini ve katılımcı yönetimi gerçekleştirmenin vazgeçilmez şartı olarak değerlendirilmektedir. Güçlü bir sendikal örgütlenme, ekonomik ve sosyal haklar bağlamında daha fazla mesafenin daha kolay kat edilmesi anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu.
Şükrü Kolukısa, Eğitim-Bir-Sen’in kuruluş mayasında bulunan Anadolu bilgeliğinin, insanımızın sade bakışının doğurduğu parlak irfanın, darbe dönemlerinde ötekileştirilmenin acısından demlenen şairsel inceliğin, üretilen emeğin arşivlenen birikiminin, tecrübelerden damıtılan öngörüyü ve ödenen bedellerin potasından süzülerek büyüyen kültürel devinimle bütün ülkeyi kuşatacağını dile getirerek, “Geleceği nitelikli insanların omuzlarında inşa ederek toplumsal inşiraha kavuşacağız inşallah” ifadesini kullandı.
Yayla: Emek ve özgürlük mücadelemiz daha güçlü bir şekilde sürecek
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, sorumluluk alanında bulunan altı ilçede de yetkili olan 2015 mutabakatına göre yetkisini pekiştiren Şube yönetimine, emeği geçen ilçe ve işyeri temsilcileriyle bütün üyelere teşekkür ederek başladığı konuşmasında, emek ve özgürlük mücadelelerini daha güçlü ve kararlı bir şekilde devam ettireceklerini söyledi.
Ülkemizin geriye gitmemesi, çetin mücadeleler sonucu elde ettikleri kazanımların bir gecede sıfırlanmaması için çabalarını yoğunlaştıracaklarını vurgulayan Yayla, eğitim çalışanlarının sorunlarını, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da yetkililer nezdinde girişimlerde bulunarak, Kurum İdari Kurulu, Kamu Personeli Danışma Kurulu ve toplu sözleşme masasına taşıyarak, bunlara bir an önce çözüm bulmak için çaba harcayacaklarını kaydetti.
Konuşmasında nöbete ücret, sınav görevi ücretlerindeki adaletsizlik gibi sorunların çözüme kavuşturulması için verdikleri mücadeleyi artırarak sürdürdüklerini ifade eden Yayla, “Diğer kamu kurumlarında ücret karşılığında yapılan nöbet görevlerinin eğitim çalışanlarına angarya olarak yaptırılması çarpıklığını tespit eden, kamuoyunun ve hükümetin gündemine taşıyan sendika olarak 81 ilde imza kampanyası başlattık ve toplanan 350 bin imzayı, hükümete iletilmek üzere, Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e teslim ettik. Nöbet görevine ücret ödenmesini sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Sonuç alıncaya kadar bu konunun takipçisi olacağız” diye konuştu.
Toplu sözleşmede kararlaştırdıkları ve devamında yapılan KPDK toplantılarında görüşülen, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı’nda konunun muhatapları ile bir araya gelerek çözümüne odaklandıkları ‘sınav görev ücretinde adalet’ taleplerinin karşılanmasını istediklerini belirten Yayla, “Sınavlarda kapıda güvenliği sağlayanlara 120 TL, içeride sınav görevi yapanlara 45 TL ücret ödenmesi adil değildir. Bu konuda adalete uygun bir düzenlemenin ivedilikle yapılması yönündeki isteğimizi bir kez daha yineliyorum” dedi.
Yayla, toplantıda, toplu sözleşme masasına taşımayı tasarladıkları talepleri katılımcılarla paylaşarak, istişarelerde bulundu.
İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Rıfat Kavak ise, yaptıkları faaliyetlere değinerek, birlik ve beraberlik içerisinde çalışarak hedeflerine ulaştıklarını ifade etti.