Hanke ‘TL’yi çok volatil, çok zayıf ve düşük kalite döviz kuru’ olarak niteledi. Merkez’in bir yandan bankalara baskı yapıp kredileri kısmaya çalışırken diğer yandan tahvil almak yoluyla para arzını artırmasını ‘ikiyüzlülük’ olarak gördüğünü ifade etti...
Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Ekonomi Enstitüsü ve İşletme Girişimi Eşdirektörü Prof. Dr. Seteve Hanke, TL’nin “çok volatil, çok zayıf ve düşük kalite” döviz kuru olduğunu söyledi. Hanke, “Forum İstanbul 2011” kapsamında düzenlenen “Uluslararası Finans ve Para Sistemi ve Kurların Geleceği: Euro-USD-Yuan-TL” başlıklı oturumdaki konuşmasında, ABD Doları’nın uluslararası anlamda en egemen döviz olduğunu, 300 yıllık hayatı olan doların 100-150 yıl daha egemen olacağını söyledi.
BANKALARI ÖLDÜRÜRSÜNÜZ
Paranın Asya’ya gittiğini belirten Hanke, Türkiye’nin ABD Doları’na karşı çok zayıf olduğunu iddia etti. Hanke, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Genel olarak bakacak olursak TL’yi çok volatil, çok zayıf ve düşük kalite döviz kuru olarak söylerim. Zaten en düşük grupta yer alıyor. Şu andaki para birimi ve para politikaları buna sebep oluyor. Bence biraz da ikiyüzlü özellik gösteriyor. Merkez Bankası, ticari bankaları gösteriyor, ‘borçları çok fazla genişletiyorsunuz, bu tehlikeli’ diyor.
O yüzden karşılık gerekliliklerini artırıyor ve ticari bankalar için TL karşılık oranları artırılıyor. Bu da şu anlama geliyor; yani bankalara vergi uyguluyorlar, bankalardan vergi alıyorlar ve yine dönüp bankaları suçlayıp ‘çok fazla likidite yaratıyorsunuz’ diyor. Diğer yandan ise Merkez Bankası’nın bilançosu görünüyor. Buradaki net iç varlıklar, onlar da artıyor, patlıyor. Bu ne anlama geliyor? Merkez Bankası, piyasaya, pazara girip TL tahvillerini alıyor ve bu tahviller alındığında, o zaman net iç varlık pozisyonu artıyor. Bu sefer de arz artıyor. Yani Merkez Bankası, ticari bankaları suçluyor, çok gevşek oldukları için, kötü olarak onları işaret ediyor, daha sonra karşılık gerekliliklerini artırıyor, problemi çözmeye çalışıyor.
Buradaki politika; çok ikiyüzlü bir politika. Bu bankalara da çok zarar veriyor. Çünkü bankalardan çok fazla vergi alıyorlar. Bunlar için de faiz oranı da ekleniyor. Yani bir enflasyon problemi var. Bunu karşılık gerekliliklerini artırarak çözemezsiniz. Merkez Bankası’nın para arzı büyümesini kısması gerekiyor. Yani eğer gerçekten enflasyonu kontrol etmek istiyorsa bunu yapacak. Bankacılık sektöründe çok fazla kaldıraç varsa ne olacak? O zaman da sermaye varlık oranını artırırsınız. Burada bu çok yüksek. Çünkü bankacılık sektörü güçlü. Bu durumda bankaları zayıflatıyorsunuz. Bankaları küresel ortamda daha az rekabet edebilir hale getiriyorsunuz. Eğer bu şekilde devam ederse bankacılığı öldürürsünüz.”
ABD’NİN ZAYIF $ POLİTİKASI
Hanke ABD’nin zayıf dolar politikası güttüğünü, dolar düşünce de petrol fiyatının arttığına dikkat çekti.
HANKE, CARİ AÇIĞA DİKKAT ÇEKTİ: HASSAS VE KORUNMASIZSINIZ
Hanke, soruları yanıtlarken, emtia fiyatlarının çok yüksek olduğunu, Türkiye’nin bundan kaçmasının mümkün olmadığını belirterek, şu yorumu yaptı: “Ama para arzı son derece hızlı bir şekilde büyüyor. Daha önce de söylediğim gibi, bu geçtiğimiz yılın ortasından itibaren başladı, gittikçe de çok hızlandı ve çok güçlü. Tahminim, Merkez Bankası’nın çalışma şeklinden yola çıkarak, 12 Haziran’da da seçimin olacağını düşünerek, bence fren pedalına mümkün olduğunca hızlı şekilde basılması gerekir Merkez Bankası’nda.”
BÜYÜK OYUN
Hanke şunları kaydeti: “Büyük bir oyun var. Kesinlikle de burada ikiyüzlü bir durum var ve potansiyel olarak da çok tehlikeli. Çünkü cari hesaplarla ilgili olarak, 1994’te, 2001’de, 2006’da, 2008’de olanları biliyorsunuz. Bu şu anlama geliyor, sizi çok da fazla koruyacak bir yastık yok. Hassassınız, savunmasızsınız. Gerçek bir dalış yapacaksanız da, enflasyonun gerçekten bu pastadaki en büyük kısmı oluşturduğunu bilmeniz gerekiyor. Kısaca, para arzı artmakta ve Merkez’in bunu bastırması, baskılaması en önemli kilit konu.”
http://ekonomi.haberturk.com/finans-borsa/haber/623651-bunun-adi-ikiyuzluluktur