Bu Memlekete Dershane Gerekiyorsa…

Abdullah Damar

Dershane tartışmaları bir yönüyle; yakın tarihimizin ünlü simalarından, tek parti iktidarının ve bürokrasisinin sembol isimlerinden, 1929-1946 yılları arasında Ankara Valiliğini ve Belediye Başkanlığı yapmış olan Nevzat Tandoğan’ın ünlü, “Bu memlekete komünizm gerekiyorsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz, size ne oluyor?” sözlerini hatırlatıyor.

 

Neden mi?

 

Öncelikle MEB Sayın Nabi Avcı’nın bu konu ile ilgili sözlerini aşağıya almak istiyorum.

 

İl Milli Eğitim Müdürleri Değerlendirme Toplantısı'na katılmak için Antalya'da bulunan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, basın mensuplarının dershane tartışmalarıyla ilgili sorularını cevaplandırırken, öğretmenlerin istihdamı, dershanelerin dönüşüm sorunları ve yol haritaları hakkında bilgi verdi. Dershanelerin açık liselere dönüşeceğini belirten Avcı, "Yeni sistemde bunun adı 'Açık lise mi, akademik lise mi, çok programlı liseler mi? olacak. Muhtemelen çok programlı lise olur bunlar. Şimdi biz bu açık liseyi şuna dönüştürmek istiyoruz; ortaokulu bitirmiş öğrencilerden isteyenler açık liseye kaydolabilirler. Ama açık lise aynı zamanda artık devam mecburiyeti olan bir lise türüne dönüşecek. Normal olarak örgün liselerde haftalık 40 saat yüz yüze eğitim var. Bu açık liselerde öngörülen liselerde yüz yüze eğitim 40 saat olmasın. Sektör temsilcileri 'bize bu imkanı verirseniz açık lise olarak, liselerden çok fazla öğrenci çekeriz' diyorlar. Planlamalarımızı yapıyoruz.” şeklinde konuştu.

 

Dönüşümün ardından dershane öğretmenlerinin istihdamına da değinen Avcı, "MEB'e geçmek isteyenleri bugüne kadar yapmakta oldukları işin yapısına uygun bir birimimizde, yani Halk Eğitim Merkezleri (HEM) ya da okullarda açacağımız kurslarda değerlendirebiliriz." dedi. Bu öğretmenlerin sözleşmeli öğretmen mi olacağı sorularına Avcı, "Bizim sözleşmeli diye bir uygulamamız yok. Daha önce kadrolarımızda kendi bünyemizde olanlar kadroya geçti. Şu anda sözleşmeli öğretmen yok." diye cevap verdi.

 

Dershanelerin kapatılmasının/dönüştürülmesinin ve buralarda görev yapan öğretmenlerin MEB’de istihdam edilmesi planının geldiği aşamaya bakar mısınız?

 

Hükümet ve MEB yetkililerince, dershane tartışmalarının başlamasından bu yana dillendirilen, “Dershanelere ihtiyaç yok” söyleminden; “HEM ve okullarda açılan kurslar” söylemine; dershane öğretmenlerinin MEB’de istihdamı söyleminden; HEM kurslarında ya da okullarda açılan kurslarda görevlendirilmesi söylemine gelindiğini görmek, üzüntü verici olduğu kadar, düşündürücüdür de.

 

Eğer eğitim sisteminin geldiği aşamada dershanelere ihtiyaç yoksa bu kurumların gördüğü işlevin bir benzerini görecek olan HEM’de ve okullarda açılacak kurslar neyin nesi oluyor?

 

Tartışmaların başladığı günlerde, “Dershanelerde görev yapan öğretmenleri MEB’e alacağız” iddialarını öne süren Bakanlığın, bugün, o öğretmenleri “HEM’de ve okullarda değerlendireceğiz” söylemine gelmesi ne anlama geliyor?

 

Halen dershanelerde görev yapan bu 52 bin öğretmeni, dershanelerin kapatılması veya dönüştürülmesi sonucu HEM bünyesine alarak “ücretli öğretmen” olarak çalıştırmayı planlamak, (Bu öngörü bize ait. Çünkü MEB’de kadrolu ve ücretli öğretmen dışında herhangi bir istihdam şekli yok) en hafif tabiriyle bu öğretmenlerle dalga geçmek anlamına gelmiyor mu?

 

Bu öğretmenler zaten serbest piyasa koşullarında kendilerini ispatlamış, uzun yıllar branşlarında emek vermiş ve profesyonelleşmiş öğretmenlerdir. Bu öğretmenleri varolan konumlarından daha geriye götürebilecek değişikliklerin, planlamaların kime ne yararı var?

 

İnsan sormadan edemiyor; yoksa dershane tartışmalarının, eğitim boyutu dışında, “Bu memlekete ‘dershane’ gerekiyorsa ve ‘dershane’ yararlı bir şeyse onu da biz getiririz, size ne oluyor?” boyutu mu var?