Bu Anket Çok Tartışılır

Uluslararası pazarlama ve kamuoyu araştırma şirketi Ipsos KMG tarafından gerçekleştirilen antete göre kafalar çok karışık...

Uluslararası pazarlama ve kamuoyu araştırma şirketi Ipsos KMG tarafından gerçekleştirilen “Türkiye'yi Anlama Kılavuzu 2010” çalışmasında, Türkiye'nin son dönemlerde sıkça gündeminde olan demokratik açılım ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili tartışmalara da yer verildi. İki yılda bir düzenlenen ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Nalçaoğlu tarafından yönetilen araştırma, 2009 yılı Ekim - Kasım aylarında, Türkiye'nin 34 ilinde, 16 bine yakın (15 bin 944) kişiyle, 10 ana başlık altında yapıldı. Hükümetin açılım politikasıyla ilgili ilginç bilgilerin yer aldığı araştırmada ortaya çıkan en çarpıcı tablolardan biri de orduya olan destek. Son 6 yılın verilerine bakıldığında, toplumun en fazla güvendiği kurumlar arasında hep birinciliği göğüsleyen ordunun kan kaybettiği ortaya çıkıyor. Özellikle 2007 yılı itibariyle başlayan düşüşün 2009 yılında da devam ettiği görülüyor. Şimdiye kadar yüzde 85-90 oranında “Ordu en güvenilir kurumdur” cümlesi Türkiye genelinde onaylanırken bu onay 2009 yılında yüzde 73'e düştü. Araştırmaya katılanların coğrafi konumlarına bakıldığında ise güvenin en fazla Güney Doğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde düştüğü ortaya çıkıyor.

Araştırmacıların üç sonucu

Yapılan araştırmada toplumun askerlere duyduğu güven iki farklı değişken yardımıyla ölçüldüğü ortaya çıkıyor. Bunlardan biri “güvenilir kurum” sorusu, diğeri ise askerleri bağımsızlık ve toplumsal düzenin güvencesi olarak tanımlayan soruydu. Sorulara verilen cevaplara göre araştırmacılar 3 sonuca ulaştı.

1 Artık neredeyse ezber haline gelen %85-90 güven bulgusu artık geçerli değil.

2 Yıllara göre karşılaştırma imkânı tanıyan “asker güvencedir” sorusuna verilen yanıtlar ise 2007 yılı itibariyle toplumun askerlere duyduğu güvende bir kırılma olduğuna işaret ediyor.

3 Bu kırılmaya karşın, demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan parlamentoya güven duyanlar, nüfusun %50'sini bile geçemiyor.

Araştırmaya verilen yanıtlar Türkiye'yi 5 sosyolojik kümeye böldü. 10 milyonluk Kentli modernler yeniliklere açık küme olarak tanımlanıyor. Kırsal ve kentsel bölgelerde eşit dağılan düşük gelir ve eğitimli Tutunamayanlar Türkiye'nin geleceğine güveniyor. Kırsal kayıtsızlar'ın özelliği, sunulan neredeyse bütün alternatiflere kayıtsız kalmaları ya da muhalefet etmeleri. Kentli gelenekçiler, geleneksel değerlere bağlı, orduya yüksek güven duyuyor. Kırsal statükocular, Türkiye'nin ekonomik ve siyasal anlamda iyiye gittiğini en yüksek oranda düşünenlerden oluşuyor.

Eğitim arttıkça destek düşüyor

Araştırmada dikkat çeken sonuçlardan biri de 'Açılım'a toplum tarafından verilen desteğin ölçülmesiyle ortaya çıktı. 'Açılama destek veriyor musunuz? sorusuna Türkiye genelinde verilen cevap toplumsal uzlaşmanın sağlanamadığını gözler önüne serdi. Araştırmaya katılanların verdiği cevaplar yaş gruplarına, eğitim durumlarına ve oturdukları coğrafi bölgeye göre değerbendirildiğinde ise ortaya farklı tablolar çıktı. Örneğin eğitim düzeyi ve yaş arttıkça açılıma destek azaldı.

'Sağ söylem prim yapar'

GELENEKSEL değerler ve din söz konusu olduğunda Türkiye insanı son derece kararlı bir biçimde en güçlü tavrı alıyor. Yandaki tablo da görüldüğü gibi dinin hayattaki etkisi büyük. Türkiye'nin 2/3'ü dinî inancım hayatıma yön verir derken, Türkiye'nin Batılı bir ülke olduğunu söyleyenler nüfusun yalnızca 1/3'ü. Araştırmacılar bu durumu “Önemli bir toplum kesimi Türkiye'yi eleştirenler karşısında sınırları dar bir tolerans çerçevesi sergiliyor. Tüm bunlar nasıl değerlendirilmeli?

Öncelikle Batılı sağ ve sol kavramlarının Türk siyasî yapılanmasını fazlaca belirlemediği anlaşılıyor. Türkiye dinî geleneksellikle tanımlanabilecek büyük bir toplum kesimine sahip. Bu toplum kesiminin 'sağ'olarak bilinen partilere oy verdiklerine kesin gözüyle bakılabilir. Mevcut tablo, siyasî partilerin oy tabanlarını genişletmek için dinî ve milliyetçi vurguyu güçlendirmelerini açıklar gibidir” diye yorumluyor.

Türkiye'de sol fikirler:

İpsos'un araştırmasın göre Türkiye'de eşitlik ve yoksulluk büyük yüzdelerle en önemli sorun olarak tanımlanıyor. Standart “sol söylemler” olarak tanımlanan eşitlik ve yoksulluk, Türkiye'de sol siyasetin içinde bulunduğu açmazın iyi irdelenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Türkiye'de nüfusun yarıdan biraz fazlası “özelleştirme-karşıtı” tavır almakta. Türkiye'de insanların hak ettiği konumda olduğunu düşünenler ise yalnızca nüfusun 1/5'i.

TOPLUM ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI

Türkiye'yi Anlama Kılavuzu'na göre toplumun yarısından fazlası özelleştrimeye karşı. Özelleştirme son günlerde TEKEL işçilerinin Ankara'da yaptığı eylemlerle yeniden gündeme geldi. TEKEL işçileri, özlük haklarını yitirerek C4 statüsüne geçirilmelerine karşı mücadele ediyor.

TOPLUM ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI

Türkiye'yi Anlama Kılavuzu'na göre toplumun yarısından fazlası özelleştrimeye karşı. Özelleştirme son günlerde TEKEL işçilerinin Ankara'da yaptığı eylemlerle yeniden gündeme geldi. TEKEL işçileri, özlük haklarını yitirerek C4 statüsüne geçirilmelerine karşı mücadele ediyor

Haberin ayrıntıları için tıklayınız

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri