"Bizimkiler Kağıttan Üye!"

Bu yaşanmış bir hikâyedir. Çok önemli bir kurumun başında olan, özü sözü bir dostumdan dinledim: İlkokul öğretmenlerinin üye olduğu kısa adı İLKSAN (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı), Türkiye genelinde yüzbinlerce öğretmenin...

Bu yaşanmış bir hikâyedir. Çok önemli bir kurumun başında olan,  özü sözü bir dostumdan dinledim: İlkokul öğretmenlerinin üye olduğu kısa adı İLKSAN  (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı), Türkiye genelinde yüzbinlerce öğretmenin üye aidatları ile oluşturmuş olduğu bir birikim sandığıdır. Bu sandığın genel merkezinde 7 yönetim kurulu üyesi bulunur, bu yönetim kurulunun 4 adedi Milli Eğitim Bakanlığınca, 3’ü ise üye öğretmenler arasından seçilir. Delege seçimleri önce ilçelerde yapılır. İlçe delegeleri, daha sonra il delegelerini seçer. İl delegeleri de İLKSAN yönetim kuruluna üyelerinin arasından 3 yönetici seçer. Seçimler 3 yılda bir gerçekleşir. Bu seçimlere eğitim hizmet kolunda örgütlü sendikalar ve sandık üyeleri katılırlar. Delege seçimlerinden itibaren sendikalarında kendi aralarında yarışı başlar. Bu hizmet kolunda örgütlü tüm sendikalar kendi üyeleri arasında delege ve yönetici seçtirmek için mücadele ederler.

Bilindiği gibi eğitim hizmet kolunda; hem ilkokul öğretmenleri arasında hem de hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendika, Memur-Sen’e bağlı Eğitim Bir-Sen’dir. Bu sendikamsı yapı iktidar beslemesi olduğundan bu iktidarla beraber hormonlu bir büyüme göstermiştir.

2013 yılında İLKSAN yönetimi için ilçe ve illerde yapılan delege seçimleri; Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Sen arasında kıyasıya bir yarış içinde geçmiştir. Bu seçimlerde toplam 222 il delegesinin 135’ini Türk Eğitim Sendikası, 47’sini Eğitim Sen ve 40’ını ise Eğitim Bir-Sen kazanmıştır.  Yani çoğunluk sendikası olan Eğitim Bir-Sen ancak 3. olabilmiş, tabiri caizse nal toplamıştır. Bu sonuçlara göre Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen, iki sendikanın toplam kazandığı delegesinin 2 katından daha fazlasını kazanmıştır. Bu iki sendikanın yani Eğitim Bir-Sen ve Eğitim Sen’in toplam üyesi, Türk Eğitim-Sen’in 2 katıdır. Buna rağmen nasıl olurda Türk Eğitim-Sen bunları ikiye katlayıp tabiri caizse dörtle çarpıp saha dışına yollar? İşte bu bir inanç ve aidiyet duygusunun göstergesidir. Böyle bir sonuç ancak idealist dava adamlarınca gerçekleştirilebilir, öyle de olmuştur…

2013 yılında en çok üyeye sahip olmalarına rağmen Türk Eğitim Sendikamızın neredeyse üçte biri kadar delege seçtirebilen hormonlu sendikamsı yapı Eğitim Bir-Sen; 2016 yılı delege seçimlerine girmemiştir. Yıllardır eğitim hizmet kolunda tek yetkili sendikayız diyerek böbürlenenler; neden İLKSAN seçimlerinden kaçma gereği duymuşlardır? Bu durumu yalan yanlış mazeretlerle izaha kalkışmaları oldukça düşündürücüdür. Gerçeği bir türlü açıklayamayıp altında ezilen bu sendikamsı yapının yöneticileri eğer delege seçimlerine hile karıştırabilselerdi elbette bu seçimlere girerlerdi. Çünkü bu zihniyetin sendikal hak mücadelesi vermek gibi bir amaç ve gayesi olmamıştır. Bunların tek derdi siyasi iktidarın kuyruğuna yapışarak hak etmedikleri kadrolara ve unvanlara sahip olmaktır. Bildikleri bu acı gerçeği itiraf da edemezler. Sendikacılık maskesi arkasına sığınıp memurun, öğretmenin emeğini ve alın terini iktidara pazarlarlar. İLKSAN seçimlerinden tabi ki kaçarlar. Bilirler ki 2013 yılında girdikleri seçimlerde nasıl hüsrana uğradılarsa; yine uğrayacaklarından endişe ederler. Bilirler ki; korku ve tehdit ile ya da kişisel menfaat vaadiyle; sonuç almak elbette mümkün değildir. Sayısal olarak bir ilkesi, bir ideali olamayan kuru kalabalıklar, elbette ki idealist azınlıklar karşısında ezilmeye mahkûmdurlar. Sosyal ve siyasal hayat bu eziklerin hikâyesi ile doludur.

Nihayet bu sendikamsı yapının içinden bir tane şube başkanı hakikati itiraf ederek sözümün başında ifade ettiğim dostuma şunları söylemiş: “Evet bizim ilkokul öğretmeni üye sayımız Türk Eğitim-Sen’inkinden çok daha fazla ancak bizim üyelerimiz kağıttan üye ..! Türk Eğitim-Sen üyeleri ise gönülden üye. İşte bu yüzden biz çok olsak da kaybetmeye her zaman mahkûmuz” bu itirafı söz konusu sendikamsı yapının Samsun Şube Başkanı yapmıştır.

Evet, ne kadar doğru söylemiş Samsun Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı. Diğerleri itiraf edemese de içlerinden biri hakkı teslim etmiş, gerçeği söylemiştir.

Üstat Necip Fazıl; “… Hak olan davada zafer muhakkaktır”

Nihal Atsız ise; “Zafer gönüllerin birleşmesidir , gönülleri birleşenler selam sizlere..!” diyor.

Bende diyorum ki: Selam olsun hak davasına gönülden bağlananlara, gönülden sevenlere ve gönülden sevdalananlara. Biz yıllardır boşuna demiyoruz “Türkiye Kamu-Sen Büyük Bir Sevdanın Adıdır” diye…

Fahrettin Yokuş - Türk Büro-Sen Genel Başkanı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri