Şu sıralar neredeyse her gün terör örgütü IŞİD’e katılan bir gencin akıbetiyle ilgili haber okuyoruz. Kimi ailesi tarafından yaralı bulunurken, kiminin ölüm haberi geliyor.
Avrupa ve Amerika dahil tüm dünyadan insanların katıldığı IŞİD ile Türkiye’deki gençler nasıl tanışıyor? Tanıkların ifadeleri ve bu konuda verilen önergelerden yola çıkarak gençlerin bu bataklığa nasıl çekildiğini araştırdık. Örgüte katılanların aileleriyle yapılan görüşmelerden ortaya çıkan manzara şu: Pazarcılık yapan, sanayide çalışanlar gibi alt gelir grubundaki çocuklar örgüt için en büyük potansiyel. Ailesinin yüklü miktarda borcu olanları araştırıp bu çocuklara yanaşan örgüt üyeleri, “Baban bu kadar borcu nasıl ödeyecek?” denilerek para yardımı vaatediliyor. Maddi ihtiyacı olmayanlara ise cami ve Kur’an kursu gibi mecralardan ulaşılıyor. Bir çeşit para kaynağı olarak görülen varlıklı çocuklar, “Beş kelle alırsan cennette şu kadar yere sahip olursun” gibi sapkın vaatlerle kandırılıyor. Sahih hadis denilerek cihatla ilgili propaganda yapılıyor. Türkiye’den toplanan çocuklar sanıldığı gibi ilk adımda IŞİD’e değil, Özgür Suriye Ordusu’na götürülüyor. Buradan diğer örgütlere taksim ediliyor. Örgütün yürüttüğü bir politika da gençleri evlendirmek. Bu şekilde gençleri örgüte daha da bağlayan terörist grup, “Artık senin bir ailen var. Bundan sonra kendi namusun için de savaşacaksın.” telkinleri yapıyor. Öldüğünde ise kadın, örgütün diğer üyeleriyle evlendiriliyor. İsmini açıklamayan bir kaynağın anlattıklarına göre örgüt, özellikle zengin ailelerin çocuklarının cenazesinden bile nemalanmaya çalışıyor. Örneğin çatışmada ölen çocuğu için aileyi aratıp, “Çocuğun öldü, istersen gel al.” deniliyor. Sınıra gelen babaya gönderdikleri ayakçılar vasıtasıyla çocuğunun cesedi karşılığında 3 bin TL para isteniyor. Ve bütün bunlar devletin gözü önünde cereyan ediyor. Örneğin Konya’da artık herkesçe bilinen bir derginin önünde toplu cihat namazları kılanlar örgüte katılmak üzere yola çıkıyor. IŞİD’in vahşet içeren videoları çıkmadan önce katılımın daha yoğun olduğunu dile getiren haber kaynağımız, “Son dönemde bize ulaşıp, 12-13 kişilik gruplar halinde gitmekten son anda vazgeçtiğini anlatanlar var.” diyor.
IŞİD’e katıldıktan 10 ay sonra Rakka’da ölen 25 yaşındaki Hasan’ın örgütle tanışma sürecini ise en yakın arkadaşından dinliyoruz. Arkadaşı, Hasan’ın İstanbul Fatih’te bir tarikata bağlı sohbetlere giderken IŞİD ile tanıştığını tahmin ediyor. “O grubun muhafazakârlığından faydalanıp içlerine sızan birileri var ve insanları IŞİD’e kanalize ediyor.” diyor. Burada Hasan ile arkadaşlık kuran kişi onu Güngören’deki bir derneğe götürmeye başlar. Hasan daha önceki sohbet grubundan tamamen koparak Güngören’deki derneğin programlarına gitmeye devam eder. Arkadaş çevresiyle de iletişimini koparan Hasan, düne kadar birlikte oturup kalktığı insanlara yabancılaşır. Arkadaşları sadece Güngören’de bir derneğe gittiğini bilir. O sırada IŞİD pek bilinmediğinden arkadaşları Hasan’ın nasıl ciddi bir tehlikenin içinde olduğunu fark edemez. “Cihada gitmekten bahsediyordu ama biz inanmıyorduk o zamanlar.” diyor.
Kendini IŞİD’in söylemlerine kaptıran gencin ailesi varlıklıdır. Ancak o babasının yanında çalışmayıp örgütle bağlantılı olduğu tahmin edilen bir şirkette çalışmaya başlar. Şirket Laleli’de bir tekstil firmasıdır. Birkaç kez Hasan’ı görmek için oraya gittiklerini anlatan arkadaşı, “İçeriye giremiyorduk. Diğer çalışanları görüyorduk bazen. Hepsi sakallı, uzun şalvarlı ve genellikle siyah giyimliydi. Hasan da onlar gibi giyinmeye başlamıştı.” diyor. Arkadaşlarından iyice uzaklaşan genç, zamanla Antep’e kamplara gitmeye başlar. Bugün haberlerde sıkça duyduğumuz Antep kamplarını Hasan, arkadaşlarına da anlatır. Burada Adıyamanlı bir kızla evlendirildiğini söyler. Ancak örgüt, kadının Hasan’ın ailesi tarafından tanınmasına izin vermez. Antep’e en son gidişinde ise Suriye’ye geçtiği öğrenilir. Arada Facebook hesabından arkadaşlarıyla yazışan Hasan girdiği çatışmalardan bahseder. Yazışmalarında sürekli “İnşallah şehit olmadan önce çocuğumu görebilirim.” diyen gencin eşi hamiledir. Ancak yaklaşık üç ay önce, çocuğunun doğumuna bir ay kala Rakka’daki bir çatışmada ölür.
Bu raddeye kadar oğlunu geri çeviremeyen babaya, Hasan’ın ölüm haberi Antep’teki kampta yaşayan eşi tarafından telefonla verilir. Antep’e, buradan da Suriye sınırına giden acılı baba, oğlunun cenazesine ulaşamaz. Burada örgüt militanlarının Suriye sınırına düzenli aralıklarla ölenlerin fotoğraf ve isim listelerini getirdiğine şahit olur. Militanlara, “Oğlum evlenmiş, çocuğu olacakmış. Bari kadını ve çocuğunu alıp gideyim.” der. Ancak örgüt kurallarına göre bu mümkün değildir. Hasan’ın, arkadaşlarına anlattığına göre örgüte katılanların büyük çoğunluğu Antep’te evlendiriliyor. Ve buradaki evlerde yaşıyorlar. Hasan’ın Facebook hesabının kapandığını anlatan arkadaşı, “Birileri ölenlerin adına Facebook hesaplarını kapatıyor. Hasan’ın bir arkadaşı daha vardı tanıdığım. Birkaç gündür onun da hesabı kapalı. Muhtemelen o da öldü.” diyor.
Her şey bu kadar gözler önünde ilerlerken neden müdahale edilmediği ise merak konusu. Konuyla ilgili meclise defalarca soru önergesi veren CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, gençlerin göz göre göre örgütün eline düştüğünü söylüyor.
Kitabevlerinde ‘cihat’ çağrısı
Örgütün gençlere yönelik propaganda kanallarından biri de kitabevleri. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart konuyla ilgili önergesinde şu ifadelere yer veriyor: “N…Kitapevinde; M…, U.B., İ.K, S.Y., B.M. isimli hocalar gençleri toparlayıp ‘cihadın’ anlam ve önemini anlatıyor. Bu yolla kendilerine ulaşılan kişi sayısı Konya ve civarında 3 bin kişiye ulaşmış durumda…” Hangi ilçelerden kaç kişinin örgüte katıldığı bilgilerini ayrıntılı şekilde veren Kart, gençleri eğiten hocaların ismen emniyet tarafından bilindiğini iddia ediyor.
Derneğe davet ediliyor
Henüz büyük resmi ortaya koyan kapsamlı bir çalışma yapılmasa da Türkiye genelinde IŞİD için çalışan derneklerin türediği bir gerçek. Nitekim Güngören’deki bir dernek de bizzat tanık olanlara göre cuma namazları sonrası açıktan cihat çağrısı yapıyor. Gelen şikâyetler ve adına yapılan haberlerden sonra geçtiğimiz günlerde kapanan derneğin yetkilileri, IŞİD için çalışmasalar da faaliyetlerini yürütemez hale geldiklerini söylemişti. Ancak Güngören’de tek bir derneğin olmadığı, görüştüğümüz kişilerin bize farklı adresler vermesinden ortaya çıkıyor. Nitekim Rakka’da ölen Hasan’ın gittiği dernek ile kapatılan dernek aynı yerde değil. İddialara göre yakın zamana kadar Fatih’te de bir dernek vardı ancak halkın tepkisiyle karşılaşınca kapandı. Buralarda hadis ve Kur’an eğitimi adı altında, dünyada zulmün kol gezdiği bir ortamda cihadın farz olduğu anlatılıyor. Cuma namazları toplanılıp sohbetler yapılıyor. Yine Atilla Kart’ın soru önergesinde verilen ifadelere göre İstanbul’da düzenlenen toplantılarda açık havada bayram namazı kılınıp ‘cihada’ diye bağıranlar var. Konya’da ise her cumartesi akşamı “T… Dergisi”nin (Tevhid) sorumluluğunda toplantılar yapıldığı biliniyor.
‘Bu ülkede din yaşanmıyor’
Yapılan propagandaların başında Türkiye’de dinin doğru yaşanmadığı geliyor. Nitekim hikâyesini arkadaşından dinlediğimiz Hasan da örgütteki faaliyetlere katıldıkça, “Bu ülkede din yaşanmıyor. Bütün bu yanlışların düzeltilmesi gerekiyor.” gibi şikâyetlerini dile getirmiş. Muhafazakâr bir ailenin çocuğu olan Hasan, İslam’ı düzgün yaşamadığı için tarikat ehli olan ve çarşaf giyen annesine bile kızmaya başlar. Müslüman bir kadının bu ülkede yaşamaması gerektiğini savunur. Ona göre Suriye’de bir İslam devleti kurulacaktır. Ve herkesin bu süreçte cihada katılması gerekiyordur.
Küçük gruplarla kamp yapılıyor
Örgüte bağlanma sürecinde kat edilen adımlardan birinin de kamplar olduğu söyleniyor. Kişiler öncelikle örgütle tanıştığı şehirlerde küçük gruplar halinde eğitim kampları düzenliyor. Atilla Kart, Konya’da Altınapa Barajı civarında, 29-30 Temmuz tarihlerinde, siyah renkli iki bayrak arasında bayram namazı kılındığını anlatıyor. İstanbul’da ise ismini vermek istemeyen bir görgü tanığı, Garipçe köyünde deniz kıyısındaki kamptan bahsediyor. Siyah renkli çadırın üzerinde IŞİD bayrağı asan bir grup insanın denize girdiğini anlatan tanık, uzaktan da olsa fotoğraflarını çektiği grubun etraftaki kimseyle muhatap olmadığını söylüyor.
Ailelere maddi yardım yapılıyor
Örgütün ciddi maddi kaynaklarının olduğu da iddialar arasında. Nitekim Hasan’ın arkadaşı, “Hasan’ın babası zengindi, para için gitmedi ama 10 bin dolarlara varan yardımların yapıldığı kişilerin olduğunu anlatıyordu.” diyor. Bu iddiayı doğrulayanlardan biri de Konya’dan örgüte katıldıktan sonra eve döndürdüğü oğlu için, “Uyutarak evde tutuyorum.” diyen baba. Geçtiğimiz günlerde gazetelere konuşan baba, “Gençleri örgütleyen bir grup, örgüte katılanların borcunu ödeyip ailelerine para veriyor.” demişti.
Antep kampına gönderiliyorlar
IŞİD’in Gaziantep’te kampının olup olmadığı uzun zamandır tartışılıyordu. Geçtiğimiz hafta ise Alman Devlet Televizyonu Kanal 1, söz konusu kampı ortaya çıkardığını açıkladı. Kanalın verdiği görüntülerde örgüt için savaşmak üzere buraya gelen gençlerin nasıl örgütlendiği ve tel sınırlar üzerinden kontrolsüz bir şekilde Suriye’ye geçişleri görülüyor. Her ne kadar Antep Valisi bu kampın varlığını yalanlasa da tanıkların ifadeleri Suriye sınırından önce burada bir süre kalındığını doğruluyor. Yine Atilla Kart’ın ifadelerine göre şu anda Antep, Kilis ve Ceylanpınar hastanelerinde 600’e yakın IŞİD’e katılan yaralı var.
Son adım Suriye
Çoğunlukla 18-35 yaş arası gençlerin olduğu tahmin edilen kişilerin IŞİD ile tanışıklıklarının son durağı ise Suriye. Burada PKK ve diğer yerel güçlerle çatışan örgütte bugüne kadar çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Şimdiye kadar sınıra ya da Suriye’ye giden hiçbir aile çocuğunun cenazesine ulaşamadı. En son 52 yaşındaki Fadıl Dağ, geçen yıl IŞİD’e katılan 28 yaşındaki oğlu için Suriye’ye gitti. Orada örgüt üyeleriyle görüşen baba, “Oğlun şehit oldu, biz de şehit olacağız. Sen de gelmişken katıl birlikte savaşalım.” cevabını almıştı. Acılı baba Suriye’de gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor: “Orada başından ayrılmış gövdeler gördüm. 24 saat kaldım, ömrümden ömür gitti. Ancak cenazemi alamadan elim boş döndüm.”
Örgüte katılım tek sebebe bağlanamaz
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde konuyla ilgili araştırmalar yapan akademisyen Ömer Behram Özdemir, bu tür örgütlere katılımın tek sebebe bağlanamayacağını hatırlatıyor: “Gidenlerin kimi orada öldürülenlerin intikamını alır. Kiminin farklı siyasi amaçları vardır. Bazıları hayatında çok sıkıntılı dönem geçiriyordur, kendini oraya atar.” Özdemir, örgüt üyelerinin geldiği coğrafyaya ve toplumsal sınıfa göre motivasyonlarının da değiştiğini anlatıyor. Örneğin 40 yaşındaki bir Tunuslu ile 18 yaşında Liverpool’dan IŞİD’e katılan kişinin amacının aynı olduğu söylenemez. Türkiye’den örgüte katılanlar üzerinde geniş çaplı bir çalışma olmadığını anlatan Özdemir, kişilerin profili ve nasıl katıldıklarıyla ilgili genelleme yapabilecek bir çalışmanın ancak beş- altı ay sonra yapılabileceğini söylüyor.
Sosyal medyada Esed katliamları üzerinden propaganda yapılıyor
27 Ağustos günü IŞİD’in Konya’daki yapılanması ve faaliyetleri hakkında açıklama yapan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, örgütün faaliyet gösterdiği ev ve kitabevlerine dikkat çekiyor. Diğer etkili iletişim kanalı ise sosyal medya hesapları. İslami konularda tartışmaları içeren başlıklarla açılan hesaplarda kişilerin dikkati çekiliyor. Daha sonra birebir iletişime geçilerek örgütün faaliyetlerine davet ediliyor.
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi için Suriye’deki Avrupalı yabancı savaşçılar ve sanal dünyada radikalleşmeyle ilgili çalışmalar yapan akademisyen Ömer Behram Özdemir’e göre kişiler ilk etapta Esed rejiminin yaptığı toplu katliamlardan etkileniyor. Katliamların internet ortamında yayılmasını sağlayan IŞİD için ilk motivasyon kaynağı bu videolar. “Aslında savaşçıların önemli bir kısmı ideolojik altyapılarını cephede kazanır. Gruba katılıp aralarına karıştığı zaman fikir sahibi oluyorlar. Ama ilk adımda vahşet videolarından etkileniyorlar.” diyen Özdemir, özellikle gençlerin şiddet videolarından etkilendiğini düşünüyor. Türkiye’de doyurucu bir çalışma olmasa da özellikle Avrupa kaynaklı merkezler bu konuda ciddi veri birikimine sahip. Uluslararası Radikalizm ve Siyasal Şiddet Çalışmaları Merkezi de bunlardan biri. Suriye’deki yabancı savaşçılar için networkün önemini ele alan bir rapora göre IŞİD üyeleri Twitter’da ‘greenbirds’ hashtagi ile bulundukları yerlerden paylaşımlar yapıyor.