Bir Milyon Öğretmen Bir Milyon Fikir

Hüseyin ÖZKAN

Bir Milyon Öğretmen Bir Milyon Fikir

            

 

Milli Eğitim Bakanlığı, Bir Milyon Öğretmen Bir Milyon Fikir platformu oluşturarak öğretmenlerin eğitimle ilgili projelerini ve önerilerini alıyor. Merkezi anlamda politika belirleyiciye doğrudan fikirlerinizi ulaştırabileceğiniz etkin bir yol gibi görünüyor.

Gelen fikirlerin nicel nitel değerlendirmelerini, bölgesel olarak yoğunlukların ne düzeyde olduğu ve önerilerin içeriği açısından istatistiki sonuçlarını merak etmekle birlikte, şu an yoğun bir şekilde kullanıldığını düşünüyorum. İlerleyen günlerde platform başvurularıyla ilgili bir değerlendirme yapılıp kamuoyuyla paylaşılacağına inanıyorum.

Çalışanların fikirlerinin, düşünce ve önerilerinin alınması, bunların tek tek okunarak değerlendirilmesi, paylaşılan fikirlerden sonuçlar çıkararak uygulamaya konulduğunda projenin anlamı daha bir anlaşılacağını şimdiden görüyorum ya da öyle olmasını diliyorum.

Bu anlamıyla olumlu ve yerinde bir proje gibi görünüyor. Örneğin aklına, eğitime dair yeni bir fikir mi geldi? Hemen http://birmilyonfikir.meb.gov.tr/ sitesine tıklıyorsun ve düşünceni hemen en üst makama bildirebiliyorsun. Gerçekten heyecan verici ve kulağa hoş geliyor. Ama her şeyden önce platformda paylaşılan fikirlerin dikkatli gözlerle okunuyor olması gerekir. Ayrıca okuyanların eğitim anlayışı ve bakış açılarından bağımsız olarak değerlendiriliyor olması da bir o kadar önemli. Hatta fikirlerin ön yargılardan ve işin zorluğundan bağımsız olarak değerlendirilmesi, projenin hedefine ulaşıp ulaşmamasını belirleyebilecek kadar önemli bir konudur. Hani "Kendin çalıp kendin oynayacaktın da bana niye sordun?" sorusunu bir milyon kere sordurmaya da bir gerek yok. Öyle değil mi?

 

Bir milyondan biri olarak bir kaç öneri de benim oldu. Birincisi "Okul Bazlı Hizmetiçi Eğitim Programı" önerisi.

Şöyle;

Her okul öğretmen ve diğer personellerine yönelik yıllık hizmet içi eğitim programı yaparak eğitim öğretim yılı içinde öğretmenlerini hem öğreten, hem de öğrenen konumuna getirebilir.
Hizmet içi eğitim çalışmaları sadece eğitim öğretim yılı başında ve yıl sonunda on günlük bir sürede sınırlandırılmamalı yıl içine yayılarak, sürekliliği sağlanmalıdır. Bunun için Bakanlığımızın çeşitli Bakanlıklar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla yap
acağı protokoller gereği okullarımızın hizmet içi eğitim taleplerinin önü açılmalı ve gerektiğinde bağlı kuruluşlara gezi, gerektiğinde eğitici talepleri sağlanabilmelidir.

Okul hizmetiçi eğitim programında şunlar olmalıdır;

1- Mesleki gelişim programları
a) Üniversite veya kendini geliştirmiş öğretmenlerce ve diğer alan uzmanlarınca mesleki eğitimler,
b) Farklı, alternatif ve örnek eğitim ortamları ve okul gezileri,
c) Alanındaki bilimsel gelişimleri takip programları
d) Pedagoji ve eğitim alanında MEB 'ca belirlenen kitapların okunması ve bir program dahilinde sunumları ve her öğretmenin bu kapsamda görevlendirilmesi
e) Yabancı ülkelerin eğitim sistemlerini inceleme

2- Kişisel gelişim programları
a) Üst eğitim programı tahsili ve ikinci üniversite teşviki,
b) Genel kültür ve kişisel gelişim açısından MEB'ca belirlenen kitapların okunması ve diğer öğretmenlere ve personellere bir program dahilinde sunulması,
c) Okul çapında düzenlenen kültürel gezi programları
d) Okulun yabancı dil öğretmenince planlanan ve MEB'ca ek ders kapsamında değerlendirilerek desteklenen öğretmenlere yabancı dil öğretimi programı
e) Üniversite öğretim üyesi ve kendini genel kültürün herhangi bir alanda geliştirmiş öğretmenlerden seminer, söyleşi programları
f) Okul çapında sanat ve sportif faaliyetler planlama ve katılma vb. faaliyetler...

Bu tür okul bazlı hizmetiçi eğitim programları okulda hem ekip çalışması ruhunu güçlendirecek hem de okul kültürüne olumlu katkı sağlayacaktır. Öğretmenlerimizin ve diğer personellerin birlikte eğitim faaliyetlerine katılımları okulun topyekun kültürel gelişmesini sağlayacak ve çalışanların koordinasyon yeteneğini güçlendirecektir. Bilginin hızla geliştiği ve hızlı bir şekilde ulaşıldığı bir çağı yaşamaktayız. Öğretmenlerimizin bu çağın bilgi ve gerekleriyle donanımlı olmaları önemlidir. Halen hizmetiçi eğitim yöntemi olarak kullanılan çeşitli merkezlerde, kendi okul ortamından bağımsız bir şekilde yapılan eğitim faaliyetlerinin hem masraflı, hem de zaman kullanımı açısından verimliliği tartışılmalıdır. Bu anlamda "okul bazlı hizmetiçi eğitimler" teşvik edilmeli, merkezi bir proje ile okullara yıl içine yayılmış çerçeve bir program gönderilmesinin yerinde olacağı kanaatindeyim.

 

İkinci önerim de "Her Okul Halk Eğitim Merkezi Projesi" önerisi oldu.

O da Şöyle;

Bu günden yarına Eğitimin niteliğinin arttırılması için en acil yapılması gereken şey Halk Eğitimidir. okulların çevresiyle sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda bütünleşebilmesi okulun hedeflerine ulaşmasında en önemli etken olacaktır. Okulda yapılan her eğitim ve öğretim etkinliğin sonuçlarını değerlendirirken hep okulun çevresinin etkilerinden bahseder dururuz. Peki okul, çevresinin eğitim üzerine etkilerin okul yararına dönüştürmek için program dahilinde bir çalışması olmuş mudur? Pek olumlu cevap vermek mümkün değildir. Çevrenin sosyokültürel ortamının doğal çıktısı çocuklar üzerindeki değerlendirmeler dışında okulun müdahil olamadığı bir yaşam okul dışında sürmektedir. Maalesef çevrenin tek yönlü etkisi okulun aleyhine devam etmektedir. Yani kısaca okul çevreyi etkilemekten uzak kalmış, hatta çevresinden etkilenir kurumlar haline gelmiştir. İyi çevrenin okulu başarılı okul olmuş, eğitime ilgisiz çevrenin okulu başarısız okul olmuştur.

O halde okul çevresinin eğitimi okul eğitimi kadar önemli ve bir birini besleyen süreçler olarak karşımıza çıkmaktadır. tam bu noktada yapılaması gereken halk eğitimidir. Bunun için de topluma en kolay ulaşabilen kurumlar okullardır işlevi gereği de halk eğitim görevinin ifa edileceği yerler de okullar olmalıdır. Her okul bir aynı zamanda bir Halk Eğitim Merkezi olmalıdır. Bunun iyi oluşturulmuş bir program dahilinde olması ayrıca bir önem taşımaktadır. Tüm bakanlıkların bu konuda birbiriyle koordineli çalışacağı bir program dahilinde bir halk eğitim seferberliği başlatılmalıdır.

Halk eğitim seferberliğinin kültürel gelişim programının alt başlıklarına bir kaç öneri sunacak olursak;
Dünyayı tanıyalım,
Türkiye'yi ve sosyal kültürel değerlerimizi tanıyalım
Ulusal ve bireysel gelecek tasarımımız,
Çocuk ve Gelişim evreleri,

Çocuk eğitiminde, ebeveyn olarak bize düşen görev ve sorumluluklar
Türkiye'de ve Dünyada eğitim yaklaşımları ve eğitimin önemi,

Okuyan anne baba saati ve her evde bir kütüphane çalışmaları,

Okul kütüphanesinden yararlanalım vs. gibi başlıklar sıralanabilir.

Bunun yanında, Çalışanların hak ve hukukunu koruyarak, okulların tam gün ve tam yıl açık olması, hafta sonu ve gece de okul kapasitesinden yararlanmak bu projenin başarısı ve amacına ulaşması açısından en büyük etkendir.
 

Belki ileride bu iki öneriden başkaca öneriler de yazılabilir platforma. Ama en elzem ve problemlerin çözümü noktasında etkili olacağını düşündüğüm sorunlara dayalı önerilerim bunlardı. Eminin platforma nice fikirler yazılmıştır, nice öneriler, nice projeler... Umarım bütün bu fikirler, öneriler ve projeler ciddiyetle ele alınır, tek tek okunur ve değerlendirilir. Esin pırıltısı taşıyan ve eğitim sistemimizin niteliğini arttıracak fikirler uygulamaya konulur. Bu şekilde "Bir milyon öğretmen bir milyon fikir" projesi, sürekliliği olan başarılı ve ayrıca çalışanların yönetime katılımın da bir yöntemi olarak eğitim tarihimizdeki yerini alır.

Hüseyin ÖZKAN*

*Eğitim Bilimi Uzmanı, Eğitim Yöneticisi / Ankara

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.