Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in bu konuda verdiği mücadele, takdire şayandı. Bıkmadan, usanmadan hayırseverlerin kapısını çalıp, bir ya da birkaç ildeki tüm okullara bilgisayar teknoloji sınıfları kurdurttu. Ve bu sayede de Bilişim Çağı’nı, biterken değil, tam da başında yakaladık...
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, son 8 yılın en başarılı bakanlarında birisiydi. Türkiye’deki bilişim ağını, en ücra köşelere kadar götürdü. Bilişim sınıflarının kurulması konusunda o da büyük destek sağladı.
Özal’ın başlattığı bilişim hamlesi, son yıllarda hiç böylesine canla başla korunmadı, kollanmadı, ileriye götürülmedi...
Bu konuda birebir yaşadığımız bir anıyı, hemen her yerde paylaşıyorum. Doğu Anadolu’nun en ücra köşelerinden birindeydik. Hayırseverlerin desteği ile yapılan bir köy okulu lojmanının açılışıydı. Tören sonrasında bol bol fotoğraf çekildi. Dönüş için hazırlanıyorduk ki, 10 yaşlarında bir öğrenci geldi, yarı Türkçe, yarı Kürtçe, “Bu fotoğraflardan ben istiyorum” dedi. Bakan Çelik, tamam, ismini, adresini yaz gönderelim dediğinde, siz hâlâ Bilişim Çağı’nın çok uzağındasınız dercesine, yüzümüze anlamlı anlamlı bakıp, “şu mail adresime gönderin” dedi. Belli ki bilgisayarla fazlasıyla haşır neşirdi. Çok mutlu olduk...
Sonra ne olduysa, bilişim sınıfları kapanmaya başladı, bilişim dersleri, kimi sınıflarda kaldırıldı, kimi sınıflarda da ders saatleri azaltıldı. Onca hengâme içerisinde de unutuldu, gitti. Ama bu işe gönül veren öğretmenlerin bu konudaki heyecanı hiç bitmedi.
Hemen her gün yüzlerce mail göndererek, başlatılan bu reformun yarım kalmamasını istiyorlar. İşte maillerden birkaç örnek:
Öğretmenler ne diyor?
Türkiye’nin birçok yerinde Bilişim Teknoloji dersleri, diğer öğretmenlere, ek ders olarak verilen bir ders haline geldi. Hızla gelişen ve değişen bir toplum içinde, Bilgisayar bilgisi dahi olmayan insanların Bilgisayar derslerine girmeleri düşündürücüdür. Derslerimiz ilköğretimlerde seçmeli ders olmakla kalmamış 4. ve 5. sınıflarda tamamen kaldırılmıştır. Toplumun, hızla değişen çağa ayak uydurmasını ve bu bilgi çağında öğrencilerimizin bilinçli bilgisayar kullanmalarını istiyorsak, bunu yapmanın yolu bu branşa hak ettiği değeri vermekle olacaktır.
Bakanlık olarak sizden istediğimiz şey sadece adaletli olmanızdır. Resmi açıklamanızda en çok açık görünen branşlardan biri olan bu branşa ayrılan kadroları düşürmek yerine artırmanızdır. Bakanlığınızın, bu branşa kontenjan ayırırken değişen dengeleri de göz önünde bulundurması gerekmektedir...
Veliler ne diyor
Veliler olarak, okulda katıldığımız toplantıda bazı sınıfları görme imkânımız oldu. Bilişim Teknolojileri sınıfları süperdi. Toplantı neticesinde bizlerden bazı evraklar istendi. Bunlar da bilgisayar üzerinden yapılacakmış. Bu evrakların okuldaki o süper bilgisayarlarda yapılmasını rica ettik; fakat bizlere okulumuzda bilişim teknolojileri öğretmeni olmayışından yardımcı olunamayacağı söylendi.
Gel gör ki okuldaki o güzelim bilgisayarlar; meğerki kendi haline bırakılmış. Devlet baba en kısa zamanda bilişim teknolojileri öğretmeni gönderse de bizlere sahip çıksa diye yol gözlüyorlarmış.
Sayın Başbakanımız, yakın geçmişte “Ne çekiniyorsunuz? Bırakın vatandaş öğrenmek istediğini sorsun sorgulasın. Bunlar vatandaşın doğal hakkı” demişti. Şimdi biz de bu beyandan güç alarak, müsaadenizle şu soruları soruyoruz:
1- Bilgisayarlar başında bilişim teknolojileri öğretmeni olmayacaksa, hizmet vermeyip işler durumda bulunmayacaksa, bunca masraf niye yapıldı?
2- Arabalarda rot balans ayarlarına varıncaya kadar her işin bilgisayarlarla yapıldığı günümüzde, okullarımızda bilgisayar ders saatlerinin azaltılması, seçmeli ders haline getirilmesi neye hizmet ediyor? Ders saatleri niye artırılmıyor? Zorunlu dersler içinde neden yer almıyor?
3- Binlerce işsiz öğretmen varken, neden her okulumuza bir tane bilişim teknolojileri öğretmeni atanmıyor?..
Özetin özeti: Başbakan Erdoğan, çocuklara duyduğu sevgiyi, bu kez elektronik kitapla gösteriyor. Umarız, bu büyük proje de birileri tarafından sekteye uğratılmaz!..
Abbas GÜÇLÜ-Milliyet