BİLSEMLER VE EĞİTİM PROGRAMLARI
Türkiye de yaklaşık 70 Bilim ve Sanat Merkezi mevcuttur. Bu da yaklaşık her ilde bir BİLSEM olduğunu gösterir. Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde ise ikişer Bilim ve Sanat Merkezi vardır. Bilim ve Sanat Merkezleri, öğrencilerin okul dışı zamanlarında gelerek, destek eğitim aldıkları Milli Eğitim Bakanlılığına bağlı kurumlardır. Öğrenciler, örgün eğitim okullarına devam ederler. Okul çıkışı veya hafta sonu bu merkezlere haftada iki gün, üçer saatten altı saate kadar Merkeze gelerek, çeşitli etkinliklerle okullarında aldıkları eğitimlerini zenginleştirirler. BİLSEM’lerin merkezi bir programı bulunmamaktadır. Program BİLSEM’de öğretmenlerce yapılır. Program daha çok okul müfredatına uygun olarak konularla bütünleşecek şekilde ama zenginleştirme ve derinleştirme etkinlikleri şeklinde hazırlanır. Bir bakıma okulların yaparak ve yaşayarak eğitim eksikliğini, bu kurumlarda giderilmesi hedeflenmektedir.
BİLSEM’lerde öğrencinin, kayıt edilmesinden sonra izleyeceği bir dizi programlar mevcuttur. Bunlar, Uyum Programı, Destek Eğitim Programı, Bireysel Yetenekleri Fark Ettirme Programı, Özel Yetenekleri Geliştirme Programı ve Proje Dönemi şeklinde sıralamak mümkündür. Bunları kısaca açacak olursak, uyum dönemi adı üstünde bir programdır. Öğrencilerin uyum sağlamaya ve hazır bulunuşluklarını tespit etmeye yönelik çalışmalar bu dönemde yapılır. Destek Eğitim Programı; öğrencinin temel yaşam becerilerine destek, yeteneklerini ve kendini tanımaya ve bunları geliştirmeye yönelik programdır. Bireysel Yetenekleri Fark Ettirme Programı ise bir önceki programda da gözlemlenmiş ve alanlar itibarıyla da yeteneğinin gözleneceği ve sağlıklı bir şekilde bir alana yönlendirilmesinin yapılacağı bir programdır. Bu programda ağırlıkla eğitim bilim alanlarına yöneliktir. Bu dönemin sonunda öğrenciler bireysel yetenek alanlarına yani özel yetenek programına yönlendirilirler. Özel Yetenek Programında ise öğrenci yönlendirildiği bir alanda, alan öğretmeniyle birlikte çeşitli araştırma, inceleme faaliyetleri yürüterek alana olan merakını ve bilgisini daha da derinleştirir. Proje Dönemi ise BİLSEM in eğitim programlarının son aşamasıdır. Öğrenci alanıyla ilgili bir konu üzerinde proje hazırlayıp, projesini ve sonuçlarını öğretmen ve öğrenciler karşısında savunmak suretiyle, bu dönemi bitirmiş ve BİLSEM’de uygulanan tüm programları sırasıyla almış ve tamamlamış olmaktadır.
Tüm bu programlar etkinlik ve proje temelli, disiplinler arası iletişim ve işbirliği ile oluşturulan etkinliklerle hayata geçirilmektedir. Etkinlik temelli olması öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrenmesi ve bilginin kaynağından ve yerinde öğrenmeleri, merak duygularının tatmin ediliyor olması öğrenciler için BİLSEM’leri çekici kılmakta ve merkezlere gelmekte istekli ve mutlu olmaktadırlar.
1994 yılında İlk açılan BİLSEM olan Yasemin Karakaya Bilim ve Sanat Merkezi ile daha sonra hizmete giren Ankara Bilim ve Sanat Merkezi, proje tabanlı ve disiplinler arası iletişimle hazırlanan etkinliklerle, yaparak yaşayarak uygulanan proje tabanlı eğitim tarzını, artık oturtmuşlardır. Yazılı olmasa da aslında ellerinde özgün bir program bulunmaktadır. Belki yapılması gereken, bu özgün deneyimin ölçme ve değerlendirme ve kazanımlarıyla, eğitim programları arasında bir örüntü de sağlanarak bir müfredat formatına sokulması olacaktır.
Üstün zekâlılar ve yetenekliler alanının belirli bir eğitim tanımı olmaması, zekâ kavramının net bir tanımının yapılamayışındandır. Doğaldır ki bu nedenle, alanda birçok eğitim deneyimleri, özgün denemeler yaşanmaktadır. Dolayısıyla tüm Bilim ve Sanat Merkezlerinin eğitimlerinin birebir aynı olması da beklenemez. Ancak şu konulara dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. BİLSEM’ler “okul” formatında almamalıdır. Okul formatında idare edilmemelidir. Okul formatında da denetlenmemelidir. BİLSEM’ler sınavlara öğrenci hazırlayan etüt merkezleri haline de getirilmemelidir. Bunun yanında format olarak, ders işleme yönteminden tutun da, ders adlarına kadar “okullara öykünen” kurumlar da olmamalıdır.
Bir örnek vererek BİLSEM’leri ve işleyişlerini tanıtmaya devam etmek istiyorum. Farklı yanlarını koruyan ve sürekli geliştiren bir Bilim ve Sanat Merkezi olarak Ankara Bilim ve Sanat Merkezinde bu yıl uygulamaya koyduklarını ifade ettikleri birkaç proje ve etkinliklerinden söz etmek konuyu anlamak açısından yararlı olacaktır. Öğrencilerin katılımı ile uygulanan bu projeler aşağıya çıkarılmıştır.
“AB Grundtvig” Projesi ve diğer AB projeleri
“Üstün Yetenekli Öğrencilerle Doğanın Anatomisi”Projesi
“Üstün Yetenekli Öğrenciler Kendi Robotunu Yapıyor” Projesi
“Üstün Yetenekliler İnsansız Hava Aracı Yapıyor” Projesi
“Üstünlerde Roket Eğitimi” Projesi
“Bilsem Aileleriyle Öğreniyor” Projesi
“Yarına Bir Değer Bırak (Pandomim)” Projesi
“Sonsuz Büyülü Dünya (Fotoğrafçılık)” Projesi
“Ankara BİLSEM’le Okuyorum, Geziyorum” Projesi
“Üstünlerde Kişisel Eğitim Seminerleri” Projesi
''Ahşap Tasarım Atölyesi'' projesi
Bunun yanında öğrencilerin de katıldığı yaz ve kış bilim kamplarının düzenlendiğinden, öğrencilerin sosyalleşmesi açısından katıldıkları ulusal ve uluslar arası yarışmalarda aldıkları derecelerden de söz edilmektedir. Ayrıca yine tüm personelce göreve motive olunduğu, yeni proje hazırlıklarının yapıldığı ifade edilmektedir. Bir diğer önemli etkinlik olarak da öğrencilerle yurt dışı (Almanya) kampı hazırlığı yapıldığı ve bu kampın da içinde bulunduğumuz dönemde gerçekleştirileceği belirtilmektedir. Hazırlık aşamasında olan bir başka önemli etkinlik de, “Uluslararası Üstün Yeteneklilerin Eğitimi Sempozyumu” planlanmasının yapılmasıdır. 2-3 Mayıs 2015 tarihlerinde bu sempozyumun gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Alanda uzman birçok bilim insanının katılacağı bu sempozyuma, Dünya Üstün Zekâlılar Birliği Başkanı Taisir Subhi Yamin’in de bir sunumu ile yer alacağı ifade edilmektedir. Kurum bunları planlarken, bir yandan da müfredata dayalı ve etkinlik temelli destek eğitimler, yukarıda ifade ettiğim programlar çerçevesinde üniversitelerle işbirliği halinde devam etmektedir.
Bilim ve Sanat Merkezleri farklı kurumlardır. Ancak bu farkları tanınmalıdır. Eksikliği hissedilen belki de tanınmamaktır. Eğitimi ile de farklıdır ve zaman zaman da sıra dışı bir kurum olmak durumundadır. BİLSEM’lere öğrenci seçimlerinin yapıldığı şu günlerde velilerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin bu kurumları tanımaları gerekmektedir. Yazımın bu kurumları tanıtıcı, öğrenci yönlendirecek öğretmen ve velileri aydınlatıcı ve yol gösterici olması dileğiyle.
Hüseyin ÖZKAN, Eğitim Yöneticisi, Eğitim Bilim Uzmanı,