Son günlerde beni ziyadesiyle keyiflendiren geniş anlam yüklü sözler bütünü var. Yazıma, bu sözler bütünüyle başlamak istiyorum. Kaymakam beyin terennüm ettiği orijinal söz;”Devlete yapılan hizmet asla cezasız kalmaz”
İçimde fırtınalar koparan tüm yanlışlara, en sakin halimle dur demeye çalışıyorum. Yanlışlardan arınmış da değilim elbet. Ama ikinci yanlışın aptallıkla özdeşleştiğinden hareketle ikincisini yapmamaya çalışıyorum. Ve kanaatimce ilk hatasını yapanların daima ikinci bir şansı olmalı. Zira kaybetmeyi bilenler kazanmayı hak etmişlerdir. Tecrübe dediğimiz gerçek hayatta yediğimiz kazıkların bileşkesi değil midir sonuçta.Çok başarılı bir iş adamına başarısının sırrını sorduklarında” başarısızlıklarımdır” demiştir. Bizim eğitim yöneticileri olarak insan yetiştirme sanatçıları sıfatıyla hata yapma şansımız yoktur. Bu güzel coğrafya da evlatlarımızın mevcut durumdan daha iyi şartlarda hayatlarını idame ettirebilmeleri, muasır medeniyet seviyesinin üstünde huzurlu bir hayat yaşayabilmeleri ancak bizim ortaya koyacağımız vefa örneğiyle mümkün olacaktır. Geçmişte kılıç kalkan, top tüfek ile yapılan onurlu yaşama mücadelesi bugün ve yarınlarda keskin ve sağlam kalemlere sahip beyinlerle gerçekleşecektir.
İlçe Milli Eğitim Müdürü sıfatıyla taşra ve merkezlerde benimle aynı misyonu üstlenen meslektaşlarımın riyasız hedef belirlediği zirve ve bakış açısı aynıdır. Kaliteli insan yetiştirme çabası… Türkiye’mizin zeki insan problemi yoktur. Güvenilir sağlam bir irade sahibi ve öz güven sorunu olan bireylerin çokluğu problemimizdir. Bu benim kanaatimdir elbette. İşi kaliteli insan yetiştirmek olan öğretmenler ve yöneticiler olarak bizlerin sorumluluk anlayışı farklı meslek mensuplarının sorumluluk anlayışıyla bir tutulamaz.Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün;”Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, şanlı yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder." sözü ne kadar manidardır. Bireyin evrensel değerlere sahip kendi dini inanç, örf, adet, gelenek ve göreneklerine bağlı yetiştirilmesi hafife alınacak bir olgu değildir. Yine bu noktada Mümin SEKMAN’ın “Ya Yol Bul,Ya Yol Aç Ya da Yoldan Çekil “ adlı kitabında belirttiği gibi yol bulup yol açanlardan olma amacıyla yorulmadan usanmadan mücadele etmeye devam edeceğiz.Kendi çıkarlarımızı toplum çıkarlarının ardına koyarak, bencillikten uzak tutum ve davranışlarımızı pozitif yaklaşımlarla eğitim camiasına yansıtacağız.Bakanlığımız ile işin mutfağında bulunan okul ve kurumlar arasında köprü vazifesi kuracağız.Öğretmenlerimizin ve eğitim öğretim sınıfındaki yöneticilerimizin moral motivasyonlarını yükseltecek tüm çabamızı ortaya koyacağız.Öğrencilerimiz genel hayatın içinde kendilerine daha iyi yer edinsinler diye velileri,STK’ları,siyasileri, dernek ve vakıfları, köy ve mahalle muhtarlarını, esnaf ve sanatkarları, kamu kurum kuruluşlarının tüm çalışanlarını, mülki amirlerimizi ve daha nicesini eğitimin birer paydaşı yapmaya çalışacağız.Tüm baskı gruplarının istek ve önerilerini kırmadan dökmeden makul yaklaşımlarla yerine getirme çabamızı eksik etmeyeceğiz.Herkesin çok iyi bildiği!!!eğitim öğretim faaliyetlerini sorunsuz sürdüreceğiz.Daha doğrusu her türlü eğreti sesi birleştirip iyi bir orkestra şefi olarak melodiye dönüştüreceğiz.Dairenin her türlü ihtiyacının bir kısım hayırseverden hiçte etik olmadan karşılamaya devam edeceğiz.Zira bu yapılanların tamamı yeni neslin geleceğine ışık tutmak için yapılıyor, ışık tutmaya devam edeceğiz.Kendi ailesini ikinci plana itecek kadar, Cumartesi Pazar’ını da işin içine katarak durmadan yılmadan samimiyetle çalışan bu insanların feryadını duymak istemeyen sağır kulaklara,görmek istemeyen kör gözlere namzet olsun diye bir kez daha bağıra bağıra, göstere göstere yazmak istedim.
Deve yavrusu annesine sorar:
- Anneciğim neden bizim hörgücümüz var?
- Yavrum biz sahra çöllerinde uzun süre susuz kalırız, bunlar su depomuzdur.
- Peki, anneciğim, niçin bizim boyumuz bu kadar uzun?
- Uzaktan gelecek tehlikeleri daha iyi görmek için.
- Anneciğim bizim toynaklarımız niye bu kadar büyük ve geniş?
- Sahra çöllerinde kuma batmamak ve rahat uzunca yollar yürümek için.
- Anneciğim iyi güzel söylüyorsun da. Öyleyse bizim Atatürk Orman Çiftliğinde ne işimiz var?
İl Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetmeliğinde çerçevesi çizilmiş olan sorumluluklarımızın hangilerini yerine getirebiliyoruz. Okul ve kurumların inşaat işlerinin dışında değişen müfredat programları başta olmak üzere vizyonu belirleyecek proje çalışmalarına zaman kalıyor mudur? Asla! Bulunduğumuz yönetim kademeleri mazeret üretme yerleri değil elbette. Deve yavrusunun hikâyesinde olduğu gibi bizleri asli sorumluluklarımızın ve görevlerimizin başına geri gönderin. Yetkisiz sorumluluklarımızı ya üzerimizden alın. Ya da yetki ve sorumluluklar dengesi oluşturun. Asttan daha çok sorumluluk ve iş yüküne sahip insanlar olarak bizlerin amiri sıfatıyla memurundan daha az maaş alıyor olması durumuna bir son verin. Mazlumun ahını almak çok tehlikelidir. Bu kul hakkına girer.Ve kul hakkı Yaratıcımız tarafından affedilmeyecek kusurlardandır.Buna paralel olarak ben de asla hakkımı helal etmeyeceğim bu işi düzeltmek elinde iken kulak asmayanlara.Beğenmiyorsanız bırakabilirsiniz tavsiyelerinize de uyarız.Okul/Kurum müdürlüklerinden geldik bu makamlara. Eğitim öğretim hizmetleri sınıfındaki yönetici haklarımızı iade ederseniz bir dakika beklemeyiz.Kaldı ki, genel idare hizmetlerinde olduğumuz için uzman öğretmenlik sınavına giremedik.Eğitim Müfettiş Yardımcılığı sınavına giremedik.Denge tazminatı alamadık.Çok net bir ifadeyle okul/kurum müdürlüğünden ayrılıp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başladığım 2003 yılından bu güne kadar sadece maddi olarak 70.000 lira kaybım var.Bu tüm genel idare hizmetleri sınıfındaki arkadaşlarım için geçerlidir.Çok söylenecek söz var ama şimdilik bu kadar yeter.Zira yeni Bakanımız Sayın Prof.Dr.Ömer DİNÇER beyden bu olumsuz tabloya müdahale edeceğinden eminim.
Sayın Milli Eğitim Bakanımız Ömer DİNÇER beyin gerek merkez ve gerekse taşrada görev yapan ve bakanlığımızın ağır yükünü çekmeye devam eden İlçe Milli Eğitim Müdürleri,Şube Müdürleri,İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları ve Şeflerimizin ekonomik kazanımlarını yaptıkları işle orantılı hale getireceği inancımı tüm okurlarımla paylaşmak istedim.Bizi bu güne kadar görmeyen gözlerin elbet bir bildiği vardır.Ama Allah’ım şahit olsun, bizim de bir bildiğimiz var.Bu ülke sevdalısı bir avuç insanın gönlüne su serpecek adımların atılması kaçınılmazdır.Derdimizle dertlenmeyen tüm üst yöneticilerimize ne söylenebilir ki!!! Yoksa benden buraya kadar diyerek bu mekânlardan ayrılacak birçok sevdalı insanın olduğunu göreceksiniz.
Yüce Mevla’m yar ve yardımcımız olsun…..Saygılarımla….
İrfan ERTAV
Şal Pazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü