'Ben Yaptım Oldu İle Bir Yere' Varamazsın!

Deveye sormuşlar “Boynun niye eğri?” Demiş “Nerem doğru ki?”

4+4+4’ün büyük yanlışları "Zira eğitim sistemindeki değişiklikler bana deveyle ilgili anekdotu hatırlatıyor: Deveye sormuşlar “Boynun niye eğri?” Demiş “Nerem doğru ki?” 28 Şubat postmodern darbesi Türkiye’nin bütün kurumlarını harabeye çevirdiği gibi eğitimimizi de mahvetmiştir. Bir neslin heba edilmesi cinayetini işlemiştir. Ama 28 Şubat'ın yaptığı bu ihaneti yine aynı yanlışlarla düzeltmeye çalışmak da çok büyük bir yanlıştır. Bu millet malum zihniyetten çok çekti. Sizden bari çekmesin. Bu işin vebali çok ağır olacaktır."

 4+4+4 eğitim sistemindeki değişiklikler gerçekleştirilirken sayın bakanın çok detaylı araştırma ve çalışma yaptırdığı kanaatinde değilim veya ona kılavuzluk yapanların iyi niyetli olduklarından çok şüpheliyim.

Emekli bir eğitimci olarak sistemin çok fazla defosunu görüyorum. İşin mutfağında olan eğitimci arkadaşlarımla konuştuğumda temel değişikliklerle ilgili kendilerine danışılan kimseye rastlamadım. Muhalif sendikacılara sorma ihtiyacı duymadım. Çünkü maalesef bizde muhalif olmak iktidara karşı olmak demektir. Muhalifseniz iktidarın yaptığı her şeyin yanlış olduğunu düşünürsünüz. Özellikle iktidar yanlısı sendikacı arkadaşlara, değişiklik öncesi sonrası görüş ve düşüncelerinin alınıp alınmadığını sordum. Maalesef o arkadaşlar da kendilerine hiçbir şeyin sorulmadığını, söyleseler de dinleyenin olmadığını söylediler.


28 Şubat postmodern darbesi Türkiye’nin bütün kurumlarını harabeye çevirdiği gibi eğitimimizi de mahvetmiştir. Bir neslin heba edilmesi cinayetini işlemiştir. Ama 28 Şubat'ın yaptığı bu ihaneti yine aynı yanlışlarla düzeltmeye çalışmak da çok büyük bir yanlıştır. Yanlış yanlışla düzeltilemez. Hele hele eğitim meselesi “Ben yaptım oldu”larla hiç olmaz. Bu şekilde ülkemize milletimize çok büyük bir kötülük edilmiş olur. Bu yanlıştan bir gün mutlaka geri dönülecektir ancak kaybeden yine bu güzel memleketin güzel insanları olacaktır. Ama bunu yapanlar bu büyük vebalden kurtulamayacaklardır.

Şimdi gelelim bu işin büyük yanlışlarına:


1. İlkokula başlama yaşının 6 olması eğitim pedagojisi açısından yanlış. Geçmişte bu denendi, bundan vazgeçildi. Aynı yanlış şimdi tekrarlanıyor. Doğru olan 1+3 yani 6 yaş ana sınıfı olmalı, okulöncesi eğitim zorunlu hale getirilmeli. Okul öncesi eğitime uygun alanlarda eğitimini bu alanda yapmış öğretmenlerle yürütülmeli. Maalesef Türkiye’de henüz bu altyapı yok. Biz bu ihtiyacı sınıf öğretmeni ile gideririz demek çok yanlış. Herkes kendi işini yapmalı. İlkokul öğretmeni ile anasınıfı öğretmenin aldığı eğitimler birbirinden çok farklı. Ayrıca okulöncesi dönem çocuğu için hazırlanan eğitim ortamları onun yaşına uygun olmalı. Şuanda 5,5 yaşındaki çocukların 1. sınıfa başladıklarında bulunacakları ortam aslında onların fizikî gelişimine hiç uygun değil.


2. Ortaokul mutlaka yönlendirmeli olmalı. Çocuklar orta 1. sınıftan itibaren fıtratlarına uygun eğitime yönlendirilmeli. Burada en önemli husus hafızlık müessesi. Hafızlık için en az üç yıl göz önünde bulundurulmalı. Çocuk hafızlık yaparken dışarıdan orta okulu da bitirebilme imkânı ve ortamı sağlanmalı. Yine çocuk çıraklık ve ortaokulu beraber okuyabilmeli. Maalesef 28 Şubatın diğer bir kötülüğü de çıraklığa olmuştur. Devlet okulları ara eleman yetiştirmede ne derseniz deyin yeterli değildir. Olması da çok zor gözüküyor.


3. Liseler kesinlikle mecburi olmamalı. Çünkü henüz Türkiye ilköğretim problemini tam çözememişken kalkıp bunu liseye uygulamak çok yanlış.


Eğri oturup doğru konuşalım. Sayın bakan diyor ki, cezai işlem uygulayacağız. Buyursun uygulasın. Bunu araştırmak için doğuya güneydoğuya gitmeye gerek yok. Gelsin Bursa’nın merkezinde bir semtteki ilköğretimde okullaşma oranındaki vahameti görsün, dudakları uçuklayacaktır.


Peki okullaşmayı yükseltmek için neler yapılmalıdır?


a) İlkokuldan itibaren kılık kıyafet serbest olmalı ve isteyen başörtülü olarak okula gidebilmeli.


b) Öğretim güçlüğü çekilen çocuklar için mutlaka özel sınıflar oluşturulmalı. Kabiliyetleri yönünde hayata hazırlanmaları sağlanmalı.


Gelin, temeli olmayan bir binayı boyayıp en küçük bir sarsıntıda yok olmasına, insanların, neslimizin katledilmesine zemin hazırlayan bu sistemin yerleşmesine önayak olmayalım. Alt yapıyı yapalım. Sağlamlaştırıp kademe kademe üzerine çıkalım. Türkiye’nin geleceğini “bozyapla” ve “ben yaptım oldu” ile karartmayalım. Lise eğitimi mecburi olmamalı. Serbest veya yönlendirmekle beraber hayata hazırlıklı olabilecek şekilde düzenlenmeli. Böyle olursa üniversiteyi bitirip de mesleğini yapmayanların sayısı büyük oranda azalmış olacak. Üniversite kapılarındaki yığılmalar önlenmiş olacaktır.


Netice itibarıyla lütfen bu işi siyasi istismar meselesi yapmadan dikkate alıp çok zaman kaybetmeden düzeltme yoluna gidelim. Geçmişte yapılan İmam Hatip Okullarının istismarının acısını bu memlekete tekrar yaşatmayalım. Bu millet malum zihniyetten çok çekti. Sizden bari çekmesin. Bu işin vebali çok ağır olacaktır.

MUSTAFA HIZLI / YENİ ASYA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri