BEDELSİZ EĞİTİMİN DEĞERİ YOK!

BEDELSİZ EĞİTİMİN DEĞERİ YOK!

Bedel ödenmeyen her şey değersizdir. Sahip olduğumuz her varlığımız, maddi manevi her değerimiz ödediğimiz bedel ölçüsünde kıymetli oluyor, yada olmuyor. Türkiye İstatistik Kurumunun yapmış olduğu hane halkı harcama istatistiklerinde de net olarak görülüyor ki aileler eğitime en az harcamayı yapıyorlar.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 hane halkı tüketim harcaması sonuçlarına göre:

Aileler aylık kazançlarının

% 21.9 unu gıdaya

%27.1 ini kiraya-konuta

% 4.1 Haberleşme ye

% 5.1 giyime

% 4.5 sigara-alkol

%15.1 ulaşıma

%2 eğitime harcıyorlar.

Eğitimin tüm masraflarını devletin ödediğini düşünen aileler harcamalarda da eğitime öncelik vermiyorlar. Birleşmiş milletlerin her yıl yaptığı araştırmalarda ülkelerin insani gelişmişlik düzeyi raporları açıklanıyor.Bu raporlarda ülkelerin eğitim ve sağlık harcamaları baz alınıyor.Yani ülkelerin kişi başı eğitim harcaması ile sağlık harcamasına göre insani gelişmişlik düzeyleri sıralanıyor.Ülkemizin bu sıralamada da yeri çok kötü.2005 verilerinde AB ülkelerinde kişi başı eğitim harcamaları 6000-7000 dolar seviyelerinde iken bu rakam ülkemizde 600 dolarlar civarında seyrediyor.Eğitime yatırımınız ölçüsünde geleceğimiz emin ellerde olacaktır.Cep telefonuna yaptığımız harcama eğitimi geçiyorsa, hemen herkesin cep telefonu kullandığı, sık sık telefon modeli değiştiriliyorsa neyi öncelikli gördüğümüz daha net ortaya çıkıyor.

 Okulların açılma mevsimi geldiğinde kamuoyunda bir sakızdır çiğnenip çiğnenip çıtlatılır; okullar para toplamalı mı, toplamamalı mı? Yani öğrenci velileri çocuklarının eğitimine bir bedel ödemeli mi, ödememeli mi? Başka zaman onlarca sorun gündeme gelemezken okulların para talebi eğitimli eğitimsiz tüm halkımız tarafından dikkatle izlenir. Hemen herkes bu konunun alimi kesilir, bu hususta tek söyleyecek sözü olmayan ise okul müdürleridir. Çünkü onlar okulun her şeyinden sorumludurlar, ama hiçbir yetkileri yoktur. Önüne gelen herkes “okul müdürünün para toplama hakkı var mı?” diye sorar. Arkasından cevabını da kendisi verir, yok diye. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri her yıl okul açılmadan okul müdürlerini toplar, onlara şu talimatları verirler:

Okulların boyası, badanası yapılmış olacak.

Okulların her türlü temizliği yapılmış, eğitim öğretime hazır hale getirilecek.

Okullarda kırık cam, bozuk musluk, düzensiz sınıflar olmayacak.

Okulların tuvalet, lavaboları temiz olacak, lavabolarda sabun bulundurulacak.

Koridorlara sürekli pas pas yaptırılacak.

Okulların ihata duvarları yapılacak, spor alanları bakımlı olacak ve gereken yerler boyanacak.

Okul bahçesinin ağaçlandırılması sağlanacak, çimler bakımlı olacak.

Okulun kalite yarışında olağanüstü gayret gösterilecek, çağın gerektirdiği materyaller okula kazandırılacak( kamera taktırma, akıllı tahta alma, yapılan her türlü sportif ve kültürel etkinliklere katılma, sınavlarda başarıyı artırıcı her türlü tedbirlerin alınması)

Okulların telefon faturaları ödenecek.

…………….

Bunlar elbette bir okul müdürünün okulda var olma gerekçeleridir. Fakat yapılacak her iş için bir mali kaynağa ihtiyaç vardır. Maalesef okullarımızın işletme giderleri için bir ödeme kalemi yoktur. Okullarımıza bakanlıktan gelen ödenekler şunlarla sınırlıdır:

Okul onarıma alınmışsa onarım ödeneği( bu ödenek liselere gelir, ilköğretim okulları için özel idarelere kaynak aktarılır)

Okulun elektrik, su, yakıt, internet faturaları için ödenek.

Telefon faturaları için sadece liselere ödenek gelir, ilköğretimler için hiç gelmez.

Şimdi okul müdürü bozulan fotokopi makinasını ne ile tamir ettirsin? (Fotokopi makinaları araba gibi sürekli masraf çıkarır, belirli aralıklarla dramı değişir, toneri değişir vb.)

Bozulan musluğu, pirizi, kapı kolunu, ne ile yaptırsın?

Her gün sayıları 3-4 bini bulan öğrencinin kullandığı tuvaletleri kime temizletsin?

Okullarda kadrolu hizmetli yok noktasındadır.2010–2011 eğitim öğretim döneminden itibaren hizmet satın alma yoluyla okullara hizmetli istihdamı sağlanmıştır. Bu okullara müthiş bir doping olmuştur. Fakat kontenjan çok sınırlıdır. Öğrenci sayılarına uygun personel istihdam edilememektedir.

İlköğretim okullarının telefon faturaları nereden ödensin?

Okulun spor takımlarını yarışmalara kim götürsün?

Daha onlarca kaynak gerektiren soruların cevabını hep beraber vermek durumundayız.

Tekrar bedel ödeme mevzuuna dönelim. Anne ve babalar çocuklarının eğitimine bedel ödemedikleri için( olayın ciddiyetini fark edip okula gereken desteği sağlayan velilerimiz istisna) okullarda verilen eğitimin de değeri yoktur. Devletimizin tek taraflı ödediği bedel velilerce görülmemektedir.

Cenabı hak cennete ve cehenneme bile bir bedel biçmiştir. Bedelsiz cennet yoktur.İnsanlarımız nüfus cüzdanını değiştirmeye gidiyor bir bedel ödüyor,mahkemeye bir şikayet te bulunuyor bir bedel ödüyor.Telefonda konuşuyor bedel ödüyor,hastalanıyor bedel ödüyor.Bedel ödenen şeylere daha dikkat ediyor.Trafikte bile can tehlikesinden çok para cezasını düşünüyor insanlar.Maddi bedel ödemek insana zor geliyor.

Eğitim için bedel ödemeyen veliye, verilen hizmet değersiz kalıyor. Türkmenistan da devlet mutfaktaki doğalgazdan ücret almıyormuş. İnsanlarda tekrar ocağı yakmak zahmetli diye ocağı hiç kapatmıyormuş. Bunu oradan gelen onlarca kişiden dinlemiştim. Çünkü bedeli olmadığı için doğalgaz Türkmenistan da değersiz oluyor, hâlbuki enerji çağımızın en temel maddi kaynağı. Ülkemizde de eğitime bedel ödenmediğinden velilerimiz yapılanları ucuz ve değersiz görüyorlar. Öğretmeni ve okul müdürünü çok basite alıyorlar. Biliyoruz ki bir annenin-babanın çocuğundan daha değerli dünyalığı yoktur. Böyle değerli bir varlığı teslim ettiğimiz insan ve yaptığı iş nasıl değersiz olabilir?

Bir kg altınımız olsa, bu altını yüzük, kolye, bilezik yapmak üzere bir sarrafa versek acaba o sarrafla diyalogumuz nasıl olur? Bunu herkesin vicdanına sormasını isterim. Bizim,” al işle “diye verdiğimiz çocuğumuzun öğretmeni sarraftan daha değerlidir. Çünkü çocuğumuz altından çok daha kıymetlidir.

Sonuç olarak her veli eğitim için bedel ödemelidir. Kendisi bedelini ödeyemeyecek kadar fakir ise Sosyal yardımlaşma vakfı devreye girmelidir. Her öğrenci için yıllık 50 ila 100 tl lik bir bedel okullarımızın tüm sorunlarını çözer. Bu bedeli ödeyemeyecek insanımızın var olduğunu da biliyorum, ama sayılarının çok olmadığına inanıyorum. Yapılacak ciddi bir araştırma ile bunlar tespit edilebilir ve onların bedeli devletimizce ödenir. Sosyal yardımlaşma vakfının her yıl dağıttığı eğitim yardımları buraya aktarılabilir, böylece amacına uygun olarak harcanmış olur.

Hatta bu rakamların alt ve üst limitleri Milli Eğitim bakanlığınca belirlenebilir. Böyle bir uygulama eğitimin paralı olması anlamına da gelmez. Bir öğrenci için yılda 50–100 tl ile eğitim yapılamayacağı her vicdan sahibinin bileceği bir durumdur.

Ne dersiniz?

Rafet FENER

Eğitim Yöneticisi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri