"Bizim çocukluğumuzda bayramlar başkaydı." diye söze başlıyorsak eğer; biz kendi çocukluğumuzun masumiyetini arıyoruz aslında.
Hiçbir şeyi dert etmediğimiz; bir şekere, çikolataya ya da miktarı önemsiz harçlıklarla mutlu olduğumuz zamanları, çocuklar gibi şen çocuklar kadar huzurlu olabildiğimiz anları...
Yüreklerin sağlam olduğu zamanları...
Her anın oyun, her oyunun hayat olduğu çocukluğumuzu...
Tüm sokakların oyun alanı, her bahçenin çocukların olduğu...
Gökyüzünün perdesiz olduğu zamanları özlüyoruz belki de...
Kimsenin kimseyi kıskanmadığı vakitleri...
Sözlerin sade, cümlelerin kısa, anlamların derin olduğu zamanları...
Gece ile gündüzün farkının olduğu; yitip giden günleri arıyoruz kaybettiğimiz zamanlarda...
Berrak zihinlerimizi arıyoruz karmaşık düşüncelere her dalışımızda...
Gönlümüzde sevgi ve merhametten başka duygunun bulunmadığı yıllarımızı arıyoruz...
Sıladaki yakınlarımızı, gurbetteki gönül yarılarımızı, en çok da bayramlarda aramıyor muyuz?
Kaybettiklerimizin yokluğunu bayramlarda daha da fazla hissetmiyor muyuz?
Bu bayramda bir de sağlıklı günlerin, özgürlüğün özlemi var hepimizde...
Soframızı paylaşabileceğimiz dostlarımızın eksikliği; ekmeğimizi, aşımızı paylaşamamanın burukluğu da...
İçten sarılmaları, candan bayramlaşmaları özlüyoruz samimi duygularla...
Güzel ve sağlıklı günlerde görüşebilmek duasıyla...
Bayramınız bayram ola...