Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, vakfının İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) bağış ve tahsis aldığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu yineledi. "Arkadaşlarımla konuştuk, bundan sonra da bu protokol feshedilecek" diyen Bayraktar, "Allah'ın izniyle biz sıkıntıda kalmayız" ifadesini kullandı.
Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, vakfının İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) bağış ve tahsis aldığı yönündeki iddialarla ilgili olarak CNN Türk canlı yayınında konuştu.
Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan Bayraktar, tartışmayla ilgili olarak "Önce 'Para aldı' dediler. Seçim döneminde kirli kampanya başlattılar. Mahkemeye verdik. Bırakın para almayı, biz para verdik, emek verdik. Ben parayı o kadar kıymetli görmem. Bu işlerin hepsi büyük gönülle ruhla yapılır. Parayla yapılacak şeyler bellidir. Bina vesaire gibi şeyleri yapar. İnsan yetiştirmez para, ruhu inşa etmez. Bütün büyük işlerin hepsini de, bizim milli teknoloji hamlesiyle yapmak istediğimiz toplumsal seferberliği de parayla yapamazsınız" ifadesini kullandı.
Bayraktar şunları kaydetti:
"Biz Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı olarak şöyle düşünün. Bir pandemi var, pandemi hastaneniz var, devletin hastanesi var. Orada bir vakıf gönüllü doktorları organize etmiş. Onlara da geçinebilecekleri kadar maddi imkan sağlamış. Ama gönüllüler. Bizim öğrencilerimiz var. Bunlar gitmişler, devletin hastanesinde ücretsiz ekipmanlarıyla gitmişler hastaları tedavi etmişler. Hastaneye ilave bölümler yapılmış, orada da hastaları tedavi etmişler. O hastane devletin, pandemi bittiğinde oradan ayrılmışlar.
Bu doktorlar ne yapmış? Kriz sırasında yaraya merhem olmak için hizmet vermişler, destek vermişler. Vakıf para harcamış, emek vermiş, bunu organize etmiş. Siz tutup diyorsunuz ki; 'Ee siz buradan destek aldınız.' Ya ben hizmet verdim. Bu hizmeti bu kurum yaptı. Ben bu hizmeti ne olarak yaptım? T3 Vakfı öğrencilere şu anda 1500 öğrenciye eğitim veriyor. Bu öğrenciler kimler? A partisinde, B partisinden öğrenciler değil. Bunlar sınavla, belki o iftirayı konuşanların akrabaları da bizden eğitim alıyorlar. Bilmiyoruz, bizi de ilgilendirmiyor açıkçası.
Bizim misyonumuz, tam bağımsız müreffeh güçlü Türkiye için milli teknoloji hamlesini geliştirmek. Tüm toplum buna inanırsa Devrim otomobillerinin önü kesilmez, Nuri Demirağların önü kesilmez. Bu geçmişten gelen köklü bir bir taassubu ifade ediyor bize."
Sohbetin devamında Hakan'ın soruları ve Bayraktar'ın bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Bu 41 milyon lira nereden çıkıyor anlamadım ben.
Pandemi örneğini düşünün. Düşünün ki hastanede gittiniz doktorlar bu hizmeti yaptı. Vakıf bursiyerlerimiz var, üniversite öğrencilerimiz. Eğitim veriyoruz. Nerede veriyoruz? Belediyenin yerlerinde. Bu yerler bizim mi? Değil. Belediye ile ortak bir protokolümüz var eski dönemden gelen sonrasında da devam eden.
Belediyenin yönetimi değiştiğinde biz siyasi bakmadığımızdan dedik ki biz devam edelim. Onlar da zaten devam etmek istediklerini bildirdiler. Hatta belediye bizim Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığındaki İstanbul Belediyesi, TEKNOFEST'te de ortağımız, paydaşımız. Oraya da 56 kurum var hepsi para harcıyor. Vakfa mı harcıyor bunlar parayı, etkinliğe mi harcıyorlar? Belediye de harcadı.
'Biz T3 Vakfı olarak en başından itibaren kimseden bağış kabul etmedik'
- Siz belediyenin düzenlediği kurslarda gönüllü olarak sizin vakfınızın bursiyerleri gelip çocuklara...
Selçuk Bayraktar: Biz proje sunduk belediyeye. Dedik ki, biz böyle bir ekip kurduk. Bu eğitimin de Türkiye'de benzeri yok. Ne eğitimi veriyoruz? Yapay zeka, robotik. Çocuklar akşama kadar telefonlarıyla birbiriyle vakit geçiriyorlar. Bunu yapmak yerine çocuk fiziği, matematiği, kavraması zor olan soyut kavramı robotik ile oyun oynar gibi öğreniyor. Kodlamayı öğreniyor.
Nerede öğreniyor? Biz dedik ki, ufak yerlere ihtiyacımız var. Belediyenin internet kafe olarak kullandığı atıl yerler. Bugün artık bir geçerliliği yok. Sizin böyle yerleriniz, bizim de böyle eğitmenlerimiz var.
Biz T3 Vakfı olarak en başından itibaren kimseden bağış kabul etmedik.
- 41 milyon nereden çıkmış?
Şimdi onlar açıkçası, belediyenin bizim önümüze gelen belgelerde ne harcandığını bilmiyoruz. Harcandı deniyor bir şeylere. İnşaat mı yapılmış ne yapılmış? Bize ait bir şey yok. Bizim bir metrekare aldığımız bir tahsis devir yok.
Ama seçim malzemesi olarak kullanışlı olduğundan ve rakamlar insanların hoşuna gittiğinden köpürtüldü. Bakın biz para verdik. 4 milyon 250 bin liraya yakın üç yılda. Bunun bir kıymeti de yok onu söyleyeyim. Biz vakıf olarak böyle bir harcama yaptık, bunun bir kıymeti yok benim gözümde açıkçası. İnsanların gönülden verdiklerini parayla ölçemezsiniz.
Şimdi burada eğitim görenler, bir sınava giriyorlar. Buna inanılmaz ilgi var. Onlardan en başarılı kesim seçiliyor. Belediyenin yerinde, bizim öğretmenlerimiz tarafından eğitim görüyorlar. Biz üstüne eğitmen veriyoruz, destek veriyoruz. Ama destek almış gibi gösterilmeye çalışılıyoruz.
Bu siyasette özellikle siyasette böyle dediğinizde karşı taraf zaten bunu açıklayana kadar yalan dünyada üç tur atacağından siz yol almış oluyorsunuz. Biz bunu mahkemeye verdik hemen.
- 41 milyon lira falan para mara alma yok. Zaten diyorsunuz vakıf kabul etmiyor.
Hayır önce dediler ki siz bu parayı aldınız dediler. Sonra dediler ki 'Almadınız tamam destek olmuş.' Ya destek de yok, biz destek verdik. Bir türlü anlatamıyorsun, daha doğrusu herkes anlıyor aslında da.
'Belediye AK Parti'den CHP'ye geçtiğinde farklı bakmadık'
- Siz diyorsunuz ki, biz kimseden bir kuruş almadık. Bağış, para almadık.
Biz vakıf olarak biz bu prensiple kurulduk. Vakfımızın misyonu gereği, zaten bu işlerin hepsi büyük parayla yapılmaz, yapılmıyor. Büyük inançlarla, büyük motivasyonlarla yapılır. Siz toplumsal dönüşümü hedefliyorsunuz öncelikle kendi ekibinizle birlikte etrafınızdaki halkaları dönüştürmeniz lazım. Hangi doğrultuda? Milli Teknoloji Hamlesi ideali doğrultusunda. Yer de istemedik. Zaten yer var. Biz belediyenin yerlerinde eğitim veriyoruz. Biz belediyeyi bir kamu kuruluşu olarak gördük. O yüzden AK Parti'den CHP'ye geçtiğinde de farklı bakmadık.
Seçim öncesinde iftiralar olmasına rağmen görüştüğümüzde pozitif yaklaşımı görünce 'Asla sizi böyle görmüyoruz' demesi... 'Bu konuşulanlarla bir görmüyoruz' demesi, bunun yanında 'Ne olursa olsun destekleyeceğiz' İBB, on binlerce öğrenci getirdi TEKNOFEST'e. Ben emek vermişim, ben de o da destek veriyor. Kimin için yapıyoruz? İmkanı olmayan çocuklar için. Zaten imkanı olanlar bu eğitimlere ulaşırlar bir şekilde.
TEKNOFEST'e 1 milyon 750 bin kişi geliyor. Oradaki rüzgar tüneli etkinliği de ücretsiz, giriş de ücretsiz. Hatta taşıma bile ücretsiz olsun diye seferber olduk. Gelsin bir uçağa dokunsun, görsün bir çocuk belki ilerde ülkenin uzay programında çalışacak en imkansız çocuk.
Bütün bu ruhla yapılıyor bu işler. Ondan sonra tutuyorsunuz siz karalamaya kalkıyorsunuz. Bu insanın çok ağrına gidiyor. Ben, açıkçası kendi adıma değil ama temsil ettiğim bu genç kardeşlerim adına çok üzülüyorum. Onların da aileleri var, eğitim gören çocuklar var. Bunlar ümit bağlamışlar, belki bu çocuklar İHA SİHA yapacak.
Biz hayatımızı koymuşuz, vakfetmişiz adeta İHA, SİHA için. Benim 4 senem güneydoğuda geçti, 40 metrekare bir odada 10 sene yaşadım. En son damat olduktan sonra Zeytin Dalı Harekatında hangarda 4 ay yattım. Kabinde, konteynırda uçağın başından 100 metre uzaklaşmadım.
Ondan sonra siz tutuyorsunuz diyorsunuz ki 'Sen şöyle yaptın böyle yaptın.' Ya ben para verdim, emek verdim. Paranın da kıymeti yok ki. Ruhunu koymuşsun bu işe, bu çocuklar da koymuş. Sen tutuyorsun, oturduğun yerden kirli siyasetine alet etmeye kalkıyorsun. Biz de bunun üzerine çağrıda bulunduk. Dedik ki, burada bir hukuksuzluk varsa, biz bu işi belediye ile ortak yapıyoruz.
Yani Ekrem İmamoğlu'nun, CHP'li Belediye Başkanı'nın başkan olduğu İstanbul Belediyesi ile ortak yapıyoruz. Bir hukuksuzluk varsa bir kere iki taraf da yanlış yapıyor. Böyle bir şey yok ama alınan bir destek de yok. Eğer bir suç varsa, madem partilerinin CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı diyor ya bu kadar paralar vakfa verildi. Varsa bu İBB ile beraber yapılıyor.
Biz buna 'İftira' diyoruz. Dedik ki, İmamoğlu'na çağrıda bulundum. Lütfen bu iddiaları tekzip edin. Etmeyecekseniz iki sebepten olabilir. Bir, siyasi olarak oraya mecbur kalıyorsunuzdur, çünkü beraber yapıyoruz bu hizmeti. Zaten mahkemeye vermişim. Bu yeni yazdığı şeyleri de ilave delil olarak mahkemeye sunacağım.
Ya da seçim öncesi bu iftiralara sessiz kaldı. Sonrasında buradan çok yakın zamanda dene-yap atölyelerinde pandemi kapsamında genç kardeşlerimiz orada siperlik yaptılar. Onun reklamını yaptı Twitter hesabında.
Bir taraftan pozitif anlamda reklamını yapıyor, bir taraftan da iftira maruz kaldığında sessiz kalarak burada da siyasi gayri samimi durum ortaya çıkıyor. Bizim bunu kaldırabilmemiz mümkün değil, biz de dedik ki şayet açıklama gelmezse protokolü feshediyoruz. Ben de arkadaşlarımla konuştuk, bundan sonra da bu protokol feshedilecek.
'Bu milletin bu şartlarda, bu işlere yapılacak teveccühü çok büyük'
- Ama olan çocuklara olacak.
Allah'ın izniyle biz sıkıntıda kalmayız. Bu milletin bu şartlarda, bu işlere yapılacak teveccühü çok büyük. Gerekirse siz burada stüdyonuzu verirsiniz biz burayı dene-yapa çevirir eğitimi yaparız. Öyle değil mi?
- Tabii...
Bize lazım olan yerler çok büyük yerler değil. 100 metrekare, 200 metrekare yerler. Yeter ki bu çocuklar kodlamayı sevsin, yapay zekayı sevsin. Bu malzemeler de çok büyük bedeller tutmuyor. Ben bu seferberlikten gördüğüm, solunum cihazından gördüğüm şeyden dolayı böyle konuşuyorum biraz. Yeter ki iyi niyet olsun, herkes zaten sefeber olur. Üç kuruşluk yer verildi diye, bu kadar siyasete alet edilmek açıkçası çok koyuyor. Bunu kaldıramıyoruz, dolayısıyla feshediyoruz. Sessizlik de açıkçası koyuyor.
- Çıkıp belediye başkanının burada usulsüzlük yok, beş kuruş yok, vermedik, almadık demesi lazım.
Çünkü kendileri beraber yapıyor bu işi bizimle. Biz koyuyoruz destek koyuyoruz, onlar da koyuyor.
- AK Parti döneminde ne yapıyorsanız CHP döneminde de aynısını yapıyorsunuz.
Bu yerlerin anahtarları bile bizde değil. Bu yerler belediyenin yerleri, güvenlik görevlileri onların. Bizim gönüllü öğretmenlerimiz gidiyor ders anlatıyorlar. Bu kadar insanın hakkına girilmesi benim ağrıma gidiyor. Yüzlerce insan eğitim veriyor, binlerce insan çoluğunu çocuğunu buraya vermiş aileler zan altında kalıyor. Ve siz sessiz kalıyorsunuz.