Elif Çakır, ilginç bir gazeteci-yazar.
Son günlerde ondan kaynaklanan bir haber sosyal medyada dalgalanmalara neden oldu. Önce bir bakalım kimmiş bu gazeteci bayan. Tempo, Aktüel gibi dergilerin yanında Akşam, Taraf’tan sonra şimdi de Star gazetesinde yazıyor. Bir ara Timaş’ta da editörlük yapmış.
Bakınız İHL sözlükte hakkında neler yazılmış:
star gazetesi yazarı elif çakır'ındoğum gününü kutlamak için yaptığı organizasyon.
--- alıntı ---
muhafazakar medya boğazda tekne turunda doğum günü kutlamasında biraraya geldi.
teknedeki doğum günü kutlaması tesettürlü yazar elif çakır'ındı... davetliler arasında star yazarları başköşedeydi.
tekne partisinde kimler vardı?
kimler vardı teknedeki kutlamada derseniz... öğrendiğimiz isimleri sayalım;
star'ın genel yayın yönetmeni mustafa karaalioğlu, gazetenin ağır topu köşe yazarı fehmi koru, hürriyet'ten fatih çekirge, televizyoncu rıdvan memi, erhan köknar, nursel tozkoparan, reklamcı nail keçili...
kutlamaya sanatçı tayfası da dahil edilmişti. teknedeki muhafazakar doğum günü kutlamasına davet edilen şanslı isimler eda karaytuğve adnan çoban oldu.
konuklar arasında star tv'de mukabele programını sunan dünya kuran-ı kerim okuma şampiyonu hafız selman okumuş da bulunuyordu.
doğum günü armağanı
tesettürlü yazar için düzenlenen doğum gününün elbette hediyesi de boldu. fatih çekirge, doğumgünü armağanı olarak elif çakır'a şiir okurken, mustafa karaalioğluve fehmi koru da birer türk sanat müziği eseri seslendirdi.
--- alıntı ---
((http://www.haberler.com/tesetturlu-yazara-teknede-dogum-gunu-3165653-haberi/))
'sana ne kardeşim, kim nasıl istiyorsa kutlar doğum gününü' diyebilirsiniz.
ama bu kutlamayı yapanlar ve iştirak edenler, bizim mahalle adına sütunlarından söz söyleme, görüş bildirme, kamuoyu oluşturma gibi "hak"lara sahip ise, kamuoyuna açık bir şekilde yaptıkları bu davranışları noktasında da bizlere söz söylemek düşer.
davetlilerden fatih çekirge ve başka bir kaç isim üzerinden yapılan analiz burada ((http://www.gazeteciler.com/analiz/elif-cakir-ve-fatih-cekirge-ha-olacak-sey-degil-44175h.html))
tekne, doğum günü partisi, şarkıcılar v.s v.s...
tüm bunların kesişim noktasında ise görsellikleri ve yazdıkları ile bir kesimi "temsil"* eden "kalem erbabı".
biz bu kadar değiştik mi gerçekten?
ne farkımız kaldı, eskiden eleştirdiğimiz insanlardan?
Şimdi de Elif Hanım’ın sebep olduğu bir haberi okuyalım:
“Star yazarı Elif Çakır, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in "Öğretmenler okullara başörtülü girebilir" dediğini yazdı.
TV programında konuk ettiği Dinçer'e "başörtülü öğretmen"leri soramadığını ifade eden Çakır, ertesi gün Bakanın makamına gittiğini ve soruyu sorduğunu söyledi.
Söz konusu eleştiriyi yapanların eski ve yeni yönetmeliği okuyup karşılaştırmaları halinde olayın görüleceini açıklayan Dinçer, "Bakın 'başı açık' ibaresi eski yönetmelikte zaten vardı. Bütün tartışma öğrenciler üzerinden yürürken de yeni yönetmeliğin kazandırdığı avantajlar görmezden gelindi ya da tartışma arasında kaynadı gitti. Bir kere eski yönetmelikte de 'başı açık olacak' ibaresi vardı ve kapsamı çok genişti. Birincisi ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerini kapsıyordu. İkincisi öğretmenler bu kapsamın içindeydi. Üçüncüsü idari personel, görevliler ve hizmetliler yine bu kapsama dahildi. Aslında biz 'yeni yönetmelik'le bu kapsamı o kadar daralttık ki sadece ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerini kapsama alanı içinde tuttuk. Bu ne demek biliyor musunuz? Üniversite öğrencileri, öğretmenler, hizmetliler, idari görevliler, okul idarecileri yönetmelikte yer alan 'başı açık olacak' kapsamına dahil değildir. Şimdi biz bu kadar geniş bir alan bırakmışken 'yönetmelik' okunup karşılaştırma yapılmadan kıyamet kopartıldı. Başı açık ibaresi korunmuşsa nasıl korunduğuna bakılmadı maalesef" dedi.
Bakanla görüşmeden sonra Eğitim Bir Sen Başkan Vekili Ahmet Özer'i de aradığını ve aynı soruyu ona da yönelttiğini belirten Çakır, Özer'in "Biz Bakan'la görüştüğümüzde yönetmeliği bu şekilde açıklamadı" dediğini ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler yeni çıkarılan ilköğretim ve ortaöğretim yönetmeliğindeki ilgili maddelere
baktığımızda yönetmeliğin sadece öğrencilerle sınırlandırılmış olduğunu görüyoruz. Kamuoyu bu yönetmeliğin kapsamından dolayı kılık-kıyafet serbestîsinin sadece öğrencileri içerdiğini anlamıştır. Yönetmelikteki kapsam; Bu yönetmelik ilköğretim ve ortaöğretimdeki bütün kılık-kıyafeti kapsar şeklinde olsaydı, yönetmeliğin kapsamı içerisine hem çalışanlar hem de öğrenciler dâhil edilmiş olacaktı. Fakat yönetmeliğin altındaki diğer maddelerde kılık-kıyafet serbesttir ibaresi de yukarıdaki kapsamdan dolayı sadece öğrenciler için anlaşılmıştır diyor."
Haberi mesned göstererek bir çok meslektaşım olayı sanal aleme taşıdılar. Yorumlar hep artık okullarda başörtülü olarak derslere girilebileceğini yönündeydi.
Diğer taraftan Memur Sen Konfederasyonu bir imza kampanyası başlattı. Hedef 10 milyon imza. Rakam tutturulabilir mi bilemiyorum ama önemli olan ayıplı yasak hakkında kamuoyu oluşturmak.
Bu vesileyle biz de başörtüsünün nasıl çözüleceğini düşünelim. Konu hakkında ciddi kafa yoranlardan biriyim. Hatta bir facebook sayfası da açtım: ihkak-ı hak https://www.facebook.com/pages/Ihkak-%C4%B1-hak/138155066331154?fref=ts
Önerime geçmeden önce hatırlatmalıyım ki bu sorun sadece tesettürlü bayanların problemi değildir. Mesele sadece Müslümanların da sorunu değildir. Toplumsal bir insanlık ayıbıdır söz konusu olan. İşte bunlara binaen erkeklerin desteği olmadan çözüme ulaşılamaz.
Başörtüsü yasağını aşmanın adı fiili durum oluşturmaktır. Konuya duyarlı herkes bir ihkak-ı hak mücadelesine girmelidir. Böylece zaten doğuştan sahip olduğumuz haklarımıza yeniden kavuşabiliriz.
En doğal hakkımız ve İslami yükümlülüğümüz olan tesettür başkalarının himmetiyle değil kendi inisiyatifimiz ve irademizle yeniden elimize geçmelidir. Bayan meslektaşlarımız çekinmeden derslere kapalı bir şekilde girerler. Müdürlerimiz vazifeleri gereği prosedürün kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak ancak uyarı veya kınama cezası verdirebilirler. Daha arkasını getiremezler. Dolayısıyla bu cezalar kimsenin sicilini falan kirletemez. İddiamda dayanağım son dokuz yılda hiçbir öğretmenin başörtüsünden ceza almamasıdır.
Erkek öğretmenler de herkesi kapsayıcı bir özgürlüğün gelmesi için kravat ve sakal yasağını çiğneyici bir tutum içine girmeliler. Yani kravat takmasınlar ve tıraş olmasınlar ki yasaklar kalksın.
Yukarıda alıntı yaptığım haberden sayın Elif Çakır’ın çıkarımlarına katılmıyorum. Şu anda başörtüsü ile derslere girmek serbest değil. İhkak-ı hak ile yasağın kalkabileceğini söylemek istiyorum. Tek yapmamız gereken fiili durum oluşturmak.
Bence sayın Bakan bunu demek istedi ve bizden bunu bekliyor.
Adil Gülmez