Başörtüsü gerçekten kanunen yasak mı?

Altını çizerek bir defa daha ilân edelim ki, 'başörtüsü/türban', Türkiye'de hiçbir yerde kanunen yasak değildir. Ne yüksek öğretimde yasaktır, ne ortaöğretimde, ne ilköğretimde ne de kamu sektöründe...

Türkiye Cumhuriyeti kanunları arasında kılık kıyafetle ilgili tek kanun, Anayasa'nın 'İnkılâp kanunlarının korunması' başlıklı 174. maddesinin 8. bendinde yer alan '3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'dur. Lâkin bu kanunun kadınların kılık kıyafetiyle ilgisi yoktur. Kanunun 1. maddesinde , 'Herhangi din ve mezhebe mensup olursa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır' hükmü vardır. Yani meşhur 'Kılık Kıyafet Kanunu' sadece ruhaniler ile ilgili yasaklar getiren bir kanundur.

Bu, aynı zamanda 'inkılâp kanunu' da sayılan kanun haricinde, yürürlükteki kanunlar arasında kılık kıyafetten söz edilen yegâne kanun, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'dur. Bu sütunlarda sıkça yazdığımız gibi, 1988 yılında yükseköğretimde başörtüsüne uygulanan yasağı bertaraf etmek için, 2547 sayılı kanunun Ek-17. maddesi yürürlüğe konulmuştur. Buna göre, 'Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir'. Bu madde hâlen yürürlüktedir ve görüldüğü gibi kılık kıyafeti -bu arada başörtüsünü- yasaklamak için değil, bilâkis serbestleştirmek için çıkarılmıştır.


***


Eski bir Milli Eğitim Bakanı sıfatıyla, temel eğitimin ilk kademesinde, yani ilköğretimde, başörtüsü kullanılmasına sıcak bakmıyorum. Esasen bu yaşlarda başörtüsünü gerektirecek herhangi bir zorunluluk olduğu kanaatinde de değilim. Ancak;

1. Daha önce ilköğretim 5 yıl iken, hâlen temel eğitimin bir parçası olarak okutulan 6., 7. ve 8. sınıflar ortaokulu oluşturuyordu ve ortaöğretimin bir parçasıydılar. Eğer temel eğitimde başörtüsü kullanmak isteyenler istisnai olarak bulunuyorsa, bu muhafazakâr perspektifi dikkate almak gerekir. Özellikle kırsal alanda ve Güneydoğu'da bu eğilime nadiren de olsa rastlanabilir.

2. Temel eğitimdeki 7 milyona yakın öğrencinin içinde, Adana, Mersin gibi birkaç başörtülü öğrenci örneği, milyonda bir görülen ve kolaylıkla ihmal edilebilecek örneklerdir.

3. İlköğretimde başörtüsü konusunun, tam da yüksek öğretimdeki 'başörtüsü yasağı'nın kaldırılması aşamasında ortaya çıkarılmasının ardında bir tertip ve provokasyon olduğu akla gelmektedir. Nitekim, eski Hizbullah'ı hatırlatan Güneydoğu'daki 'mustazaf' örgütünün bu provokasyonlarda rolü olduğu anlaşılmıştır.

Bütün bu tespitleri yaptıktan sonra, ilk ve ortaöğretimde kılık ve kıyafet konusunda yasal bir engel olmadığını da belirtelim.

Mülkiye'den sınıf arkadaşım Prof. Dr. Zafer Üskül'ün bu konudaki beyanlarını garipsedim. Üskül, insan hak ve hürriyetlerine önem veren liberal zihniyetli bir aydındır.

Gülay Göktürk'ün 'çocukları devletleştirmek' diye yazdığı bir tasavvura sahip olması düşünülemez. Üskül'ün bu beyanlarını, tehevvürle ifade edilmiş mübalâğalar olarak kabul ediyorum.

Ortaöğretimdeki kıyafet yönetmeliği konusunda, 'Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrencilerin ve velililerin taleplerini dikkate alarak esnek bir uygulamaya gitmesi gerekir.

Unutulmamalıdır ki, aslolan bütün öğrencilerin mümkünse 12 yıllık temel ve orta öğretimi tamamlamalarıdır. Başörtüsüne kafayı takıp eğitim ve öğretimi engellemek ülkeye zarar verir.


***


Kamu sektöründe başörtülü kadınların istihdamı kanunen yasak değildir. Mevcut yasakçı uygulamanın kaynağı 12 Eylül darbe dönemidir. Darbe döneminin Başbakanı Bülent Ulusu, Milli Güvenlik Konseyi'nin (cunta konseyi) emri doğrultusunda bir kıyafet genelgesi yayınlamış ve kadın memurların 'başı açık' olmasını istemiştir. Daha sonra cunta döneminde bu konuda bir 'kıyafet yönetmeliği' çıkarılmıştır.

Görüldüğü gibi, başörtüsünü yasaklayan mevzuatın içerisinde, milli iradenin takdirinden, yasama organından geçmiş herhangi bir kanun yoktur. Bu mevzuat, idarenin takdiriyle kolaylıkla değişebilecek yönetmelik, genelge gibi idarî metinlerden ibarettir.


***


Gerek eğitimde, gerekse kamu hizmetlerinde önemli olan, fırsat eşitliği, kalite ve çağdaşlıktır. Türkiye, modern bir eğitimin gerçekleştirildiği, kamu hizmetlerinde de ehliyet ve liyakatın esas alındığı bir ülke olmalıdır.
Gerisi lafügüzaftan ibarettir
haber ayna

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri