Başörtülü öğretmenlere acımayın

28 Şubat sürecinin önemli aktörlerinden Çevik Bir’in, İstanbul’daki bütün müfettişleri toplayarak ‘irtica’ brifingi verdiği ortaya çıktı.

Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen ‘acil ve gizli’ toplantıda müfettişlere seslenen Bir’in, hedefinde başörtülü öğretmenler vardı: “Başörtülü öğretmenlere sakın acımayın.”

 

 

Post-modern darbe sürecinde görevleri nedeniyle en çok eleştirilen meslek gruplarının başında müfettişler geldi. Bazı müfettişlerin, önemli fişlemelere imza atan Batı Çalışma Grubu’na (BÇG) bağlı çalıştığı ve darbecilerin tetikçiliğini yaptığı ileri sürüldü. 28 Şubat’ın müfettiş gerçeğini araştıran Zaman, post-modern darbeden 16 yıl sonra önemli bir bilgiye ulaştı. Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çevik Bir’in İstanbul’daki tüm müfettişleri bir araya toplayarak brifing verdiği ortaya çıktı. 1998’in Ağustos ayında 1. Ordu Komutanı olan Çevik Bir’in İstanbul’daki ilk icraatının bu brifing olduğu belirtiliyor.

 

Emekli Müfettiş Muhammet Alkaç, Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘gizli’ koduyla gerçekleşen toplantının tanıklarından biri. Alkaç, “Bizi valilikten aradılar. Acil ve gizli diyerek AKM’ye çağırdılar. Ne toplantısı olduğunu bile bilmiyorduk.” diyor. Alkaç’ın verdiği bilgiye göre toplantı Çevik Bir’in isteği üzerine İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından düzenleniyor. Yaklaşık bin kişinin katıldığı toplantıya müfettişlerin yanı sıra bazı okul müdürleri de iştirak etmiş. Alkaç, salona girişi sırasında Bir’in başbakan gibi karşılandığını anlatıyor: “Hedefinde başörtülü öğretmenler vardı. ‘Tespit ettiğiniz başörtülü ve irticacı öğretmenlere sakın acımayın. Onlara göz açtırmayın. İşinizi adam gibi yapın’ dedi. Konuşmasını bitirdiğinde salonda bir alkış tufanı koptu. Arkadaşlarıma baktım. Herkes korkudan alkışlıyordu. Bir’den önce konuşan valiyi bile öyle alkışlamadılar.” Haklarında açılan soruşturmalara ve baskılara dayanamayan bazı müfettişler mesleği bırakarak başka kurumlara geçti. Onlardan biri de süreçte Ağrı’da görev yapan Müfettiş Fahri Sevimli. Bayrampaşa Belediyesi’nde belediye müfettişi olarak çalışıyor.

 

BASKIYA DAYANAMAYIP İSTİFA ETTİ

 

8 yıllık kesintisiz eğitimin hayata geçirilmesi sürecinde İHL’lerin orta kısımlarının kapatılması gündeme gelince bazı sivil toplum örgütleri gazetelere ‘İmam hatiplere dokunmayın’ diye bir ilan veriyor. Sevimli de o ilanı gazeteden keserek, şehrin merkezindeki bir kırtasiyeye asıyor. Gerisini Sevimli’den dinleyelim: “Emniyete çağırıldık. Ardından savcılığa sevk edildik. Meğer hakkımda ‘Afiş yapmak, çoğaltmak, asmak’ suçlarından 6 ay ile 2 yıl arası hapis istemiyle dava açılmış. Valilik de ayrı soruşturma açtı. Dava 1 yıl sürdü. Beraat ettim. Milli eğitim müdürü, ‘Kimsenin kılığına kıyafetine bakmayacaksınız. Sadece başörtülüleri tespit edeceksiniz’ diyordu. Bir gün izin istemek için milli eğitim müdürüne gittim. Vermedi. ‘Neden’ diye sorunca cebinden valinin bizzat yazıp verdiği bir kağıdı çıkardı. Kağıtta eşimin de dahil olduğu başörtülü öğretmenler listesi vardı. Bana, ‘Senin yüzünden vali bey bana ‘Daha çalıştırdığın müfettişin eşinin başını açtıramadın. Kimin başını açtıracaksın?’ diye fırça attı. ‘Bir de izin mi istiyorsun’ dedi.”

 

‘Gözyaşları içinde başını açan öğretmeni unutamam’

 

Darbe sürecinde Ağrı ve Sivas illerinde görev yapan Müfettiş Doğan Ceylan, halen Ankara’da görev yapıyor. Aynı zamanda Müfettişler Derneği’nin de yöneticisi. Mesleğine 1997’de Ağrı’da büyük ideallerle başlayan ve daha ilk yılında 28 Şubat’la tanışan Ceylan, başörtülülere göz yumduğu için inceleme geçiren müfettişlerden biri. 28 Şubat sürecinde yaşadığı acı bir olayı şöyle anlatıyor: “Aday öğretmenlerin adaylığının kaldırılması sınavı için milli eğitim müdürlüğünde toplandık. Milli eğitim müdürü, sınava gelen bir aday öğretmenden başını açmasını istedi. Kızcağız tabii çok üzüldü. Gözyaşları içinde başını açmak zorunda kaldı. Sadece ekmeğinin peşinde koşan ve Anadolu’nun en ücra yerine ülkesine hizmete gelmiş gencecik bir öğretmenin yaşadığı bu durum beni çok etkiledi. Dışarı çıktım, ben de ağladım. Duvarları yumrukladım. Orada çaresiz kalmak çok acı verdi bana. O günü hâlâ bugün gibi hatırlarım ve her hatırladığımda gözlerim dolar. Ben de muhafazakâr bir insanım. O öğretmen benim kızım, kardeşim ya da eşim olabilirdi.”

Zaman

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri