Başı açığı da başörtülüyü de savunacağız

Başbakan Tayyip Erdoğan, baskının olmadığı bir ortam oluşturmanın boyunlarının borcu olduğunu ifade ederek, "Başörtülünün eğitim hakkını nasıl savunuyorsak, aynı samimiyetle, başı açığında hakkını hukukunu savunmaya devam edeceğiz" dedi.
Erdoğan, Kızılcahamam kampının kapanış konuşmasında, 73 milyonun zihnindeki tereddütleri kaldırabileceğimize inanıyorum. Bugünden tezi yok daha fazla gönül kazanmak kendimizi daha yoğun şekilde anlatmak için yollara düşüyoruz. Türkiye için hedeflerimizi, hayallerimizi milletimizle daha somut şekilde paylaşacağız" dedi.

Erdoğan, 3 gün süren 16. istişare kampının kapanışında 12 Eylül referandumunda "hayır" diyen vatandaşların, gerekçelerini tespit etmek için 45 ilde 69 bin 300 kişiyle, yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılan saha araştırmasının sonuçlarını değerlendirdi.

36 İLDE DAHA ANKET

Erdoğan, konuşmasında partililere, "Türkiye'nin ve dünyanın en büyük saha araştırması olan bu araştırmayı 45 vilayette bitirdik ama noktalamış değiliz. Kalan 36 vilayette de aynı araştırmayı yapacağız. 2011 seçimlerine bir zemin oluşturacağız. Yani illerde durumumuz nedir. Niçin hangi saiklerle halkımız hayır dedi bunu göreceğiz. Bu araştırmayla, 12 Eylül halkoylamasında "hayır" diyenlerin muhalefetin ve medyanın bu noktadaki mülahazalarının çok ötesinde gerekçelerle karar aldıkları ortaya çıktı. Yaşam tarzları veya laikliğin tehdit altında olduğu düşüncesiyle hayır oyu verildiği tezinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. 'Hayır' tercihinin paketin içinden bağımsız şekillendiği de tescillenmiş oldu" diye seslendi.

GÖNÜLLERİ FETHE DEVAM

Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu kadro, dağa, taşa kendisini anlatmalı. Sadece medyayla, broşürlerle, sloganlarla yetinemeyiz. Gönülleri fethetmeye, yüreklere hitap etmeye devam edeceğiz. 73 milyonun zihnindeki tereddütleri kaldırabileceğimize inanıyorum. Bugünden tezi yok daha fazla gönül kazanmak kendimizi daha yoğun şekilde anlatmak için yollara düşüyoruz. Türkiye için hedeflerimizi, hayallerimizi milletimizle daha somut paylaşacağız. Herkes AK Partili olacak diye bir şey yok. İnşallah Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümünde Türkiye'yi dünyada ilk 10'a sokma hedefimiz var. Türkiye'yi ona hazırlıyoruz. Bu işe iman etmişim. Siz de inanacaksınız, başaracağız."

YANLIŞ TANIMIŞIZ DİYORLAR

Karşılaştıkları, rastgele tanıştıkları vatandaşların değerlendirmelerinin kendilerini sevindirdiğini ve bir gerçeğin ortaya çıkmasını sağladığını dile getiren Erdoğan, 'Sayın Başbakanımız, biz sizi yanlış tanımışız, yahu siz böyle miydiniz diyen vatandaş haklı. Bizim oralara ulaşmamız lazım. Aynı şeyi eşime de diyor; 'Sizi bize farklı anlattılar' diyor" dedi.

BÖLÜNDÜ TEZİ GEÇERSİZ

Yaptıkları araştırmanın, haritanın farklı renkle boyandığı, toplumun karpuz gibi ikiye bölündüğü gibi tezleri geçersiz kıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Marmara'daki hayır ile Ege'deki hayır birbirinden farklı gerekçelere dayanıyor. 'Hayır' oylarının, yanlış bilgilendirme, sanal korku ve tehditlerden kaynaklandığını da müşahade ettik. Bunu kendimizi rahatlatan bir gerekçe olarak görmüyoruz. Bu araştırma aynı zamanda bize yeni sorumlulukları yükleyen sonuçları da ortaya koydu. Başörtülünün eğitim hakkını nasıl savunuyorsak, aynı samimiyetle, başı açığında hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğiz. Camiye gitmeyenin gidene, gidenin de gitmeyene baskı yapmadığı, herkesin birbirine saygı duyduğu yapıyı tesis etmek boynumuzun borcu. Azınlığın derdi de derdimizdir."


SiLAHLARIN GÖLGESiNDE ALDIĞINIZ OY ŞAiBELi

Erdoğan, konuşmasında Kürt kökenli vatandaşların, her türlü hakka sahip olduğunu belirterek, "Bu ülkede Tayyip Erdoğan hangi hakka sahipse benim Kürt kökenli vatandaşım da aynı hakka sahip" dedi. BDP'ye sert sözlerle yüklene Erdoğan, şöyle konuştu: Vatan topraklarında herhangi bir operasyona müsaade edemeyiz. Tarihe bunun hesabını veremeyiz. Neyi paylaşamıyorsunuz da bu ülkede bizi birbirimize şüpheyle bakar hale getiriyorsunuz.

Buna hakkınız yok. Er veya geç bu da hallolacak. Onlar Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi de değil. Eğer samimiyseler, silahlarını bıraksınlar sandığa öyle gitsinler bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla tehdit ederek, 'bu köyü ortadan kaldırırız' diyerek oy almak kolay. Bırak benim Kürt kökenli vatandaşım hür iradesiyle oy kullansın. Bakalım kaç oy alacaksın. Bu aldığın oyu kıymeti yok; çünkü bu oy şaibeli oy.


Dış politika 'evet'i artırdı

AK Parti tarafından, referandumda kıyılardaki oy kaybının sebeplerini ortaya koymak için yapılan çalışma, seçmen üzerinde uluslararası politikanın etkisinin büyük olduğu görüldü. AK Parti'nin 45 ilde 69 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre, referandumda evet ya da hayır oylarında en çok uluslararası politikalar etkili oldu. Seçmenin oy vermesinde Mavi Marmara, AB ile ilişkiler ve terörle mücadele konusundaki girişimlerin ağırlıklı rol oynadığı ortaya çıktı. Araştırmaya göre Anayasa için sandık başına giden seçmeni oy verirken en çok iç politika değil dış politik gelişmeler etkiledi. En çok uluslararası görünürlülük evet ya da hayır oyları üzerinde etkili oldu. Mavi Marmara olayı ve sonrasındaki diplomatik süreç AB ile ilişkiler seçmen iradesini etkiledi. Yine AK Parti'nin araştırmasına göre, oy verme tercihleri üzerinde sırasıyla ekonomideki gidişat, işsizlik, terörle mücadele, demokratik açılım etkili oldu. Genel verileri içeren anket il bazında yeniden ele alınacak. Kadın ve erkeklerin oy vermesini etkileyen sebepler ayrı ayrı değerlendirilecek. AK Parti Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin, "Biz kadınların yaşam tarzı, kılık kıyafet boyutunda kaygıları var. Bu kaygılar konusunda çalışma yapacağız. Veriler tek tek incelenecek. Bir rapor hazırlayacağız. İl il gidip kaygıları gidermeye çalışacağız" dedi. Araştırmada CHP ve AK Partili seçmenin referanduma katılım düzeylerinin eşit olduğu tespiti de yapılıyor.





yeni şafak