30 Mart yerel seçimlerinde zaferle çıkan Ak Parti, seçim sonuçlarını masaya yatırdı ve önümüzdeki döneme ilişkin yol haritasını çıkardı. Başbakan Tayyip Erdoğan da bu önerilere destek verince çalışmalar daha da hızlandırıldı.
Hükümet, önümüzdeki dönemde demokratikleşme açısından son derece önemli 4 adım atacak:
DAR YA DA DARALTILMIŞ BÖLGE:
Geçen aylarda Meclis'te kabul edilen demokratikleşme paketi kapsamında Türkiye'nin dar ya da daraltılmış bölge sistemine geçmesi gündeme gelmişti. Başbakan Erdoğan, muhalefetin istemesi halinde konuyu gündeme taşımaya hazır olduklarını açıklamıştı. Muhalefetten bu konuda bir tepki gelmeyince öneri rafa kaldırıldı. Ak Parti bu konudaki çalışmayı tekrar gündeme getirecek.
Bu iki sistemden biri tercih edilerek yasal düzenlemeler yapılacak. 2015 yılının Haziran ayında yapılacak milletvekili seçimlerine bu düzenleme yetiştirilmeye çalışılacak. Dar bölge seçim sistemine geçilmesi halinde Türkiye 550 seçim çevresine bölünecek. Her bölgede en çok oyu alan milletvekili seçilmiş olacak. Daraltılmış bölgede ise her bölge 2-5 milletvekilinden oluşacak. Dar ya da daralmış bölge seçim sistemine geçildiğinde uygulanmaya başlanmasından bu yana tartışmalar neden olan yüzde 10'luk Türkiye barajı da kaldırılacak ya da yüzde 5-7'ye indirilecek.
ŞEFFAF SİYASET:
Türkiye'nin uzun yıllardır tartışıp bir türlü adım atamadığı konulardan biri de siyasetin finansmanı. Ak Parti, daha önce bu konuda yaptığı çalışmaları da revize ederek Meclis gündemine taşıyacak. Yapılacak düzenleme ile partiler ve seçimlerde adayların nerelerden yardım ya da bağış aldığı, alınan paraların nerelere harcandığını seçmenin görebileceği bir sistem oluşturacak. Bu kapsamda, milletvekili, belediye başkan adayları ile seçime katılacak partiler, bankada hesap açtıracak. Seçimlerde kullanılmak üzere elde edilen her türlü gelir bu hesaba aktarılacak. Böylece hangi adaya kimin ne kadar para verdiği, paranın nasıl harcandığı takip edilecek. Bu hesaplar, YSK ile yetkili il ve ilçe seçim kurullarınca denetlenecek. Yasalara aykırı harcama yapanın milletvekilliğinin düşürülmesi, siyasi partilerin ise parasının alınması gündeme gelebilecek. Tüzel kişilerin seçimlerde kullanılmak üzere adaylara yapacağı bağışların sınırları YSK tarafından belirlenecek. Bağışlar, makbuz karşılığı yapılacak. Para dışında kalan mal ve hizmet sunumları mutlaka kayda geçirilecek.
ALEVİ AÇILIMI:
Demokratikleşme paketi kapsamında gündeme taşınması öngörülen ancak çalışmalar tamamlanamadığı için ertelenen Alevi Açılımı tekrar gündeme taşınacak. Yapılacak düzenleme ile cemevlerinin statü sorunu çözülecek. Cemevlerine devletin yardım yapması sağlanacak.
YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI:
Yerel yönetimler özerlik şartı ile ilgili Türkiye'nin çekinceleri kaldırılacak. Böylece yerel yönetimlerin yetkileri artırılacak. Yerel yönetimler her şeyi merkeze sorup yapmak zorunda kalmayacak. Türkiye Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı, 1988 yılında çekince koyarak imzaladı, 1991 yılında Meclis'te onaylandı ve yürürlüğe girdi. Avrupa Konseyi üyesi 45 ülkenin imzaladığı şartnameyi Fransa, Belçika gibi bazı ülkeler parlamentolarından geçirmedi. Türkiye'nin 8 maddeye koyduğu çekincesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi için sorun yaratacağı düşüncesi ile bir türlü kaldırılamadı. Aynı gerekçe ile sözleşmede yer alan diğer düzenlemeler de yerine getirilemedi. Ancak gelinen noktada bu korkuların yersiz olduğu, Türkiye'nin bölünmesi ya da özerklik gibi bir süreci başlatmayacağı uzmanlar tarafından da ortaya kondu. Şart, yerel yönetim sınırlarının, belediyelerin görevleri için yeterli idari yapılar ve kaynaklar bulunması, yerel düzeyde sorumlulukların yerine getirilmesi, özetle idari ve Mali özerkliklerini sağlamaya yönelik hükümler içeriyor.
TÜRKİYE BU MADDELERE ÇEKİNCE KOYMUŞTU
Türkiye Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı'nın daha önce çekince koyduğu maddeleri şunlardı:
* Planlama ve karar süreçlerinde yerel yönetimlere danışılması.
* Yerel yönetimlerin iç örgütlenmelerinin kendilerinin belirlemesi.
* Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetlerinin kanun ve temel hukuk ilkelerine göre belirlenme.
* Vesayet denetiminin, denetleyen makamın müdahalesinin korunmak istenen yararın önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapılması.
* Yerel yönetimlere kaynak sağlanmasında hizmet maliyetlerindeki artışların mümkün olduğunca hesaba katılması, yeniden dağıtılacak Mali kaynakların tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda yerel yönetimlere önceden danışılması ve yapılacak Mali yardımların yerel yönetimlerin kendi politikalarını uygulama konusundaki temel özgürlüklerinin mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaması.
* Yerel yönetimlerin ortak çıkarlarını koruma ve geliştirme için uluslararası yerel yönetim birliklerine üye olma ve diğer devletlerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilmeleri.
* Yerel yönetimlerin, iç hukukta kendilerine tanınmış olan yetkilerin serbestçe kullanımı ve özerk yerel yönetim ilkelerine riayetin sağlanması için yargı yoluna başvurabilmeleri. (Kaynak: Sabah)