Başbakan, ailesiyle birlikte Somali'ye gidiyor

Başbakan Tayyip Erdoğan, "Dış politika romantizm üzerine kurulmaz." diyen CHP liderine sert tepki gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'gaflet' içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Üstelik bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı Şam'da Esed ile görüşme halindeyken söylüyorlar. Yazıklar olsun." dedi. Muhalefetin 'taşeronluk' suçlamasını da eleştiren Başbakan, Suriye'ye iletilen mesajın Türkiye'ye ait olduğunu, aksini düşünmenin 'şifa bulmaz bir cehaletin ilanı' anlamına geleceğini kaydetti.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye'deki katliamı önlemeye çalışan hükümete ağır ithamlarda bulunan anamuhalefet partisine sert çıktı. Başbakan, Türkiye'nin Şam yönetimine yaptığı son uyarılar için 'romantizm' nitelendirmesinde bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'gaflet' içinde olduğunu söyledi. Erdoğan, "Üstelik bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı Şam'da Esed ile görüşme halindeyken söylüyorlar. Yazıklar olsun." dedi. CHP sözcülerinin yaptığı 'taşeronluk' suçlamasına da atıf yapan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun götürdüğü mesajın Türkiye'nin kendisine ait olduğununın altını çizdi: "Dışişleri Bakanı'mız bölge hakkındaki projeksiyonumuzu iletirken bakanımızın oraya Türkiye'nin değil de başka bir ülkenin mesajını götürdüğünü iddia etmek bir büyük gafletin değilse şifa bulmaz bir cehaletin ilanı değil midir? AK Parti iktidarı bugüne kadar sadece gittiği her yere aziz milletimizin mesajını götürmüştür, başka hiçbir iradenin değil. Ama bunlar kendilerini aynada görüyorlar, çünkü yıllardır bunlar bunu yaptılar. Bu ülkenin iktidarını İsrail'e şikâyet edecek kadar alçaldılar. Sosyalist Enternasyonel'e şikâyet edecek kadar alçaldılar. " AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan Suriye'den açlığın pençesindeki Somali'ye, piyasalardaki depremden AK Parti'nin kuruluş yıldönümü kutlamalarına kadar birçok konuda önemli mesajlar verdi. Önceki gün ekonomi kurmaylarıyla bir araya gelen Erdoğan, vatandaşa 'israf yapmayın' çağrısında bulunurken, orta ve uzun vadede krizin bu sefer Türkiye'yi teğet bile geçmeyeceğini vurguladı. 2008'de başlayan krizin Türkiye'yi teğet geçeceğini söylediğinde kriz telalığı yaparak mahcup olanların, şimdi bir kez daha mahcup olacağını kaydetti. Somali'ye yardım çağrısı yapan Erdoğan, birkaç gün içinde ailesiyle birlikte Somali'ye gideceğini açıkladı. Başbakan Erdoğan, 14 Ağustos'ta 81 ilde AK Parti'nin 10. yıldönümü için etkinlikler yapılacağını duyurdu. Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle:

MUHALEFET SURİYE KONUSUNDA ADETA HORON TEPİYOR: Biz kendimiz için istediğimizi komşumuz için de isteriz. Bölgesel barış için yıllardır ne büyük fedakârlıklarla çalıştığımızı cümle âlem biliyor. Biz komşularımızla düşmanlıkta sıfırlamayı konuşurken bakıyorsunuz muhalefet artık sıfır falan kalmadı gibi laflar ediyor. Adeta horon tepiyor. Biz iç siyasette olduğu gibi dış siyasette de evrensel insanî değerleri savunuyoruz. Biz barış, daha fazla özgürlük, daha fazla adalet diyoruz. Kardeş kanı akmasın gözyaşları dinsin istiyoruz. Devlet ve demokrasi tecrübemizi dost ve kardeşlerimizle açıkça paylaşmayı esas alıyoruz.

CAHİLİYE DÖNEMİNDE BİLE 3 AYLARDA SAVAŞMAK HARAM KILINDI: Özellikle şu mübarek günlerde yanı başımızda yaşanan acılar yüreklerimizi yakıyor. Biz öyle bir medeniyetin mensuplarıyız ki ta cahiliye döneminde bile 3 ayları kendileri için savaşmayı haram olarak kılan bir anlayış var. Ve bu anlayış hep devam edegelmiş. Şimdi yanı başımızda şu mübarek Ramazan ayında bakıyorsunuz kardeş kardeşi vuruyor ve devlet kendi vatandaşına, insanına tank, top, silah doğrultmak suretiyle insanlar öldürülüyor. Orada oluyor da bizde olmuyor mu? Bizde de tam tersi oluyor. Bizde de bölücü terör örgütü, işte böyle bir ayda da durmuyor, bakıyorsunuz caddede yürüyen bir görevlimizi ensesinden vuruyor. Bütün bunlarla beraber utanmadan sıkılmadan, hâlâ bunların siyasî uzantıları da özgürlük diyor, barış diyor. Nerede özgürlük, nerede barış?

KILIÇDAROĞLU'NA "YAZIKLAR OLSUN" DEDİ: Türkiye'nin onurunu yaralamak pahasına ülkemiz içindeki siyasetçiler insanlığın vicdanı adına yapılan bir uyarıyı 'romantizm' olarak yaftalıyorlar. Ve bu gaflet cümlesini Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı Şam'da Esed ile görüşme halindeyken söylüyorlar. Yazıklar olsun. Biz bölgedeki ve dünyadaki her ülkenin kendi dinamikleriyle demokrasi içinde sorunlarını çözüme kavuşturmasından yanayız.

BAŞKASININ MESAJINI GÖTÜRDÜĞÜMÜZÜ SÖYLEMEK GAFLET: Kardeş Suriye'ye Dışişleri Bakanı'mızın götürdüğü mesaj bizim bu mesajımızdır. Dışişleri Bakanı'mız bölge hakkındaki projeksiyonumuzu iletirken Bakanı'mızın oraya Türkiye'nin değil de başka bir ülkenin mesajını götürdüğünü iddia etmek bir büyük gafletin değilse şifa bulmaz bir cehaletin ilanı değil midir? AK Parti iktidarı bugüne kadar sadece gittiği her yere aziz milletimizin mesajını götürmüştür, başka hiçbir iradenin değil. Ama bunlar kendilerini aynada görüyorlar; çünkü yıllardır bunlar bunu yaptılar. Bu ülkenin iktidarını İsrail'e şikâyet edecek kadar alçaldılar. Sosyalist Enternasyonel'e şikâyet edecek kadar alçaldılar.

HER GÜN İNSANLAR ÖLÜRKEN REFORMDAN BAHSEDİLEMEZ: İlettiğim mesaj netti: Bugün her şeyden önce yapmanız gereken, akan kanı durdurmak. Sivil halka ve göstericilere karşı her türlü şiddete ve güç kullanımına bir an önce son vermek. Ülkedeki bu durum bu şekilde devam edemez. Her gün insanlar öldürülürken reformdan bahsetmek ne Suriye halkını ne de uluslararası toplumu ikna etmeyecektir. Suriye halkının demokrasi talebine kulak verin. Her iktidarın meşruiyetinin kaynağı halktır. Halkın iradesidir. Yapılması gereken, halkın iradesinin özgür ve serbest bir şekilde tecelli edilmesini sağlamak ve kendi halkınızı ikna etmektir. Bu çerçevede Suriye'deki gelişmeleri önümüzdeki günlerde yakından izlemeye, ele aldığımız hususların takipçisi olmaya devam edeceğiz.

 

Afrika'yı talan edenler şimdi faciayı seyrediyor

Dünya nerede? Gelişmiş ülkeler nerede? Ellerini uzatıyorlar mı? Hayır. Onlar hâlâ bu süreç devam etmek suretiyle, ellerindeki imkânların kendilerine sağlayacağı yüksek rantların hesabını yapıyorlar. Asırlar boyu Afrika'nın kaynaklarını talan edenler şimdi vicdanları sükut etmiş olarak bir faciayı, felaketi sadece seyrediyorlar. Dünyanın bu kanayan yaraya duyarsızlığı bizim için asla kabul edilebilir değildir. Bunu her zeminde sorgulayacağız. Afrika'da yaşanan açlık sorununu eylül ayında New York'ta yapılacak Birleşmiş Milletler toplantılarında gündeme getireceğim.

 

Ailece Somali'ye gideceğiz

Bizim milletimiz şu mübarek ayda, şu gelişmeler karşısında oturduğu her iftar sofrasında bu acıyı inanıyorum ki vicdanında hissediyor. Bizim ne millet ne devlet olarak bu acı insanlık manzarasına seyirci kalmamız asla mümkün değildir. Bu çerçevede gerek kamu gerek sivil bütün kurum ve kuruluşlarımızla yardım seferberliği başlatmış bulunuyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, Kızılay ve sivil toplum kuruluşları hep birlikte Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ riyasetinde yürütüyor. TİKA Başkanım şu anda orada. Ben ve Dışişleri Bakanım da ailece Somali'ye gideceğiz. Oradaki durumu yerinde bizler de inceleme fırsatı bulacağız.

 

Tabii ki harcama yapacağız ama israf etmeyeceğiz

Çok açık söylüyorum, bugün Türkiye, ekonomisi ile dinamizmi ile istikrarı ile dünyanın gıpta ettiği bir ülkedir. Kriz psikolojisinin bizi esir almasına izin vermiyoruz, izin vermeyeceğiz. 2008'de başlayan krizin Türkiye'yi teğet geçeceğini söylediğimde kriz tellalılığı yapanlar mahcup olmuşlardı. Şimdi onları bir kere daha mahcup edeceğimizi memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Küresel ekonomide yaşanan son gelişmeler orta ve uzun vadede Türkiye'yi bu kez inşallah teğet bile geçmeyecektir. Milletimden tek bir ricam var, Ramazan ayını da bir imkan bilerek lütfen israftan kaçınalım. Birilerinin dediği gibi 'harcama yapmayalım' falan demiyorum. Tabii ki harcama yapacaksınız, piyasada bu hareketlilikler olacak ama israf etmeyelim. Diyelim ki önünüze iki tercih çıktı; bir araba, bir de kirada otururken sahibi olmak istediğiniz bir ev. Size diyorum ki arabayı tercih etmeyeceksiniz. Çünkü o sizin için israf olur. Evi alacak, kiradan kurtulacaksın. Bir evde otururken lüks bir eve gireyim. Bence bu dönemde lüks bir evi daha buna ilave etme. Çünkü verim ekonomisinin gerekliliği bunu ifade ediyor.

 

Zaman

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri