İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğünü ziyaret eden Bakan Yılmaz, 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Konferans Salonunda eğitim yöneticileriyle bir araya geldi.
Bakan Yılmaz, eğitimin, ülkenin en öncelikli konusu olduğunu vurgulayarak, "Sağlıktan, güvenlikten, ekonomiden de öncelikli. Eğitimi hakkıyla verirsek sağlığı da sağlamış oluruz, güvenlik problemini minimuma indiririz, ekonomik sorunları daha kolay çözmüş oluruz. Eğitimi ihmal eden, her şeyi ihmal etmiş demektir." ifadelerini kullandı.
Türkiye´de eğitime en fazla kaynak ayıran hükümet olduklarını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bütçemizin yüzde 20´sini eğitime harcıyoruz. 2002´de milli eğitime ayrılan para 11 milyar lira. O dönemin bütçesinin yüzde 10´una tekabül ediyor. Şimdi 122 milyar lira. Yüzde 20´ye yakın bir oran. Eğitim bütçeden en fazla payı alıyor. Biz gereken kaynağı ayırdık merkezden. Bunu kullanmak lazım. Sağlıklı ortamlarda eğitim verilecek mekanları oluşturmak lazım. Okullar, derslikler yaptık. Bizden önce derslik başına öğrenci sayısı 36 idi, şimdi 25´e düştü. Türkiye´de elhamdülillah çok iyi bir oranı yakaladık. İstisnaları var, önümüzdeki dönemde onları ortadan kaldıracağız. Başbakanımızın talimatı var, daha kaliteli eğitim için tekli eğitime 2019 sonuna kadar geçeceğiz."
"Öğretmenlik en itibarlı mesleklerden"
Türkiye´deki en itibarlı mesleklerden birinin öğretmenlik olduğunu vurgulayan Bakan Yılmaz, öğretmenlerin doğuda kanaat önderi olduğunu belirtti.
Bakan Yılmaz, öğretmenin saygınlığını üstte tutmak gerektiğini, bu alanda çok büyük şeyler yaptıklarını ifade ederek, "Sözleşmeli öğretmenlikte bir madde koyduk, aile birliği öğretmenin yanında sağlanır. Eşi polis mi, polisin yanına öğretmen gitmeyecek. Kaymakam mı, kaymakamının yanına öğretmen gitmeyecek. Öğretmene bir öncelik verdik. Dolaylı olarak bence bu kanun maddesiyle öğretmene bir itibar sağlandı." diye konuştu.
OECD ülkelerinin eğitimlerine milli gelirden ayırdıkları payın yüzde 5,2 olduğunu anlatan Yılmaz, Türkiye´de ise bu rakamın 5,8´e çıktığını bildirdi.
Bakan Yılmaz, "Ancak geçmişte çok büyük açığımız var. İzmir´de 2002´deki derslik sayısı kadar biz derslik yaptık. Yani 80 yıldaki derslik kadar derslik yapıyoruz, ´Eksiklik var´ diyorsa bizim dönemimizin eksikliğini biz kabul ederiz. Ama geride kalan 80 yıla hiçbir şey söylemeyecek misiniz? 80 yıldaki öğretmen sayısına da bakın." ifadelerini kullandı.
Öğrenci ve öğretmenlerin sorunlarının çözülmesi anlamında Milli Eğitim yöneticilerine büyük iş düştüğünü, onların "geminin kaptanı", "otobüsün kaptan şoförü" gibi olduğunu kaydeden Yılmaz, "Siz arabayı sallarsanız yolcular rahatsız olur, dosdoğru olursanız herkes memnun olur." dedi.
İlçe ve okul müdürlerinden, her gün en az 5 öğrenciyi aramalarını, velisine okulla ilgili sorunu olup olmadığını sormalarını, öğretmen ve öğrencilerle birebir ilgilenmelerini isteyen Yılmaz, memnuniyet anketleri yapılması gerektiğini de söyledi.