Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Türkiye'yi çağdaş uygarlık, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaralım istiyoruz. Bunu taşıyabilmenin yegane yolu eğitimden geçiyor. Evlatlarımız aldıkları iyi eğitimle bunu sağlayacak. Bunun için müfredatı yeniledik, 51 dersin programını güncelledik." dedi.
Hakkari programı kapsamında okul idarecileri ve öğretmenlerle Atatürk Kültür Merkezi'nde bir araya gelen Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, kaliteli eğitim almak için derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, ücretsiz ders kitaplarının verilmesi, ailelere destek sağlanması gibi birçok unsurun bulunduğunu söyledi.
Bakan Yılmaz, 5. Milli Eğitim Şurası'nda 1953'de okul öncesi eğitim yönetmeliğinin gözden geçirileceğinin söylenmesine rağmen 2002'ye gelinceye kadar okul öncesi eğitime devam eden öğrenci oranının yüzde 10 olduğunu anımsatarak, sadece brüt okullaşma oranını 5 yaş için geçen yıl yüzde 74'e yükselttiklerini kaydetti.
Hakkari'de okul öncesi eğitimde okullaşma oranının yüzde 80'in üzerinde olduğunu belirten ve bu başarının elde edilmesine destek veren herkese teşekkür eden Yılmaz, okul öncesi eğitimde Hakkari'nin yakaladığı başarıyı Türkiye genelinde yakalayacaklarına inandığını vurguladı.
Bu yıl okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak için 37 pilot il seçtiklerini ve bu illerdeki okul öncesi eğitime giden öğrencilerin kırtasiye giderlerini bakanlık olarak karşıladıklarını anımsatan Yılmaz, okul öncesi öğrencilerinin ailelere yük olmasını engellemek amacıyla böyle bir çalışmayı başlattıklarının altını çizdi.
- "Avrupa'da milli gelirden eğitime en fazla kaynak aktaran ülke Türkiye"
"Hakkari'deki çocukla İstanbul'daki çocuk tıp fakültesine gidebiliyorsa eğitimde fırsat eşitliğinde bir adım atılmış demektir." diyen Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bu yıl 120 milyarın üzerinde bütçemiz var. Gelecek yıl bütçemiz 134 milyarın üzerinde. Hükümet bütçemizin yüzde 18'den fazlasını eğitime ayırıyoruz. 2002'de bu miktar 10,5 milyarın altındaydı. Bütçeye oranı yüzde 10 civarındaydı. Milli gelire oranını söylersek 80'li yıllarda milli gelirden yüzde 1,2, 90'lı yıllarda milli gelirden yüzde 2,2, biz geldiğimizde 2,8'di. Şimdi milli eğitime ayrılan pay 5,8'den fazla. Avrupa'da milli gelirden eğitime en fazla kaynak aktaran ülke Türkiye'dir. Dün Avrupa'nın gerisinde eğitime kaynak ayırırken bugün Avrupa ülkelerinden çok daha ileride ayırıyoruz. Eğitimi ihmal ederseniz her şeyi ihmal etmiş, eğitime önem verirseniz her şeye önem vermişsiniz demektir. Doğu ve Güneydoğu'da öğretmen doluluk oranı yüzde 90'a çıktı. En çok öğretmen ihtiyacımız İstanbul'da, Marmara Bölgesi'nde var. Marmara Bölgesi'nde öğretmen doluluk oranı yüzde 85, Doğu ve Güneydoğuda yüzde 90'ın üzerinde. Hakkari'de 3 bin 995 bilgisayarı okullarımıza gönderdik. 122 bilişim teknolojileri sınıfı açtık. Fatih Projesi kapsamında bir buçuk milyona yakın öğrenciye tablet bilgisayar dağıttık."
- "51 dersin programını güncelledik"
Bakan Yılmaz, Hakkari'de 26 milyon 489 bin liranın üzerinde maliyetle 14 milyon 989 bin kitabı ücretsiz olarak öğrencilere dağıttıklarını anlattı.
AK Parti dönemlerinde özel okullara devam eden öğrenci sayısının 200 binden bir milyon 200 bine yükseldiğini vurgulayan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'yi çağdaş uygarlık, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaralım istiyoruz. Bunu taşıyabilmenin yegane yolu eğitimden geçiyor. Evlatlarımız aldıkları iyi eğitimle bunu sağlayacak. Bunun için müfredatı yeniledik, 51 dersin programını güncelledik. Daha çok bilime uygun, teknolojiyi içeren, demokratik katılımcılığı sağlayan bir güncelleme yaptık. Eğer Türkiye demokrasi çıtasını yükseltecekse eğitime ihtiyacı var. Kişilerin kendileri hakkında sağlıklı karar verebilmesi için mutlaka eğitime ihtiyacı var. Ekonomi sadece ekonomiyi düzeltmez, aynı zamanda sosyal ve demokratik gelişmelerin önünü açar."
Yılmaz, daha önce bir milyon 650 bin olan üniversite öğrencisi sayısını 7 milyonun üzerine çıkardıklarını, bu sayıyla Avrupa ikincisi olduklarını bildirdi.
Yükseköğretimde kızların okullaşma oranının erkeklerden daha iyi olduğunu belirten Yılmaz, "Türkiye'nin geleceği çok daha aydınlıktır. Çünkü kadını eğitirseniz her şey değişir. Çünkü onlar evlatlarımızı yetiştirecek. Türkiye bu okullaşma oranıyla çok iyi yerde. Yüksek öğretimdeki öğretim üyesi sayısı bakımından da kadınların sayısı Avrupa'da en ileri olan ülkelerden birisiyiz. Türkiye'nin bugünü dünden daha aydınlık, yarını da bugünden daha aydınlık yapacağız." dedi.
Türkiye'de derslik sayısının 732 bine yükseldiğini, 580 binin üzerinde öğretmen ataması gerçekleştirdiklerini kaydeden Yılmaz, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını 28'den 17'ye düşürdüklerini, bu oranla Japonya'dan, Güney Kore'den, İngiltere'den çok daha iyi durumda olduklarına dikkati çekti.
- "Bu ülkenin en büyük yatırımı beşeri sermayeye yapılan yatırımdır"
Kızların okullaşma oranlarının 4+4+4 reformuyla arttığını, okul öncesinde kızların okullaşma oranının yüzde 58'e, ortaokulda yüzde 95'e, liselerde yüzde 82'ye yükseldiğini aktaran Yılmaz, 2002'de 15 yaş üzeri okur yazar oranının yüzde 85'ten yüzde 95'e yükseldiğini söyledi.
Yılmaz, okula devam eden öğrencilerin mutlaka yabancı dil bilmesi gerektiğini, bu amaçla Türkiye'nin her yerinden pilot okullar seçerek öğrencilere haftada 15 saate yakın İngilizce dersi verdiklerini anlattı.
Bu yıl ilk kez öğrencilerin sosyal aktivitelere katılımlarını da kayıt altına alarak bilimsel, akademik alanların yanında sanatsal, sportif ve proje yönlerinin de gelişmesini istediklerini ifade eden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hakkari'nin Türkiye'nin önünde olduğu iki alan var. Biri okul öncesi eğitim, diğeri meslek eğitimi. Bu ülkenin en büyük yatırımı beşeri sermayeye yapılan yatırımdır. Eğer bu yatırımı iyi yaparsanız Türkiye'nin geleceği aydınlıktır. Türkiye'de eğitimde kalite konuşuluyorsa, bu, alt yapının büyük oranda tamamlanmasından kaynaklanıyor. Hastanesi olmayan yerde ortopedi, kadın doğum doktoruna ihtiyaç duyulduğunu duydunuz mu? 70 kişilik sınıfta, 40 dakikalık derste öğretmen sınıfa girdiğinde öğrencisine bir dakika bile ayıramazsa burada eğitimin kalitesinden söz edilebilir mi? Türkiye'de alt yapıyı büyük oranda çözdük ve birçok Avrupa ülkesinden çok daha iyi durumdayız."
Ülkelerin milli gelirleriyle ilgili bilgiler de veren Bakan Yılmaz, şunları kaydetti:
"2002'de İsviçre'nin milli geliri 301 milyar dolardı. Şu anki milli geliri 660 milyar dolar. İsveç'in şimdi 511 milyar dolar. Hollanda'nın 467 milyar dolardı şimdi 761 milyar dolar. Türkiye ise 236 milyar dolardı. İsviçre'nin, İsveç'in, Hollanda'nın gerisinde. Şimdi 863 milyar dolarız. Hepsini geride bıraktık. Satın alma gücü paritesi bakımından ise Hollanda'nın iki katı, diğerlerinin 3 katı önündeyiz. 2002'de bu ülkelerin gerisinde olan ülkeyi bu ülkenin önüne geçiren nedir? Altın, petrol, doğalgaz bulunmadı. Tek şey var beşeri sermayemiz. Beşeri sermayeyi nitelikli yapan eğitimdir. Beşeri sermayeyi nitelikli yapan eğitim olmazsa o nüfus size yük oluyor ama nitelikli hale gelirse ülkenin gücü oluyor. Biz bunu öğretmenlerimize borçluyuz. Bugün Türkiye ne başarı sağlamışsa bunu öğretmenlerine borçludur. Türkiye'de 2002'de 66 milyon nüfustan günlük harcaması 4,3 doların altında olanların oranı yüzde 30'du. Her üç kişiden biri yoksuldu. Şimdi günlük harcaması 4,3 doların altında olanların oranı yüzde 1,58. Yine yoksulumuz var bunu ortadan kaldırmamız lazım. Hep birlikte çalışırsak karşılığını alacağız."
Sözleşmeli öğretmenlik konusunda da değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu'da öğretmen sirkülasyonunun fazla olduğu, bunun eğitimi olumsuz etkilediği yönünde eğitim komisyonlarının raporlarının bulunduğunu kaydetti.
Bölgede öğretmenlerin kalma süresinin ortalama bir buçuk yıl olduğunu anımsatan Yılmaz, "Bunun çözümü sözleşmeli öğretmenlikti. 4 artı 2 yıl. Yani bir öğretmen 6 yıl atandığı ilde çalışacak. Bu ideal bir şeydi. Sorumlu olduğumuz 18 milyon öğrencimiz var. Bu dönemde çok hizmet yapıldı ama halkın en çok memnun olduğu şey öğretmen sirkülasyonunun azaltılmasını sağlayacak sözleşmeli öğretmenlik oldu." dedi.
Konuşmasının ardından öğretmenlerin sorularını da yanıtlayan Bakan Yılmaz, Cumhuriyet İlkokulu ve Ortaokulu'nu ziyaret ederek öğrencilerle sohbet etti.
Bakan Yılmaz, daha sonra Yüksekova ilçesine geçti.