TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Millî Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2018 yılı bütçeleri görüşüldü.
Millî Eğitim Bakanı Yılmaz, komisyonda yaptığı sunumda, Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK, ÖSYM ile üniversitelerin 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu tasarıları ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu tasarıları ve bakanlık faaliyetleriyle hedefleri hakkında bilgi verdi. Herkesin eğitim ve öğretime eşit şartlar altında erişmesinin, çağın gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve davranışı kazanmasının, girişimci, yenilikçi, dil becerileri yüksek, iletişime ve öğrenmeye açık, özgüven ve sorumluluk sahibi, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmesinin öncelikleri olduğunu belirten Yılmaz, bugüne kadar yapılan çalışmalar neticesinde, temel altyapı ve erişim sorunlarını büyük ölçüde çözdüklerini ifade etti.
Nitelikli bir eğitimi ve herkes için eğitimde fırsat eşitliğini değişmez ve daimi hedef olarak gördüklerini vurgulayan Yılmaz, bu hedefe ulaşma doğrultusunda, eğitime erişimi ve eğitimde kaliteyi artıracak etkin ve verimli işleyen bir kurumsal yapıyı tesis etmek, bakanlığın beşeri, mali, fiziki ve teknolojik alt yapıyla yönetim ve organizasyonunu daha da iyileştirmek istediklerini bildirdi.
Eğitim bütçesinin, 2018 yılında bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 18’ine denk düşecek şekilde 134 milyar 727 milyon lira olarak belirlendiğini aktaran Bakan Yılmaz, şöyle konuştu: "Söz konusu bütçe çerçevesinde bakanlığımız, toplumun hemen hemen tüm kesimlerini içine alan örgün ve yaygın eğitim ve öğretim hizmetlerini yerine getirmektedir. 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında resmi ve özel 10 bin 482 okul öncesi, 25 bin 308 ilkokul, 18 bin 643 ortaokul ve 11 bin 360 lise olmak üzere toplam 65 bin 793 okulumuzla eğitim ve öğretim faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bu okullarımızda, 1 milyon 61 bin 989 öğretmen ile toplam 17 milyon 508 bin 955 öğrencimize eğitim vermekteyiz."
Eğitimi çağın teknolojisiyle buluşturmak üzere Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi´ni başlattıklarını anımsatan Yılmaz, bugüne kadar, bu proje kapsamında 432 bin 288 etkileşimli tahtanın okullara kurulduğunu kaydetti. Yılmaz, 14 bin 933 okulda, 1 milyon 8 bin 971 adet uç kurulumu yapıldığını da belirterek, altyapısı tamamlanan okullara VPN internet erişimi verildiğini ifade etti.
2017-2018 eğitim ve öğretim yılında, yeni katılan 75 bin öğrenci ile birlikte toplam 306 bin 282 öğrencinin eğitim öğretim desteğinden faydalanmasının planlandığını açıklayan Yılmaz, 2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren toplamda 520 bin 866 öğrencinin bu destekten yararlandığını bildirdi. 2017-2018 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla bin 777 yeni özel okulun faaliyete başladığını kaydeden Yılmaz, geçen öğretim yılı dahil olmak üzere toplam 2 bin 850 özel okulun açıldığını vurguladı.
Yılmaz, "15 Temmuz 2016´da Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) milli iradeye yönelik darbe girişimini müteakip bu terör örgütüyle, iltisakı veya aidiyeti tespit edilen bin 65´i özel okul, 361´i diğer özel öğretim kurumu ve 848´i özel öğrenci yurdu olmak üzere toplam 2 bin 274 kurum kapatılmıştır. FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz menfur darbe girişiminden sonra bu örgütle irtibatlı veya iltisaklı olduğu için kapatılan bin 65 özel okul nedeniyle, eğitim hizmeti sunumunda herhangi bir boşluk oluşmamış, aksine eğitim yatırımı yapan vatandaşlarımız sayesinde özel okullaşma oranı ve özel okula gitme oranı artmıştır." diye konuştu. Hükümetleri döneminde eğitimde en büyük yatırımı öğretmene yaptıklarına işaret eden Yılmaz, 2003´ten bu yana 584 bin 288 öğretmen ataması gerçekleştirdiklerini, bugün görev yapan her 3 öğretmenden ikisinin hükümetleri döneminde atandığını kaydetti.
40 yaş ve altındaki öğretmen sayısı yüzde 66
Yılmaz, bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumlarında görev yapan 904 bin 679 öğretmen bulunduğunu, hükümetleri döneminde atanan öğretmen sayısının, mevcut öğretmen sayısının yüzde 64´üne karşılık geldiğini bildirdi. Bunun da aynı zamanda Türkiye´nin genç bir öğretmen kadrosuna sahip olduğunu gösterdiğini belirten Bakan Yılmaz, 40 yaş ve altındaki öğretmen sayısının toplam öğretmen sayısının yüzde 66´sına tekabül ettiğini vurguladı.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı; ilköğretimde 17´ye, ortaöğretimde 13´e düştü. Yılmaz, açıklamalarına şöyle devam etti: "Bu süre içinde, öğretmen başına düşen öğrenci sayımız; ilköğretimde 17´ye, ortaöğretimde de 13´e düşmüştür. Ülkenin her tarafında öğretmen doluluk oranları birbirine yakın bir orana yükseltilmiştir. Bilindiği üzere öğretmen ihtiyaçları Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik esaslarına göre belirlenmektedir. Norm kadro doluluk oranları Doğu Anadolu Bölgesi´nde yüzde 92,28´e, Güneydoğu Anadolu Bölgesi´nde yüzde 90,35´e, ülke genelinde ise yüzde 90,60 seviyesine ulaşmıştır."
Öğretmenlerin ücret artışı
2002´den bu yana göreve yeni başlamış 9. derece 1. kademedeki bir öğretmenin maaşının yüzde 515,04 arttığına işaret eden Yılmaz, ek ders ücretleri hakkında da bilgiler verdi. Bakan Yılmaz, şunları aktardı: "2002´de ek ders ücretinin saati net 2,75 lira (brüt 3,26 lira) iken 2017 yılında net 12,11 lira (brüt 14,38 TL) olmuştur. Bu durumda haftada 15 saat, ayda toplam 60 saat ek ders veren öğretmenimizin ek ders ücreti 2002 yılında 165 lira iken, 1 Temmuz 2017 tarihi itibarıyla yüzde 340,36 artışla net 726,60 liraya yükselmiştir. Haftada 15 saat ek ders veren bir öğretmene 2002 yılında maaşı ile birlikte toplam 635,20 lira ödenirken, 2017 yılının ikinci yarısında toplamda yüzde 469,67 artışla 3.618,52 lira ödenmektedir. Tüm öğretmenlere, her eğitim ve öğretim yılında, bir defa, eğitim ve öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenmektedir. Yapılan ödeme 2002-2003 eğitim ve öğretim yılında 175 lira iken, 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında yüzde 500 artışla bin 50 liraya yükseltilmiştir."
Hayırseverler 48 bin 463 derslik inşa etti
İsmet Yılmaz, 2003 yılından bugüne kadar, 48 bin 463´ü hayırsever tarafından olmak üzere, toplam 282 bin 166 adet yeni dersliğin eğitim öğretimin hizmetine sunulduğuna işaret ederek, şu görüşlerini paylaştı: "Bu vesileyle, gerek derslik yapımı ve gerekse diğer ayni ve nakdi bağışlarıyla eğitimimize gönülden destek olan hayırseverlerimize huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Her eğitim kademesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı, yeni yapılan derslikler sayesinde, ülke genelinde her geçen gün azalmaktadır. Bütün bu çalışmalar sonrasında derslik başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 24´e, ortaöğretimde ise 23´e düşmüştür. Bu konudaki çalışmalarımıza hızla devam edebilmemiz için bakanlığımızın yatırım bütçesi bir önceki yıla göre yüzde 6,91 artışla, 7 milyar 737 milyon lira olarak öngörülmüştür. Yatırım bütçemizin kullanımında özellikle ikili eğitimin yapıldığı ve yoğun göç alan şehirlerimize öncelik vereceğiz."
Okullarda güvenlik tedbirleri
Bakan Yılmaz, İçişleri Bakanlığı ile hazırlanan "Okullarda Güvenli Ortamın Sağlanmasına Yönelik Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Artırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolü" ile öğrencilerin güvenli bir eğitim-öğretim hayatı geçirmesi, madde bağımlılığı ve diğer zararlı alışkanlıklardan korunması ve mevcut güvenlik durumunun belirlenerek koruyucu ve önleyici güvenlik tedbirlerinin alınmasının amaçlandığını ifade etti. Yılmaz, proje kapsamında bakanlığın, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ASELSAN A.Ş. ile 762 okulda çalışmalara başlandığını aktardı.
Şartlı eğitim yatırımları hakkında bilgi veren Yılmaz, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan karşılanan şartlı eğitim yardımıyla 2003 yılından 2017 Haziran ayı sonuna kadar, ilk ve ortaöğretimdeki öğrencilerin annelerine 5 milyar 881 milyon 628 bin 506 lira ödeme yapıldığını açıkladı. Ayrıca Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu´ndan 1988-2005 döneminde 305 adet, 2009-2017 döneminde 229 adet olmak üzere, toplam 534 adet yurdun, çocukların eğitim hizmetine sunulduğunu belirten Yılmaz, bu konuda emeği geçenlere teşekkür etti.
Ücretsiz ders kitabı dağıtımı uygulamasına ilişkin bilgi veren Yılmaz, 2003´ten 2017 yılına kadar toplam 2 milyar 680 milyon 30 bin 389 adet kitabın öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını, bu uygulama için toplam 4 milyar 626 milyon 470 bin 672 TL ödeme yapıldığını kaydetti. Ortaöğretim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı dağıtılması amacıyla 2018 yılı bakanlık bütçesine 222 milyon 901 bin 500 TL kaynak tahsisinin öngörüldüğünü anlatan Yılmaz, ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu´ndan 2018 yılı için 361 milyon 250 bin TL ödenek tahsis edildiğini kaydetti.
İlköğretim ve ortaöğretimde 261 bin 230 öğrenciye 2017 yılı itibarıyla 204,38 lira aylık burs ödendiğini de anımsatarak, özellikle engelli vatandaşların eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilmelerinin öncelik verdikleri konulardan olduğunu kaydeden Yılmaz, "Bu bağlamda, engellilerin eğitim ve rehabilitasyonuna ilişkin olarak 2006 yılından 2017 yılı Eylül ayına kadar bütçemizden 14 milyar 552 milyon lira harcanmıştır." dedi.
Yılmaz, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılında toplam 773 bin 998 ilköğretim öğrencisinin taşındığını, bunların 688 bin 579´inin öğle yemeği hizmetinden de yararlandığını bildirdi. 2017-2018 eğitim öğretim yılında ise 757 bin 714 öğrencinin taşındığını ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: "2016-2017 eğitim ve öğretim yılında 497 bin 740 ortaöğretim öğrencisi taşınmış ve toplam 493 bin 528 öğrenci öğle yemeği hizmetinden de yararlanmıştır. 2017-2018 eğitim öğretim yılında ise 472 bin 262 öğrencimiz halen taşıma hizmetinden faydalanmaktadır. Temel eğitim ve ortaöğretim öğrencilerine hizmet veren yurt ve pansiyonlarımızda koğuş sisteminden oda sistemine geçme çalışmaları devam etmektedir. Bu kapsamda toplam yatak sayısı 537 bin 292´ye ulaşmıştır. Yine çocuklarımıza sağlıklı ara öğün tüketim alışkanlığının kazandırılması ile yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunarak sağlıklı büyüme ve gelişmelerinin sağlanması amacıyla 2011-2012 eğitim ve öğretim yılından itibaren ´Okul Sütü Programı´, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılından itibaren de ´Okullara Kuru Üzüm Dağıtım Programı´ başlatılmış olup, bu uygulamalardan her yıl yaklaşık 6 milyon öğrenci yararlanmaktadır."
Yurt dışı eğitim öğretim faaliyetleriyle ilgili gelişmelere de değinen Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu: "Yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın eğitim ihtiyacını karşılamak ve eğitim öğretim alanındaki uluslararası ilişkilerimizin geliştirilmesini sağlamak amacıyla bakanlığımızın 34 ülkede 31´i eğitim müşavirliği ve 25´i eğitim ataşeliği olmak üzere toplam 56 temsilciliği bulunmaktadır. Bakanlığımızca açılan, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın çocuklarının devam ettiği 16 ilkokul, 23 ortaokul, 24 lise, 4 Türkiye Türkçesi Öğretim Merkezi (TÖMER) olmak üzere toplam 67 eğitim kurumunda eğitim ve öğretim hizmeti verilmektedir. Yurt dışındaki çocuklarımızın kimliklerini koruyarak, bulundukları ülkelerde hayatın her alanında önemli yer edinmesi için özellikle Avrupa ülkelerinde Türkçe ve Türk Kültürü dersi adı altında eğitim faaliyetlerimiz devam etmektedir."
Türkiye Maarif Vakfı´nın (TMV) 1 Eylül 2016´da faaliyetlerine başladığını hatırlatan Yılmaz, bugün itibarıyla vakfın 33 ülkede temsilcilik açtığını, 12 ülkede eğitim öğretime başladığını aktardı. Yılmaz, Milli Eğitim Bakanlığı burslusu olarak 52 farklı ülkede 3 bin 635 öğrencinin eğitim öğretim gördüğünü de açıkladı. Bir meslek alanında eğitim verilen tematik meslek liselerinin 12 ilde açıldığını bildiren Yılmaz, bu kapsamda 19 tematik meslek lisesine bu yıl ilk defa öğrenci alındığını ifade etti.
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, mesleki ve teknik eğitimde 2017-2018 eğitim öğretim yılında öğretim desteği verilen alan sayısının 20´ye çıkarıldığını, geçen yıldan itibaren Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) dışında açılan ve belirli standartlara sahip olan özel mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrencilere de eğitim öğretim desteği ödemesi yapılmaya başlandığını belirtti. 2016-2017 eğitim-öğretim döneminde OSB´lerin içinde ve dışında açılan 33 özel mesleki ve teknik Anadolu lisesine yaklaşık 120 milyon lira ödeme yapıldığına işaret eden Yılmaz, 2017-2018 eğitim öğretim döneminde mesleki ve teknik eğitim alan 41 bin 234 öğrenci için eğitim öğretim desteği ödeneceğini açıkladı.
Birinci sınıftan 12. sınıfa kadar konu ve kavram bütünlüğü dikkate alınarak 51 dersin müfredatını yenilediklerini dile getiren Yılmaz, bu süreçte katılımcı ve demokratik anlayışı önemsediklerini vurguladı. Bakan Yılmaz, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda, işlevsel bilgilerin ön plana çıkarılması, konular arasında sadeleştirme ve seyreltmenin yapılması, uluslararası ve ulusal belgelerde tanımlanmış temel beceri ve yetkinliklerin öğrencilere kazandırılması, öğrencilere değerler eğitiminin verilmesi konularına ağırlık verdiklerini ifade etti.
Bu çalışmaların yanı sıra öğretim programlarının bilgi teknolojileri destekli öğretime uygun hale getirilmesi, programlardaki kazanımları öğrencilerin zihninde somutlaştırmak, kazanımları kavramalarını kolaylaştırmak, konu ve kazanım bazlı öğretim materyallerinin ve içeriklerinin hazırlanması, eğitsel e-içeriklerin genişletilmesi ve geliştirilmesi çalışmalarının devam ettiğini aktaran Yılmaz, 66 dersin öğretim programı güncelleme çalışmalarının sürdüğünü bildirdi. Öğrencilerin en az bir yabancı dili yazılı ve sözlü iletişim kurabilecek şekilde öğrenmesini sağlamak üzere öğretim programlarında gerekli düzenlemelerin yapıldığının altını çizen Yılmaz, buna ek olarak 5. sınıflarda yabancı dil ağırlıklı İngilizce eğitimi pilot uygulamasının sürdüğünü anımsattı.
Dezavantajlı ve özel yetenekli öğrencilere yönelik çalışmalar
Eğitim sisteminde dezavantajlı öğrencilere yönelik çalışmalara ilişkin bilgiler aktaran İsmet Yılmaz, "İlkokulların 3 ve 4. sınıflarına devam eden öğrencilere yönelik olarak daha önceki yıllarda çeşitli nedenlerle okuma, okuduğunu anlama, yazma ve temel matematik alanlarında yetersizliği görülen öğrencilerin eksik öğrenmelerinin giderilmesini amaçlayan İlkokullarda Yetiştirme Programı (İYEP) hazırlandı. Pilot uygulama sonrası İYEP´in ülke genelinde ihtiyacı bulunan tüm 3 ve 4. sınıf öğrencilerine uygulanarak yaygınlaştırılması hedeflenmektedir." bilgilerini paylaştı. Özel yetenekli öğrencilerin eğitimi için bu yıl yeni bir uygulama başlattıklarını ifade eden Yılmaz, İstanbul´da kurulan Araştırma Geliştirme ve Uygulama Okulu´nda ülke genelinde Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) seçme sınavları baz alınarak 30 ortaokul, 30 lise özel yetenekli öğrencisi seçerek eğitim öğretime başlandığını dile getirdi.
Suriyeli öğrencilerin eğitimi
Bakan Yılmaz, Türkiye´de geçici koruma altında bulunan Suriye vatandaşlarının eğitimlerine yönelik güncel istatistikleri de açıkladı. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün 2017 yılı verilerine göre, Türkiye´de okul öncesi dahil, 5-17 yaş arası, okul çağında yaklaşık 976 bin Suriyeli´nin bulunduğunu aktaran Yılmaz, 253 bin 542 geçici eğitim merkezlerinde, 358 bin 966 okulda olmak üzere toplam 612 bin 508 Suriyeli öğrenciye Bakanlık tarafından eğitim öğretim hizmeti verildiğini bildirdi. Yılmaz, hayat boyu öğrenme faaliyetleri kapsamında ise 2016-2017 eğitim ve öğretim döneminde 7 milyon 690 bin 81 vatandaşın eğitim aldığını belirtti.
Türk yükseköğretim sistemi
Millî Eğitim Bakanı Yılmaz, Türkiye´de yükseköğretim alanındaki okullaşma oranında 2003-2014 yılları arasında çok önemli sıçrama yaşandığına ve yatay büyüme olarak adlandırılabilecek önemli düzeyde bir büyümeye şahit olunduğuna dikkati çekti. Türkiye´de, 112 devlet, 67 vakıf yükseköğretim kurumu, 5 vakıf meslek yüksekokulu ile Milli Savunma, Türk-Japon Bilim ve Teknoloji üniversiteleri ile birlikte toplam 186 yükseköğretim kurumunun bulunduğuna değinen Yılmaz, şunları söyledi: "2016-2017 eğitim ve öğretim döneminde öğrenci sayımız da 7 milyon 198 bin 987’ye ulaştı. Bu öğrenci sayımız ile Avrupa Yükseköğretim Alanı´ndaki ikinci en büyük öğrenci sayısına sahip ülke konumuna gelinmiştir. Bu öğrenci sayısının 2 milyon 555 bin 926´sı önlisans, 4 milyon 71 bin 579´u lisans, 480 bin 215´i yüksek lisans, 91 bin 267´si doktora öğrencisidir. Öğretim elemanı sayımız ise 151 bin 763 olup bunun 71 bin 390´ı öğretim üyesidir."
Yükseköğretim kurumlarında gerçekleştirilen en önemli girişimlerin Kalite Kurulu´nun oluşturulması ve misyon farklılaşması odaklı ihtisaslaşma olduğunu anlatan Yılmaz, Yükseköğretim Kalite Kurulu´nun yapılanmasının kısa süre içinde tamamlanacağını dile getirdi. Üretim Reform Paketi içinde yer alan ve yükseköğretim sisteminde yapısal değişiklikler öngören düzenlemenin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu´na eklendiğine işaret eden Yılmaz, bu kapsamda ikincil mevzuat çalışmalarının başlatıldığını aktardı. Bakan Yılmaz, Reform Paketi´nde yer alan projeleri hayata geçirebilmek üzere nitelikli insan kaynağına ihtiyacını gidermek için öncelikli alanlarda, öğretim üyesi ihtiyacı olan alanlarda ihtisaslaşacak 912 araştırma görevlisi için ilana çıkıldığını belirtti.
ÖSYM sınavlarına bir yılda 9 milyon aday girecek
ÖSYM´nin faaliyetleri hakkında da bilgi veren Yılmaz, kurumun 10 bin 469 başvuru merkezinden başvurular alınıp, 176 sınav koordinatörlükleri ile çok sayıda sınav yapıldığını, 2017 sonu itibarıyla merkezin yaptığı 40 sınava giren aday sayısının 9 milyonu bulacağını söyledi. Ankara´da yeni hizmete açılan Esenboğa e-Sınav Merkezi´nin, aynı anda 5 bin adayın elektronik sınava girebildiği, dünyanın en büyük elektronik sınav merkezi olduğunu ifade eden İsmet Yılmaz, bu merkezde yapılan elektronik sınavlara ALES ve EDUS sınavının da eklendiğini aktardı. Bakan Yılmaz, kamu kurumlarından gelen talepler doğrultusunda 2018 yılından itibaren halen yazılı ortamda yapılan bazı sınavların da elektronik sınav olarak gerçekleştirilmesinin planlandığını sözlerine ekledi.
Bakan Yılmaz, Millî Eğitim Bakanlığının 2018 bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Eğitimin önemine işaret eden Yılmaz, eğitime kesinlikle siyasetin karıştırılmasını istemediklerini ifade ederek, "Eğitim hepimizin ortak zorunluluğudur." dedi. Eğitimin Türkiye´yi ekonomik olarak ilk 10 ülke arasına getirecek bir sistem olduğuna işaret eden Yılmaz, bunun için eğitimde başarıyı yakalamak gerektiğini, herkes için kaliteli eğitim ve fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı. Bilgi ekonomisine geçişi kolaylaştırmanın en önemli basamağının yetişmiş insan gücü ile olduğunun altını çizen Yılmaz, bütün bakanlıkların ihtiyaç duyduğu nitelikli personel kaynağının da eğitim olduğunu söyledi. Yılmaz, "Diyoruz ki Türkiye´de ne eksiklik varsa bunun bütün sorumlusu Millî Eğitim Bakanlığı, bunu kabul ediyoruz. Sağlıkta memnuniyette 70´in üstünde bir rakam var. Bunu eğitim sistemine borçluyuz. Doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar, hastane yöneticileri bizim eğitim sistemimizden çıktı." değerlendirmesini yaptı. Türkiye´nin ihracatının 36 milyar dolardan 154 milyar dolara çıktığını belirten Yılmaz, buradaki başarının da eğitimden kaynaklandığını ifade etti.
Kaliteli eğitimin sadece ekonomiyi ileri götürmeyeceğini, aynı zamanda demokrasinin kökleşmesine de katkı sağlayacağını kaydeden Yılmaz, "Ben inandığımı söylüyorum. Eğitim iyiye gidiyor diyorum. Adeta bizi desteklediğini söyleyenler bile ´İsmet Bey böyle diyor ama adeta gerçeği ifade etmiyor.´ şeklinde yaklaşıyor. Ben de o zaman diyorum ki; Allah için eğitimin kötüye gittiğini nereden çıkardınız?" diye konuştu.
İsmet Yılmaz, uluslararası sınav olan TIMMS sınav sonuçlarını değerlendirirken, 2015´te bu sınavda bir başarının yakalandığını söyledi. Yılmaz, "TIMSS´teki başarı ile Fransa ile aşağı yukarı aynıyız. Fransa, öğrenci başına 15 bin dolar harcıyor, biz 3 bin dolar harcıyoruz. 3 bin dolar harcamakla Fransa´nın yakaladığı başarıyı yakalıyoruz. Bu büyük bir başarıdır. Çok net. TIMMS´e herkes baksın. TIMMS´teki 1999´daki seviyesi ile son verilerini karşılaştırın." dedi. Mevlana´nın "Yüzde ısrar etme doksan da olur, insan dediğinde noksan da olur." sözünü dile getiren Yılmaz, kendilerinin de eksiklerinin olabileceğini belirtti.
PISA´da Türkiye´nin ortalamasının arttığını aktaran Yılmaz, "2006´da Türkiye´nin ortalaması 424 iken 425´e çıktı. Türkiye´nin sırası 54´te. Önce 47 idi. 57 ülke arasında 47´nci olmuşsunuz, sizden sonra 10 ülke geliyor. Şimdi ise 72 ülke katılmış, 54´üncü sırada. PISA´ya bakışım belli. Vietnam, ABD´nin önünde. PISA´da önde olmak eğitimde çok ileri gittiği anlamına gelmez. Vietnam´ın ABD´den çok daha iyi eğitim verdiğini söyleyebilir misiniz? Vietnam, orta gelişmişlik düzeyini bile yakalamamış bir ülke." ifadelerini kullandı.
"BM raporlarına bakın"
Türkiye´de eğitimin iyiye gittiğini yineleyen Yılmaz, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişmişlik Raporu´nda Türkiye´nin eğitime ayırdığı paylara ilişkin verilere bakılmasını istedi. Bakan Yılmaz, 2015´te millî gelirden eğitime ayrılan payın yüzde 5,8 iken bu oranın OECD ülkelerinde 5,2 olduğunu kaydetti. Yılmaz, bu rakamlara il özel idarelerinin bütçesinden eğitime ayrılan payın, vatandaş hibelerinin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının şartlı eğitim yardımının, ücretsiz kitapların, 60 bine yakın güvenlik ve temizlik görevlisi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından aktarılan ödeneklerin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesinden verilen üzüm ve süt dağıtımı ödeneklerinin de eklenmesi gerektiğini söyledi. Uluslararası raporların Türkiye´deki değerleri sağlıklı bir şekilde almadığının altını çizen Yılmaz, en son OECD Eğitime Bakış Raporu´nda da gerçek bilgilerin yansıtılmadığını ifade etti.
Raporda, Türkiye´de engelli öğrencilerin belli bir kademeden sonra eğitime devam etmediğinin yer aldığını aktaran Yılmaz, "300 binin üzerinde engellimiz var. 200 binin üzerinde öğrenci, kaynaştırma eğitimine gidiyor. Takip etmediğinden bunların kaynaştırma eğitimi ile eğitimlerine devam ettiğini bilmiyor. İlkokuldan sonra hemen bu öğrenci sayısında bir azalma olduğunda bunu Türkiye´nin bir başarısızlığı olarak görüyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Özel okullara giden öğrencilerin eğitim giderlerine katkı verdiklerini, üniversite öğrencilerini öğrenim harcı yükünden kurtardıklarını anlatan Yılmaz, "Bugün Türkiye´de eğitimde kalite konuşuluyorsa bu, eğitimde alt yapının büyük ölçüde tamamlanmış olmasından kaynaklanıyor. Siz hiç, ´Hastanesi olmayan bir yerde beyin cerrahı yok´ denildiğini duydunuz mu?" diye konuştu. Yılmaz, kız öğrencilerin yükseköğretimde okullaşma oranının erkek öğrencilerin önüne geçtiğine dikkati çekerek, okul öncesi eğitimi de yaygınlaştırdıklarını, yüzde 10 dolayında olan bu oranın son verilere göre yüzde 74´ün üzerine çıktığını bildirdi.
"80 milyonun hepsini eşit derecede görüyoruz"
İsmet Yılmaz, bir milletvekilinin, "Kahkaha Gülleri" adlı masal kitabının toplatılmasına ilişkin haberlerle ilgili sorusu üzerine, kitabın ders kitabı olmadığını, Bakanlıkla da bir ilişiğinin bulunmadığını söyledi. Yılmaz, kitaptaki gibi bir içeriği onaylamalarının da mümkün olmadığını dile getirdi. Yayıncının, "bir süre Özbekistan´da görev yapan bir öğretmen tarafından hazırlanan bir masal derlemesi olduğu" bilgisinin kendisine ulaştığını anlatan Yılmaz, kitabın yayıncı tarafından 2009´da toplatıldığını belirtti. Yılmaz, "2010 KPSS soruşturması kapsamında, 2 bin 371 kişinin ilişiği kesilmiştir." açıklamasını yaptı.
Bir milletvekilinin, "Bu evlatlarımızı tarikatlara emanet etmeyin, yurtlarınızın kapasitesini artırın." dediğini aktaran Yılmaz, "Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. Anahtarı birisinden alıp da diğerine vermek gibi bir durum olmaz. 80 milyonun hepsini eşit derecede görüp gerekenleri yapmaya çalışıyoruz." dedi. Yılmaz, 2002´de YURTKUR´un 182 bin kapasitesi bulunduğunu, bunu 622 bine çıkardıklarını, Bakanlığa bağlı kurumlardaki 349 bin olan kapasiteyi de 536 bine yükselttiklerini kaydetti.
Başbakan Binali Yıldırım´ın Maliye Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına talimat verdiğini bildiren Yılmaz, bu bakanlıklarla yürüttükleri ortak çalışma sonunda özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki ders saatlerini artırmak istediklerini söyledi.
Yılmaz, 39 bin 300 sözleşmeli öğretmen ataması yapıldığını, bunlardan 200´ünün henüz göreve başlamadığını belirtti. Cinsel taciz suçundan dolayı devlet memurluğundan 165 kişinin çıkartıldığını kaydeden Yılmaz, ayrıca 16 kişinin kademe ilerlemesinin durdurulduğunu, 101 kişiye de aylıktan kesme cezası verildiğini ifade etti.
İmam hatip liselerinin yatırım ödeneğinin yüzde 17, mesleki ve teknik liselerin yüzde 32 olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Meslek liselerinin bütçesi, geçen yıl 13 milyardı. 2002 yılında eğitimin toplam bütçesi 10,5 milyardı. Üniversiteler dahil toplam eğitime ayırdığımızın 2002´dekinden daha fazlasını, geçen yıl sadece mesleki eğitime ayırdık. Bütçenizden neye fazla kaynak ayırdıysanız ona öncelik vermişsiniz demektir. Bizim bakanlığın önceliği mesleki eğitim. Mesleki eğitimi memleket meselesi olarak görüyoruz." İzmir Karaburun´da Kur´an-ı Kerim dersinin zorla seçmeli ders olarak okutulduğuna yönelik iddialar hakkında ise Yılmaz, "Böyle bir şey yok. İl müdürüyle de görüşüldü, denildi ki, ´Bizim böyle bir talebimiz yok. Böyle bir hakkımız yok, zorlayabilmek mümkün değil´. İl müdürü bana doğru olmadığını söylüyor, eğer zorlama varsa çok net soruşturmayı açarız." diye konuştu.
Atatürk´ün müfredattaki yeri
Müfredatta Atatürk ile ilgili azaltma yapıldığı iddialarına değinen Yılmaz, şöyle devam etti: "Atatürk ile ilgili beden eğitimi ve spor dersinde, coğrafyada, çağdaş Türk ve dünya tarihinde, fen liselerinin fizik, kimya ve matematiğinde, Atatürk´ün geometri üzerine yaptığı çalışmalar da dahil olmak üzere var. Fizikte var, görsel sanatlarda var. Atatürk´ün sanata ve sanat eğitimine verdiği önem, Atatürk´ün müzelerin kurulmasındaki katkıları var. Kimyada var, müzikte var. Türk kültür ve medeniyet tarihinde var, Türkçe´de var. Türkçe dersinde her sınıf düzeyinde sekiz temanın işenmesi zorunludur. Bu sekiz temanın da üç tanesi her yıl işlenecektir. Üç temadan bir tanesi milli mücadele ve Atatürk. Hayat bilgisi ilkokul bir, iki ve üçte var. İlkokul bire giden bir çocuğun okulunun, evinin adresini bilmesi beklenmiyor. Deniyor ki ´Çocuğun cebine evinin adresini koyun, telefon numarası da koyun´. İkinci sınıfa geçtiğinde artık çocuk evinin adresini bilir, telefonu bilir diye düşünülüyor. İlkokul birdeki (öğrenci), hayat bilgisinde Atatürk´ün hayatını bilir. ´Bunları kazansın.´ diyoruz."
Bir kişinin, "Atatürk, Vardar Ovası´nı çok severdi, bunu neden kaldırdınız?" şeklinde gazetede eleştirisi bulunduğunu dile getiren Yılmaz, "Vardar Ovası da Estergon Kalesi de kırmızı gülün alı da var. ´Atatürk´ün bütün sevdiği şarkılardan bir repertuar oluşturulur.´ deniyor. Kaldı ki bu Atatürkçülük dersinde de inkılap tarihi dersinde de ayrı. İnkılap tarihinde Atatürk´ün bütün o değerlerinin, altı ok dahil olmak üzere Türkiye´nin çağdaşlaşmasına, demokratikleşmesine ne kadar katkısı olduğunun, ne kadar vazgeçilmez olduğunun mutlaka öğrencilere öğretilmesi isteniyor. Allah aşkına böyle bir şey olduktan sonra ´Atatürk azaltıldı, Atatürk çıkarıldı´ denir mi? Denmez ama deniyor." şeklinde konuştu.
Zazaca ve Kurmanci dillerine yönelik verilen eğitimler hakkında bir soruya karşılık Yılmaz, Bingöl ve Batman İl Milli Eğitim müdürlüklerince hazırlanan materyalin Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından onaylandığını, 2016-2017 eğitim öğretim yılında, yaşayan diller ve lehçeler dersi çerçevesinde, diller ve lehçeler kapsamında Kurmanci´yi 17 bin 294 kişinin, Zazaca´yı da 2 bin 34 kişinin seçtiğini bildirdi.
Eğitimin her kademesinde öğrenciye beceriler katmanın çağdaş eğitimin amacı olduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu: "Öğrencilerimizi sınava değil, hayata hazırlamamız gerektiğini söylüyoruz. Mevcut sistemde öğrenci, 8. sınıfta gireceği sınav için 6, 7. ve 8. sınıflarda hazırlık yapıyor. Bu zamana kadar gelmiş sistemlerden, bu yeni gelen sistemin daha iyi olduğunu söyledim. İnanıyoruz ki bu getirdiğimizde, şu sakıncaları kaldıracağını düşünerek söylüyoruz. Bu dönem, gençlerin fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan gelişme dönemidir. En yüksek beceri kazanma dönemi olan 13-16 yaş arası gençler sadece bu sınavla uğraşmakta. Sınav sorusu çözme dışında bir şey yapmadan yaşamaya mecbur bırakılmaktadır. Siz evladınıza bu konuda farklı bir destek vermezseniz, başka birisi verirse mahalle baskısı altında kaldığınızı hissedip evladınıza karşı görevinizi hakkıyla yerine getirmemiş bir aile bireyi durumuna düşüyorsunuz." Bu konudaki tespitleri Sakarya Üniversitesinin bir araştırmasından aldıklarını açıklayan Yılmaz, araştırmada yer alan tespitleri aktardı. Yılmaz, eğitim sistemini değiştirmediklerini, ölçme ve değerlendirmeyle öğrencilerin liseye kayıtlarının yapılmasının daha iyi olacağını ifade etti.
Yılmaz, şöyle devam etti: "Temel eğitimden ortaöğretime geçiş için bir sınav uygulanması genel kabul görmektedir. Bu sınavın fırsat eşitliğini de sağlaması gerekir. Önceliğimiz eğitimde fırsat eşitliğidir. Temel eğitimden ortaöğretime geçişte uygulanacak bir sınava katılım için öğrencilerin, herhangi bir kısıtlama olmaksızın bir ön değerlendirme sürecinden de geçmeksizin, sınava özgür iradeleri ve hedefleri doğrultusunda katılmalarının daha adil olacağını değerlendirdik. Önümüzdeki süreçte, öğrencinin yetenek, ilgi ve başarısını ilkokuldan başlayıp izleyerek, okullararası kalite farkını da ortadan kaldırarak liselere sınavsız geçişi amaçlıyoruz."
Milletvekillerinin soruları üzerine Yılmaz, "Nitelikli okulların niteliği nedir? Öğrenciyi sınavla almış olması. Bu, diğerlerinin niteliksiz olduğu tanımını getirmez. O zaman illa derseniz ´Bunlar nitelikli´, ´Diğerleri daha nitelikli´ dememiz lazım." şeklinde konuştu.
Millî Eğitim Bakanı Yılmaz fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve proje okullarının sınavla öğrenci aldığını aktararak, şu ifadelere yer verdi: "Öğrenci kendisi seçecek. İsterse girer, isterse girmez. O zaman da evinin yanında tercih ettiği okula girecek. ´Tercihle serbestlik mi olur?´ Evet, tercihinizi serbest iradeyle yaparsanız pekala hem tercih ettiğiniz hem de istediğiniz yere gireceksiniz. ´Hiç kimseyi istemediği bir bölüme göndermeyeceğiz.´ dememize rağmen yine basında, önemli olan tepki oluşturmak, ´Çocuklarımızı zorla imam hatibe göndereceksiniz, meslek lisesine göndereceksiniz.´ deniyor. Böyle bir şey yok. Eğitim bölgelerinde, o bölgede olan öğrencilerin hepsini alacak kadar birimler oluşturacağız. Arkadaşlar bu konuda çalışıyorlar. Mayısta açıklayacağımızı söyledik. Dolayısıyla hiç kimse merak etmesin. ´Şimdiden göçler başladı´, ´Güzel okulun yanında evim kira var´ deniyor. Biz şu anda ortaokulu, adrese dayalı olarak yapıyoruz. Ortaokulda adrese dayalı olarak yaptığımız halde evini satıp başka yere taşınanı gördünüz mü? Hiç merak etmeyin. İlkokul da ortaokul da lise de aynıdır. Önümüzdeki dönemde evlatlarımızı çok daha iyi bir eğitim sistemine kavuşturacağız."
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça´nın durumlarına ilişkin soru üzerine de Yılmaz, şunları söyledi: "Hiç kimsenin bunların eylemini desteklememesi lazım. Eğer desteklerseniz bunları ölüme sürüklersiniz. ´Mücadele´ doğrudur ama mücadele hak, hukuk içerisinde yapılmalıdır. Hiç kimsenin kendisini öldürme hakkı dahi yoktur. Dolayısıyla burada bir haksızlık yapılmaktadır. Öğretmenler o haksızlığı öncelikle kendisine yapmakta. Bunun yanlış olduğunu ben söylüyorum, herkesin de söylemesi lazım."
Yılmaz´ın konuşmasının ardından Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK, ÖSYM ve üniversitelerin 2018 yılı bütçeleri ve 2016 yılı kesin hesapları komisyonda kabul edildi.