Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bugün Anadolu Ajansının editör masasına konuk oldu
Gazetecilerin sorularını cevaplayan Yılmaz, konuşmasında özetle:
2 Haziranda yapılacak Liselere Geçiş Sınavına 996 bin öğrenci başvuru yaptı.
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: "Eğer 16 Nisan referandumu olmasaydı bugün erken seçim kararı olmazdı. Olaylara bakmak lazım, birisi 15 Temmuz, birisi 16 Nisan referandumu, birisi de sınırlarımızdaki olaylar."
Ne parlamento bundan sonra cumhurbaşkanını seçime götürür ne de cumhurbaşkanı parlamentoyu götürür. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin son erken seçimidir."
Liselere girişte isteğe bağlı merkezi sınav yerleştirmeleri) Her öğrencimize 5 okul, farklı türlerde, seçebilme imkanını tanıyacağız. Hiçbir öğrencimizi tercih etmediği bir okula kaydetmek gibi bir yolumuz olmayacak."
(Adrese dayalı yerleştirme) Haziran ayında tercih ve yerleştirme kılavuzu yayınlayacağız. Orada bütün evlatlarımız, öğrencilerimiz, velilerimiz bunları görecek. Taahhütümüz, beyanımız şudur; hiç kimse tercih etmediği okula gitmeyecek, hiç kimse haksızlığa uğramayacak."
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Eğer 16 Nisan referandumu olmasaydı bugün erken seçim kararı da olmazdı. Olaylara bakmak lazım, biri 15 Temmuz, biri 16 Nisan referandumu, diğeri de sınırlarımızdaki olaylar." dedi.
Yılmaz, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin 24 Haziran'da yapılacağı hatırlatılarak, "Daha önce iktidar partisi tarafından erken seçim olmayacağı dile getirilmişti. Seçimlerin erkene alınmasının gerekçeleri nelerdir" sorusu üzerine Yılmaz, gelinen noktada Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatmak gerektiğini söyledi.
Yılmaz, 16 Nisan 2017'de yapılan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kabul edildiği anayasa değişikliği halk oylamasının erken seçim kararında etkili olduğunu vurgulayarak, "Bekir (Bozdağ) Bey'in çok güzel bir sözü oldu, diyor ki 'Son model Mercedes'i milletin emrine verdik.' Türkiye bundan sonraki yoluna çağı geçmiş veya çağın gerektirdiği yeterliliklere sahip olmayan bir sistemle devam edemez. Buna millet talimat verdi. Millet kabul ettikten sonra bu bir talimattır, gereğini yapacaksınız." diye konuştu.
AK Parti iktidarlarının daha önce yüzde 34, yüzde 47 oy oranıyla ülkeyi yönettiğini, şu anda yüzde 49 oy oranıyla ülkenin yönetildiğini hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Diyoruz ki bundan sonra yüzde 34, yüzde 47, yüzde 49 ile yönetebilmek mümkün değil. Ne gerekiyor? Yüzde 50+1. O zaman soru şu, hangi sistem daha demokratik? Yüzde 34 halkın desteğini alarak mı bu ülkeyi yönetmek yoksa yüzde 50+1 alarak mı? Herkese sordunuz, herkes 'daha demokratik sistem' olduğunu söylüyor. Hangisinde iki başlılık yok? Yeni sistemde. Hangisinde kararlar daha hızlı alınabilir? Yeni sistemde. Millet yeni sistemi kabul etti ve yöneticilere 'Tamam, dedikleriniz doğru ve bu doğrultuda ilerleyin.' dedi. Eğer 16 Nisan referandumu olmasaydı bugün erken seçim kararı da olmazdı. Olaylara bakmak lazım, biri 15 Temmuz, biri 16 Nisan referandumu, diğeri de sınırlarımızdaki olaylar."
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını hatırlatan ve terörle mücadelenin devam ettiğini belirten Yılmaz, "Çevremizdeki diğer olaylar da dikkate alındığında o halde uzun dönemli güven ve istikrar veren bir hükümetin olmasının Türkiye'nin milli çıkarlarına daha uygun olduğu düşünüldü. MHP Genel Başkanı'nın kapı açmasıyla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız, partinin yetkili kurullarıyla istişare ederek 24 Haziran'da milletvekilliği seçimleriyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kurulmasını sağlayacak seçime karar verdi." ifadelerini kullandı.
- "Bekleme süresi uyum yasalarına hazırlık süresiydi"
Bakan Yılmaz, 16 Nisan referandumunun ardından uyum yasalarının gündeme geldiğine işaret ederek, "Bu bekleme süresi uyum yasalarına hazırlık süresiydi. 1 yıl oldu sonra uyum yasalarının yapılması lazım. Daha önce çıksa isabetli olurdu ancak komisyonlar toplanıyor. Uyum yasaları muhtemelen önümüzdeki hafta Meclise sunulur. Bence tam zamanı." dedi.
Millet için güven ve istikrarın önemine dikkati çeken İsmet Yılmaz, "İki şeyi konuşmayacaksınız, biri affı diğeri seçimi. Eğer bunlar konuşulursa o zaman yarın bu ülkeye kim gelecek, nasıl bir yönetim olacak, nasıl bir karar alacak? İşte bu belirsizlik ekonomiyi kötüye götürür. Belirsizliği ortadan kaldırmak gerekiyor. Affı dile getirirseniz gereğini yerine getirmek lazım. Seçimi biz dile getirmedik ama dile getirildi. O halde ya 2019'da ya da 2018'de yapacaksınız." değerlendirmesini yaptı.