Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitim-öğretim faaliyetlerine ilişkin temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği il sayısının 40'ı geçtiğini, temasları sırasında gördüğü en önemli eksikliklerden birinin köy okulları olduğunu belirtti. Bu kapsamda, önceliklerinin okul binaların yeniden eğitim birimi olarak kullanılması olduğunun altını çizen Özer, bu kapsamda köy okullarında ana sınıfı açılması için 10 olan öğrenci sayısı kriterini 5'e düşürdüklerini söyledi. Bu adımın öğrenci sayısı açısından ana sınıfı açılamayan bölgelerde önemli bir iyileştirme sağladığını, kısa sürede 12 bin öğrencinin bu kapsamda okul öncesi eğitimden yararlanmasını sağladıklarını aktaran Özer, köy okullarının ilkokul olarak kullanılması imkanı yoksa mutlaka anaokulu olarak kullanılacağını ifade etti.
Önceliklerinin köy okullarının bölgenin ihtiyacı olan kademede hizmet vermesi olduğuna değinen Özer, "Projenin bir sonraki ayağında Türkiye'deki tüm köy okullarının ve büyükşehre dönüştükten sonraki mahallelerdeki köy okullarının hepsinin aktif olarak yeniden kullanılmasıyla ilgili 'köy yaşam merkezleri' konsepti altında yeni süreci bayramdan sonra başlatacağız. Burada da amacımız, bu okul binalarının aktif olarak eğitim birimleri olarak kullanılması." şeklinde konuştu.
- Dört bakanlık iş birliği içinde çalışacak
Eğitim birimi olarak kullanma imkanı olmaması halinde köy okulları binalarında halk eğitimi merkezi açacaklarını aktaran Özer, şöyle devam etti:
"Tüm köy okullarında bu projeyi başlatacağız. Bu projeyle köylülerimize tarım ve hayvancılıkla ilgili eğitimler vererek sürekli yanlarında olmayı onlara destek vermeyi amaçlıyoruz. Bu süreçleri Tarım ve Orman Bakanlığı ile yürüteceğiz ve bu konudaki çalışmalarımız tamamlandı. Diğer taraftan eğer fiziki mekan, kapasite yeterli olduğu zaman köy okullarını yaz kamplarına dönüştüreceğiz, bu süreci de Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yöneteceğiz. Köy okullarımızı, bölgenin ihtiyaçlarına göre aktif olarak kullanmak için dönüşüme alacağız. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız da bu sürecin içinde olacak. Dolayısıyla 4 bakanlığın aktif olarak yer aldığı çok kapsamlı bir projeyi bayramdan sonra başlatıyoruz."
- Arıcılık eğitimleri de verilecek
Bakan Özer, dünya genelinde tedarik zinciri ve su temini ilgili sıkıntıların tarım ve hayvancılığı çok daha kritik hale getirdiğine işaret etti. Bu nedenle mevcut kapasiteyi çok daha verimli kullanmanın önemine dikkati çeken Özer, "Bu kapsamda özellikle halk eğitimi merkezlerimizi köy okullarımızın binalarına kurarak vatandaşlarımızın tarım ve hayvancılıkla ilgili farkındalığını artırmak, yeni açılımlar, yeni tekniklerle arıcılıktan tutun tüm alanlarla ilgili şehre gitmeden sürekli bir kurs alması için ayağına eğitim hizmetinin geldiği bir mekanizmayı oluşturacağız. Dolayısıyla kalkınmada tüm birimlerimiz, köylerimiz, şehirlerimiz, beldelerimiz, ilçelerimizle birlikte güçlü şekilde hareket edebilme kabiliyetimiz olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Özer, Kovid-19 salgınının nitelikli üretim ve katma değeri yüksek ürünlerin dünyada rekabet edebilme gücündeki rolünü bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Dolayısıyla en güçlü kaynağımız olan beşeri sermayemizin niteliğini artırmak için yatırım yaparak diğer taraftan mevcut kapasitemizle tarım ve hayvancılık, sanayi ile ilgili katma değeri yüksek fikri mülkiyetle ilgili alanlarda savunma sanayi ile ilgili alanlarda çok daha güçlü üretim kapasitesi ile ülkemiz emin adımlarla geleceğe ilerleyecek." (AA)