Bakan Özer’in, yeni eğitim yılı hazırlıklarının tamamlandığı, tüm okullara bütçe gönderildiği, bunun sessiz bir devrim olduğu yönündeki açıklamasına eğitimcilerden tepki geldi. Eğitim-İş Genel Başkanı Özbay, MEB’in göstermelik bir kaç hamleyle okulların “içler acısı” durumunu gizlemeye, karanlık tabloyu toz pembeye boyamaya çalıştığını ifade etti.
Özbay, “Okul ve derslik ihtiyacı bu sene de karşılanmadığı için kalabalık sınıflar sorunu, yeni dönemde önümüzde çığ gibi duracak. Birçok ilde sınıf başına düşen öğrenci ortalaması 50 civarındayken, bazı illerde bu rakam 70’e dayanıyor. Birçok ilde daha yeni yapıldığı halde duvarları dökülüp, kolonları çatlayan okullar, onarım için kapatıldı ancak bu onarımların ihaleleri, taşeronun da taşeronlarına devredildiği için hâlâ bitmedi. İkili eğitim garabeti de sürüyor. Bazı öğrenciler daha güneş doğmadan yollara düşüyor, bazı öğrenciler ise hava karardığında evine dönebiliyor” diye konuştu.
‘VELİLER BAĞIŞA ZORLANDI’
Bakan Özer’in “Köy okullarını derhal açacağız” demesine rağmen herhangi bir adım atılmadığı için taşra başta olmak üzere yurdun birçok yerinde taşımalı eğitim sorununun süreceğini belirten Özbay, ödenekler konusunda ise şöyle konuştu: “Okulların bir aylık gideri bile etmeyen bir tutarı, yıllık ödenek olarak yolladıkları okullar yine özel birer işletmeymiş gibi kendi hallerine terk edildi. Okul yöneticileri tüccarlığa, veliler de zorunlu bağışlar yapmaya itildi. Temizlik malzemelerinin, tuvalet kağıtlarının bile çoğunlukla velilerden alınan paralarla temin edildiği okullarda, yardımcı personel sorunu kronikleşti.”
Özbay, İŞKUR ile MEB arasında yapılan protokol gereği çalıştırılan yardımcı hizmetli personele, bu yıl yapılan bir değişiklikle daha önce bu protokol dahilinde hiç çalışmamış olma şartı getirilmesinin; okulu ve ihtiyaçlarını bilen, deneyimli personelle çalışma imkânını ortadan kaldırdığını da söyleyerek “Yardımcı personelin çalışma süresinin 24 aydan 9 aya indirilmesi nedeniyle okullar personel bulmakta zorlanır hale geldi. Birçok okulumuz bu dönem için hâlâ personel bulamadı” dedi.
‘EĞİTİMDE KARŞIDEVRİM’
Özbay, MEB’e çağrıda bulunarak sözlerini şöyle sonlandırdı: “Okulların bu dağ gibi sorunları birikmişken; zorunlu bağışlar, servis ve kantin ücretleri, kırtasiye ihtiyaçları derken devlet okulunda çocuk okutmak dahi bel büken meblağlara ulaşmışken; binlerce eğitim emekçisi ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik adları altında, insanlık dışı biçimde sömürülürken öğretmenlerin yeterliliğini ölçmeye kalkan MEB’e önce kendi işini yapması, önce kendi yeterliliğini göstermesi çağrısında bulunuyoruz. Eğitimde yaptığınız ‘sessiz bir devrim’ değil, Cumhuriyetin eğitim konusundaki kazanımlarının tümünü zayıflatan bağır çağır bir karşıdevrimdir” dedi. (Cumhuriyet)