Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre: Bahçeli bu iki konuda yüksek hassasiyete sahip. Anayasal bir kurumun Demirtaş hakkında verdiği kararın, devlet yönetimi ve terörle mücadeleyi zaafiyete uğratabileceği, başka dava ve başvurulara "emsal" teşkil edebileceği olasılığını dikkate alıyor. Bahçeli, AYM'nin benzer dosyalar önüne geldiğinde vermesi muhtemel kararların "devletin kimyasını bozabileceği", "adalet duygusunun zedeleneceği" ve "kantarın topuzunun kaçırılarak" devletin ciddi sıkıntıyla karşı karşıya kalabileceğini düşünüyor.
Ahde vefa
Bahçeli, FETÖ/PDY davalarına değinirken, bu kapsamda hüküm giyen Türköne dosyasına vurgu yaptı. Cezası istinaf tarafından uygun bulunan Türköne'nin dosyası Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde değerlendirilmeyi bekliyor. Bahçeli, FETÖ davalarında yargılamaların "adalet" duygusu zedelenmeden yürütülmesini istiyor. Bahçeli'nin Türköne çıkışının altında ise Ülkücü camianın 1980 öncesi verdiği şehitlere atfettiği ve hala sıcaklığını koruyan "ahde vefa" duygusu yatıyor.
23 Haziran 1979'da yaşamını yitiren Mustafa Türköne'nin ölüm yıldönümünde Bahçeli, kardeşi olan ancak yolu MHP ile ayrılan Mümtaz'er Türköne'ye sahip çıkarak bu vefayı kamuoyuna yansıtıyor. Türköne'nin dava dosyasında yer alan ifadelerindeki, "galiba yazılarımızla gemilerine şu taşıdık" sözleri ve pişmanlığına vurgu yapan MHP yöneticileri, "hayat bir insanı istemediği yere sürükleyebiliyor. Türköne de bu eksende değerlendirilebilir. Suç işlemişse cezası neyse elbette o verilmeli. Ama Altan kardeşler ve Ilıcak gibi birçok isme yaklaşım dikkate alındığında Türköne dosyasının dikkatlice gözden geçirilmesi önem arz ediyor" ifadelerini kullanıyor.