Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde;
Zaman çizelgesinde ayraç haline gelen, birinin sonlanıp diğerinin başladığını gösteren tarihler insanlığın devir aşamalarına, dönüm noktalarına işaret etmektedir.
Dünya bu çerçevede bambaşka ve nevzuhur bir dönemin içinden geçmektedir.
Yeni tip Koronavirüs bütün ezberleri bozmakla kalmamış, öncelik sıralamalarını değiştirmiş, sosyal dengeleri temelinden sarsmıştır.
Yeni bir dünya tablosunun resmi çizilirken, yeni tarz siyaset ve sosyal ilişkiler ağının remzi şekillenmeye başlamıştır.
Küresel salgın tüm ülkeleri her cepheden vurmak şöyle dursun, adeta işgal ve istila etmiştir.
Tehdit büyük, tehlike her yerdedir.
Hiçbir yer güvenli değildir.
Beşeriyet görünmez bir düşmanın her zeminde görülen ve acıklı şekilde hissedilen sonuçlarıyla boğuşmaktadır.
Salgına hazırlıksız yakalanan, hatta salgının boyutlarını basite ve hafife alan ülkelerin maruz kaldıkları travma ve kayıplar ağır düzeylere yükselmiştir.
ABD ve Avrupa ülkelerinin bulanık ve bunalımlı hali buna en açık delildir.
KOVİD-19 hastalığının etkilerini en aza çekebilmek amacıyla ihtiyaç olan küresel dayanışma ve işbirliği maalesef yeni tartışmalarla sekteye uğramaktadır.
Böylesine ağır sorunlu bir dönemde siyasi kaygılarla hareket etmek, fuzuli meselelerden dolayı polemik üretmek bir defa insan haysiyetine, insanlık değerlerine kategorik saygısızlıktır.
ABD ile Dünya Sağlık Örgütü arasında baş gösteren anlaşmazlıklar, tırmanan görüş ayrılıkları, kutuplaşmayı tahrik ve teşvik eden söz düelloları hem sakıncalı hem de sorumsuzluktur.
Ayrıca Çin’in laboratuvar çalışmalarıyla yeni tip Koronavirüs’ü yerküreye yaydığı iddiaları ve isnatları çok sık dillendirilmeye başlanmıştır.
Yarasadan bulaşan virüs üzerinde oynamalar ve eklemeler yapıldığı bazı bilim insanları tarafından da ileri sürülmüştür.
Bu kapsamda ABD ile Çin arasında ticaret savaşlarından bakiye kalan gerilim bir kez daha canlanmaya, karşılıklı restleşmeye kadar uzanmıştır.
ABD’nin bedel ödetmekten bahsetmesi, karşılıklı atışmalarla yükselen tansiyon önümüzde karmaşık ve kaotik bir dönemin varlığına şimdiden delalettir.
Üçüncü Dünya Savaşı’na vurgu yapılması, bu çerçevede simülasyon çalışmalarının kamuoyuna yansıması büyük bir açmaz ve tehdittir.
Elbette yeni tip Koronavirüs’ün laboratuvar faaliyetleriyle üretildiğine dair bugüne kadar ulaşılmış ve herkesi ikna edecek bir kanıt henüz tespit edilmiş değildir.
Şayet virüs Çin’in siyasi gayelerine hizmet maksadıyla imal edilmişse bu durumun çok vahim ve trajik sonuçları olabilecektir.
En iyimser ihtimalle ABD’nin KOVİD-19 salgınındaki başarısız ve basiretsiz mücadele sürecini karartmak ve üzerini kapatmak amacıyla Çin’i hedef aldığı, dikkatleri başka bir yöne çekmeyi hedeflediği düşünülebilecektir.
Çin’in aleyhine iddialar doğru çıkarsa, dünyanın topyekûn yeni bir cepheleşmenin, kanlı bir hesaplaşmanın içine düşmesi kaçınılmaz olabilecektir.
Büyük krizlerin çözümü, bir o kadar büyük yardımlaşma ve dayanışma kampanyalarının tesis ve tezahürüne bağlı olduğu kuşkusuzdur.
Şu ana kadar insanlık bu fazilet ve ferasetle temellenmiş küresel duruşu arzu edilen seviyelerde ifa, icra ve ibra edememiştir.
Virüs krizi turnusol kâğıdı işlevi görerek gelişmiş pek çok ülkenin zaaf ve zayıflıklarını birer birer açığa ve ortaya çıkarmıştır.
Aynı zamanda maskeleri indirmiş, gerçek ve karanlık yüzleri deşifre etmiştir.
İnsan onurunun çiğnendiği, zulmün hâkimiyet kurduğu bir dönemde, virüs herkesi şaşkına çevirmiş, deyim yerindeyse ters köşeye yatırmış, yetersizlik ve eksikliklerle yüzleştirmiştir.
Dünya genelinde KOVİD-19 vakası 2 milyon 300 bine yaklaşmıştır.
Virüse bağlı olarak hayatını kaybeden insan sayısı da 153 bini bulmuştur.
Karşımızda dehşet verici, insan bekasını tehdit eden büyük bir musibet bulunmaktadır.
Bu musibeti en başından itibaren dikkate ve ciddiye alan, bununla birlikte lazım gelen önlemleri gecikmeye mahal vermeden devreye sokan ülkelerin virüsün yayılma hızını en azından kontrol edilebilir seviyelerde tutabildiği açıktır.
Türkiye yeni tip Koronavirüsle her cephede mücadele etmektedir.
Kara propagandaların tedavülüne, karanlık oyunların tertibine rağmen, ülkemiz virüse karşı muazzam bir inanç ve iradeyle direnmektedir.
Elbette bundan rahatsız ve memnuniyetsiz halde bulunan köksüzlerin varlığı gözümüzden kaçmamaktadır.
Hastalığın yayılması, hükümetin zora girmesi, Türkiye’nin tökezlemesi için tüm imkânlarıyla seferber olan, adeta ayin turuna çıkan içimizdeki habis emelli kimliksiz ve kötürümlerin neye ve kime hizmet ettiklerini aziz milletimiz çok iyi bilmektedir.
Bunların ipliği pazara çıkmış, foyaları ortaya dökülmüştür.
CHP sisli ve kirli bir pusuya yatmış, devamlı Türkiye’yi kötülemektedir.
Öylesine ahlaki ve vicdani ölçülerini kaybetmiş bir muhalefet anlayışı vardır ki, hastalıktan siyasi rant ve nema elde etmenin merak ve peşine düşmüştür.
CHP’nin, İP’in, HDP’nin ve diğer şer ortaklarının kötü niyet ve nefreti artık gizlenemeyecek boyutlardadır.
KOVİD-19’a karşı hükümet bütün imkân ve kabiliyetiyle ayağa kalkmışken, CHP Genel Başkanı’nın iki de bir pişmiş aşa su katma arayışı, dönen tekere çomak sokma arzusu tam bir akıl tutulmasıdır.
Eften püften meseleleri gündemine alıp sürekli iftira ve itham yarışına giren Kılıçdaroğlu’nun durumu perişanlıktır.
Kaldı ki CHP virüsün hizasında siyasi hesap içindedir.
Ahı gidip vahı kalmış İP’in, terörün siyasi kurye ve kuklası olan HDP’nin CHP’den farklı bir amaç ve özlem taşımadığı da maşeri vicdanın malumudur.
TBMM’de geçen hafta kabul edilen İnfaz Düzenlemesiyle ilgili kanunun görüşülmesi esnasında CHP’nin ve çıkar ittifakının suçlamaları aslında karşımızdaki siyasi hezeyan ve hüsranı göstermesi bakımından ibretlik olmuştur.
FETÖ’cülerin ve PKK’lıların İnfaz Düzenlemesi kapsamına alınmaması CHP’yi, İP’i, HDP’yi çılgına çevirmiştir.
100.yıldönümünü kutlayacağımız TBMM’nin saygınlığına gölge düşürmek için sıraya girenlerin, Türk milletine ve Türkiye’ye ihanet edenleri cezaevinden çıkarmak için gece gündüz demeden çabalamaları rezaletin ve melanetin daniskasıdır.
Teröristlerle güç ve gelecek birliğine heveslenenlerin şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin kapısında soluğu alacak olmaları tenkit edilmesi gereken bir tenakuzdur.
CHP zavallı bir haldedir.
KOVİD-19 hastalığıyla mücadele kapsamında TBMM’nin çalışmalarına ara vermesi CHP ve diğer yedekleri tarafından eleştirilmiş ve yanlış bulunmuştur.
Halbuki CHP, İnfaz Düzenlemesi Kanunu görüşmelerinin son etabında kullanılan 51 red oyunun içinde 18 milletvekiliyle yerini almıştır.
TBMM’de 139 milletvekili olan CHP’nin 18 milletvekiliyle, 37 milletvekili olan İP’in 8 milletvekiliyle, 61 milletvekili olan HDP’nin 24 milletvekiliyle tercihlerini göstermesi, sonra da çıkıp TBMM’nin çalışmalarına ara vermesini eleştirmeleri ya zeka noksanlığı ya da siyasi koma halidir.
CHP Genel Başkanı’nın telekonferansla konuşması kolaydır.
Eğer TBMM’nin çalışmasını istiyorsa buna uyacak ve gereğini yapacak en başta kendisidir.
Sözlerinin eylemleriyle çatıştığı ve ters düştüğü ayan beyan belli olan CHP ve diğer zillet ortaklarının acıklı ve dağınık siyasetleri milletimiz tarafından not edilmiştir.
Çok şükür Cumhur İttifakı alayının oyununu bir kez daha bozmuştur.
Sağlam irade, vatansever, millete hizmetle dolup taşan sağduyulu ve köklü siyaset Türkiye’nin önünü aydınlatmaktadır.
CHP, KOVİD-19’a ümidini bağlasa da, salgını geçim kapısı görse de, mutlaka hezimete uğrayacak, belediyeler kanalıyla yapmaya çalıştığı paralel uygulamalarının altında kalacaktır.
Türkiye virüs krizinde pro-aktif davranmıştır.
Nitekim hastalığın yayılmaya ve yeşermeye başladığı ilk andan itibaren tehlike fark edilmiş, her ihtimal hesaba katılarak tedbirler kademe kademe alınmıştır.
Fırsatçı CHP yine çuvallamış, yine duvara toslamıştır.
31 Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan virüs kısa zaman içinde coğrafyalara dalga dalga bulaşırken, 6 Ocak 2020’de Sağlık Bakanlığı bünyesinde operasyon merkezi kurulmuş, 10 Ocak 2020’de de Bilim Kurulu oluşturulmuştur.
Bu sayede Türkiye diğer ülkelerden avantajlı ve pozitif şekilde ayrışmıştır.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı virüse karşı tezahür eden devasa ve disiplinli mücadelenin ruhunu teşkil etmiştir.
Batı’da maske bulunamazken, dahası bu konuda ülkeler arasında haksız ve hasmane rekabet oluşmuşken, ülkemiz ücretsiz maske dağıtımıyla öne çıkmıştır.
Türkiye tanı ve tedavi hizmetleriyle dünyayı kendisine hayran bırakmıştır.
Sağlık diplomasisi ve yumuşak güç kapsamında 30’a yakın ülkeye tıbbi malzeme yardımıyla müşfik ve merhametli yüzümüz gösterilmiştir.
Türkiye virüs krizini akıl, sabır ve soğukkanlılıkla yönetmeyi başarmıştır.
İlk defa tecrübe edilen böylesi bir felaket karşısında seri ve süratli kararlar alınarak karmaşaya, kaosa ve gecikmeye asla müsaade edilmemiştir.
Nitekim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ne kadar isabetli bir tercih olduğu taraflı-tarafsız herkesin üzerinde fikir birliği yaptığı bir gerçek olarak hafızalara kaydedilmiştir.
Yeni hükümet sisteminin kazanım ve kadrolarının marifetiyle, doğan veya doğması muhtemel her soruna tereddüde kapılmadan müdahil olunmuştur.
Salgın dönemi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin rüştünü ispat etmesini, kuşku ve soru işaretlerinin giderilmesini de takviye ve temin etmiştir.
Devlet-millet dayanışmasıyla birlik ve beraberlik duygusu iyice yerleşmiş ve kökleşmiştir.
“Ben Yok, Biz Varız”, “Biz Bize Yeteriz”, “Hep Birlikte Türkiye’yiz”, “Birlikte Başaracağız” ifadeleri milli vicdanda saklı duran kolektif bilinci kuvveden fiile çıkarmıştır.
ABD’de yaşlı bakım evleri adeta toplu mezarlığa dönerken, ülkemizde kurulan Vefa Sosyal Destek Grupları yardımlaşmanın muhteşem örneklerini vermişler, bereketin büyüklerle olduğunu teyit etmişlerdir.
30 büyükşehir ve Zonguldak ilimizde sokağa çıkma yasaklarına ve kısıtlayıcı diğer tedbirlere vatandaşlarımızın istekle katılmaları ve kurallara riayetleri mücadeleyi güçlendirmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın samimi, şuurlu, ümit verici tutumu; Sağlık Bakanımızın dürüst ve güvenilir mizacı; sağlık çalışanlarımızın ve İçişleri Bakanımızla birlikte güvenlik güçlerimizin fedakâr gayretleri; aziz vatandaşlarımızın dua ve destekleri KOVİD-19’a karşı sur çekmiş, hastalığın yayılma hızını frenlemiştir.
Filyasyon yöntemi ve oluşturulan algoritmayla hastalığın yayılma hızı hamd olsun kontrol altına alınmaya başlanmıştır.
Ülkemiz sosyal devlet alanında, sosyal yardım ve sosyal güvenlik klasmanında gıpta edilecek adımlar atmış, atmaya da devam etmektedir.
Türkiye ekonomisi her türlü risk ve menfi gelişmelere karşı dayanıklı ve temkinli hale getirilmiştir.
Kriz seviciler alınan ve ekonomiyi zırha büründüren tedbirlerden dolayı sükûtu hayale uğrayacaklardır.
Türkiye salgın dönemini en az hasarla, hızlı bir şekilde aşacak, yaralar da milli birlik ruhuyla sarılacaktır.
Bugün ülkemizde hiç kimse aç ve açıkta bırakılmayacaktır.
Türk devleti dar gelirli vatandaşlarımızın yanındadır.
Günlük ve yevmiye usulüyle çalışan her insanımıza destek verilmektedir.
Esnaflarımızın, çiftçilerimizin, sanayicilerimizin, KOBİ’lerimizin, üreten ve fabrikalarından duman tüttüren her girişimcimizin muhatap oldukları zorluklar elbirliğiyle, güç birliğiyle ve tam bir inanmışlıkla telafi edilecektir.
Konu insan sağlığı, insan canıdır.
Sağlık elden gittikten, hayatın ışığı söndükten sonra hiçbir şeyin anlamı ve değeri olmayacaktır.
Hz.Mevlana’nın dediği gibi, “Ümitsizliğin ardında nice ümitler, karanlığın ardında da nice güneşler vardır.”
Bugünlerde uygulamaya koyulan tedbirlere harfiyen uymak, biraz daha sabretmek hasretini çektiğimiz mutlu ve huzurlu günlere kavuşmamıza imkan sağlayacaktır.
İnanıyorum ki, Türkiye bu badireyi en geç Ramazan ayının sonuna kadar atlatacak, önümüzdeki bayram günleri kucaklaşmalarla, sevinç ve heyecan sağanağıyla bezenip billurlaşacaktır.
KOVİD-19 hastalığından dolayı hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, tedavi gören vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Fedakârca, kahramanca mücadele eden sağlık çalışanlarımıza ve güvenlik görevlilerimize şükran duygularımla birlikte takdir ve teşekkürlerimi iletiyorum.
Allah’ın izniyle virüsten kurtuluş savaşını da kazanacağımıza büyük bir inançla güveniyor, muhterem vatandaşlarımıza ve aziz milletimize en derin selam ve hürmetlerimi sunuyorum.