Bağlantısallık Bilimi ve Üstün Yetenek (Zeka) Kavramı

Hüseyin ÖZKAN

Bağlantısallık Bilimi ve Üstün Yetenek
(Zeka) Kavramı

                 

Sabitlik çağından bağlantısallık çağına geçiyoruz. Bu çağ tümdengelim, tümevarım ve bunların üzerine yeni temelleri atılan bağlantısallık bilimi çağıdır. Bütünü oluşturan parçaların değil parçaların aralarındaki bağlantısallığın değerli olduğu bir çağ. Elbette bu çağın gelişmesine öncülük yapacak bilim nörobilim ve yapay zekadır. Elbette bu yeni bilimin getirdiği bir kültür de olacaktır ve bu kültürün içinde şekillenecek eğitim sistemi de.

Buharlı makineyi icat eden bilim çağının getirdiği eğitim modelinin temel yapısı sabit ve doğuştan zeka yapısıdır. Bu öğretiye göre zeka çoğunlukla doğuştan gelir, çocuğun ileride ne olacağı, hangi alanda başarılı olabileceği, yetenekleri vs neredeyse bellidir. Oysa günümüzde gelişen beyin görüntü yöntemleri  bunun böyle olmadığını her öğrenme ile beynin değiştiğini, gayrete göre beyindeki ilgili alanların büyüdüğünü gösterdi. Böylece sabit beyin mitinin yerle bir olduğu gibi, ölçülenilir zeka miti de yerini beyin plastisitesi özelliğine bırakmıştır. Bu da bize her öğrencinin ayrı bir yetenek olabileceğini ve her öğrencinin başarabileceğini gösterdi.

“Kimseye doğuştan üstün yetenekli etiketinin takılmadığı bir dünyada yaşasaydım, çok daha fazla soru sorardım.” Bu cümle üstün yetenekli ya da doğuştan yetenekli olarak etiketlenen bir öğrenciye aittir. Bu etiket ile “avantaj” elde ediyordu etmesine ama bunun bir bedeli de oluyordu. İçinde sabit bir şeyin olduğu hissine kapılıyor, zorluk çektiklerinde ise o şey “demek ki bitti” diye düşünüyordu. Soru sormamayı, sadece başkalarının sorularına cevap vermeyi öğrendiğini söylüyordu. Her hangi bir konuda zorlandıklarında, birileri aslında doğuştan üstün yetenekli olmadıklarını anlar diye düşünerek bunu saklama ihtiyacı duyuyordu.

"Üstün yetenekli diye etiketlenmenin zarar verici özelliği, öğrencide zorlanmanın vazgeçici, ipin ucunu bıraktırıcı, yıkıcı bir etkisinin olmasıdır. Öğrencilerin yetenekli veya değil diye etiketlenmesini kabul etmememe rağmen herkesin aynı şekilde doğduğunu da öne sürmüyorum. Doğumda insanların benzersiz bir beyni vardır ve insanların beyinleri arasında farklılıklar bulunur. Ancak insanların beyinleri sabit değildir ve  plastisite özelliği sayesinde değiştirebilecekleri için, doğuştan getirdikleri farklılıklar gölgede kalır. İstisnai beyinlerle doğup ileride yaptıklarında doğuştan getirdikleri beyin yapısı etkili olan insanların oranı o kadar küçüktür ki nüfusun 0,001’inden daha azı böyledir. Bazılarının otizm spektrumu gibi bazı açılardan engelleyici, fakat başka açılardan üretken olmalarını sağlayan beyin farklılıkları vardır. Ancak aynı beyinlerle doğmasak da “matematik beyni” “edebiyat beyni” “sanat beyni” veya “müzik beyni” diye bir şey yoktur."(1) Hepimizin başarı için gerekli beyin bağlantısallığını (nöronal iletişim yolaklarını) geliştirmesi gerekir. Yani hepimizin, kafasında taşıdığı beyninin plastisite özelliğinden dolayı en üst düzeyde öğrenme ve başarı potansiyelimiz vardır.

Her okulun ya da nüfusun %2 sini üstün yetenekli (zekalı) olarak olduğunu kesin bir dille söylemek, diğerlerini sistem dışı bırakmak, çoğunluğun yetenek gelişimlerine gereken ihtimamı göstermemek tam bir saçmalık. Onlarca yıl lQ ve çalışkanlık üzerine araştırmalar yürüten Anders Ericsson, insanların dahi olarak kabul ettiği Einstein, Mozart ve Newton gibilerinin aslında “dahi doğmadıklarını, sonradan dahi olduklarını" bulmuş, başarının olağanüstü çalışkanlıktan geçtiğini ortaya koymuştur.

"Tüm öğrencilere bir büyüme yolculuğunda olduklarını bunun zihinsel gelişmeyi de kapsadığını ve “doğuştan yetenek” veya “engel” diye sabit bir şeyin olmadığını belirtmek gerekir." (1) Beynin plastisite özelliğinin her öğrenci için ortak özellik olduğunu bu sayede her öğrencinin başarılı olabileceği anlatılmalı ve eğitim ortamları ve müfredat bireysel gelişmeyi her öğrenciye olanak sağlayacak şekilde yapılandırılmalıdır.

Hüseyin Özkan

Kaynak;
1-Jo Boaler, Sınırsız Zihin Sınırları Aşarak Öğren, Yönet ve Yaşa, KÜY Yayınevi
2- Türker Kılıç, Yeni Bilim Bağlantısal Bütünsellik, Yeni kültür Yaşamdaşlık, Ayrıntı Bilim Yayınevi

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.