Ali Babacan'ın Genel Başkanı olduğu Deva Partisi, TL'nin değer kaybetmesi üzerine 10 maddelik çözüm önerisi açıkladı.
Açıklamada, “Türk Lirası'nın geçen yıla göre ABD Doları karşısında yüzde 23, Avro karşısında ise yüzde 29 oranında değer kaybettiği hatırlatılarak, ‘Türk Lirası bu dönemde gelişmekte olan ülkeler arasında en kötü performans gösteren para birimlerinden birisi olmuştur’ denildi.
DEVA Partisi, TL'nin itibarını yeniden kazanılması için çözüm olarak şunları önerdi:
1. İçsel tutarlılığa sahip, teknik kalitesi yüksek ve güven veren orta vadeli bir program katılımcı bir anlayışla hazırlanmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. İç ve dış finansman dengelerine ilişkin gerçekçi ve tutarlı bir çerçeve ortaya konulmalıdır. Olağanüstü mali ve parasal önlemlerin orta vadede nasıl normalleştirileceğine ilişkin yol haritasına yer verilmelidir.
2. Merkez Bankası, elindeki tüm araçları enflasyon hedeflemesi, dalgalı kur ve serbest sermaye hareketleri anlayışına uygun, bağımsız ve etkin bir biçimde kullanmalıdır.
3. Merkez Bankası rezervlerini güçlendirecek her türlü dış finansman imkanını değerlendirme konusunda azami çaba gösterilmelidir.
4. Kamu bankaları vasıtasıyla şeffaflıktan uzak ve hedeflenen etkileri sağlamakta başarısız olan döviz müdahaleleri ivedilikle sonlandırılmalıdır
5. Başta kamu bankaları olmak üzere tüm bankaları, fayda ve risk analizlerine dayanmadan ucuz ve kolay kredi vermeye zorlamaktan vazgeçilmelidir. Bu doğrultuda aktif rasyosu uygulamasına son verilmelidir.
6. Bütçe disiplinini sağlayacak mali kural hayata geçirilmelidir. Varlık Fonu gibi şeffaflıktan uzak uygulamalara son verilmelidir. Bütçe açığının kontrolünde verimsiz kamu harcamalarının ve israfın kontrol altına alınması öncelikli olmalıdır.
7. Merkez Bankası bilançosunda yıllardır biriktirilen ihtiyati yedek akçe kalemi bütçe açığının finansmanında şeffaflıktan uzak bir biçimde kullanılmıştır. COVID-19 gibi ortaya çıkabilecek ani risklere kalkan olabilecek bu tarz tasarruflara yönelik keyfi uygulamalara bir daha başvurulmamalıdır.
8. Kamu yatırımları ve Kamu Özel Sektör İşbirliği uygulamaları şeffaflığı, katılımcılığı, yerindeliği ve etkinliği esas alan bir anlayışla yürütülmelidir.
9. TÜİK'e güçlü bir bağımsızlık kazandırılmalı ve yayınladığı istatistiklerin kalite ve güvenilirliği en üst düzeye çıkartılmalıdır.
10. Popülist politikalar bir kenara bırakılarak, kural ve kurum bazlı ekonomi yönetimine geçişi sağlayacak ve ekonomi yönetiminin kurumsal kapasitesini güçlendirecek düzenlemeler süratla hayata geçirilmelidir. (Sözcü)