Ahmet ÜNLÜ'nün yazısı;
Aynı kurumdaki sözleşmelilerden birilerine kadro verilirken diğerleri yutkunuyor
Daha önce kamu kurumlarında istihdam edilen sözleşmeli personelin yaşadığı sorunları gündeme taşıdık. Adeta bir dokun bin ah işit kabilinden durumlar ortaya çıkmaya başladı. Garip bir şekilde aynı kurumda ve aynı unvanda çalışanlardan birilerine kadro hakkı verilip diğerine verilmezse bu kurumlarda feryadı dindirmek ve çalışma barışını sağlamak mümkün değildir. Bugünkü yazımızda sözleşmeli personelin yaşadığı sorunları açıklamaya devam edeceğiz.
Kadro talebimize maliyet oluşturacağı gerekçesi ile olmaz denildi
Bir okuyucumuzdan gelen e-mailde; sözleşmeli personelin sorunları yetkililere aktarıldığında kadroya geçirilmelerinin maliyeti ve getireceği yük öne sürülerek kadro talebinin uygun olmadığı belirtiliyor. Bizlerden sonra sözleşmeli olarak atanıp ta bizlerden önce kadroya geçirilenleri görünce adalet duygumuz zedeleniyor. Bizim kadro talebimize maliyet denilip de diğerlerine kadro verilmesini anlayamıyoruz.
Okuyucumuz anlatmaya devam ediyor ve diyor ki, Sağlık Bakanlığı'nda 2017 Haziran ayından sonra işe başlamış ve bundan sonra da başlayacak binlerce sözleşmeli personel 3+1 sistemi ile başlayıp 3 sene sonra kadroya geçti ve bundan sonra da geçecekler. Yani bu kadar insan kadroya geçirilirken Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yük olmazken Sağlık Bakanlığı'nda 2014-2017 arasında işe başlamış olan 11.500 kişi yük oluyor.
Yine okuyucumuz dertli dertli anlatmaya deva ediyor. Diyor ki Diyanet İşleri Başkanlığı da belirli bir tarihten sonra işe başlayacak olanlar, 3 yıl sonra kadroya geçecek. Binlerce insanı daha sonra işe başlayacakları halde kadro hakkı ile işe başlatmak ve süresi dolunca kadroya geçirmek Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yük olmuyor. Lakin, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda 2014-2018 arası işe başlamış olan 18.000 kişinin kadroya geçirilmesinin Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yük getireceği gerekçesiyle reddedilmesini anlamakta zorlanıyoruz.
Devlet, aynı işi yapan ve aynı unvanda çalışanlar arasında ayrım yapmamalı
Sayın Ünlü, şimdi size soruyorum. Elinizi vicdanınıza koyun ve yapılanların ayrım olup olmadığını söyleyin. Devlet, çalışanları arasında böyle bir ayırımı nasıl yapar? Hem de dini konularda millete ahkam öğreten bir kurumda yapılanlar adalete sığar mı?
Ama gel gör ki Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı bünyesinde aynı statü ve unvanla çalışan sözleşmeli personelin daha önce işe başlamış kıdemli olanına verilmeyen kadro hakkı, yine bu iki kurumda daha sonra işe başlamış ve bundan yıllar sonra da başlayacak olanlara verilirken bu durum Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yük oluşturmuyor ama bizlerin kadro talebinde yük hesabı akıllara geliyor. Bu anlayışın rasyonel bir temelinin olduğunu düşünmek mümkün değildir.
Daha önceki yazılarımızda da belirtmiş olduğumuz üzere, okuyucumuzun belirtmiş olduğu hususları kimsenin izah etmesi mümkün değildir. Düzenlemeyi yapanların adeta geçmişi yok sayarak ve çalışma barışını bozmaya gayret edercesine belirli bir tarihten sonra göreve başlayanlara kadro verilmesini düzenlerken, düzenleme öncesinde çalışanları kadrodan mahrum bırakmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Eğer bir kurumdaki sözleşmeli personele kadroya geçiş hakkı veriyorsanız, geçici bir madde ile geçmişte sözleşmeli olarak yıllardır çalışanlara da benzer hakkı vermeniz gerekiyor. Yoksa bu kurumlarda çalışma barışını ve adaleti sağlamanız mümkün değildir.
Kaldı ki minberde ve mihrapta hak, adalet, eşitlik, kul hakkı vb. hususlarda millete nasihat veren bir Kurumun kendi çalışanlarına adaletsiz uygulama yaptırması her halde üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir konu olsa gerektir. Hele hele "Ey iman edenler, yapmadığınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmadığınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir vebaldir." Ayet-i Kerimesi'ni bilenlerin bu tür adaletsizliklere sessiz kalmaları düşünülemez.
Daha önce bu köşede "Sözleşmeli personel istihdamında acil çözüm bekleyen sorunlar" başlıklı yazımızda sözleşmeli personelin teşkilat kanunlarındaki ayrımcı düzenlemeler nedeniyle yaşadığı sorunları ve ayrımcılıkları açıklamıştık. Bu durumun aynı kurumdaki çalışanlar arasında yaşanması ise işin tuzu biberi olmaktadır. Özetle bu konuda sorunlar artarak devam ediyor vesselam.
Akademik teşvik ödemelerinde kadro mu yoksa unvan mı esas alınır?
2020 akademik teşvik başvurumda başvuru tarihinden önce doçentlik unvanımı aldım. Ancak henüz Dr. Öğretim Üyesi kadrosunda çalışmaktayım. Akademik teşvik ödeneği mi Doçentlik katsayısı üzerinden mi yoksa Dr. Öğretim Üyesi üzerinden mi almam gerekiyor?
Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği'nin Akademik Teşvik Ödeneğinin Hesaplanması başlıklı 8'inci maddesinde; Akademik teşvik ödemesi, en yüksek devlet memuru brüt aylık tutarının; profesör kadrosunda bulunanlar için %100'üne, doçent kadrosunda bulunanlar için %90'ına, doktor öğretim üyesi kadrosunda bulunanlar için %80'ine, araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi kadrolarında bulunanlar için %70'ine, akademik teşvik puanının yüze bölünmesiyle bulunacak oranın uygulanması suretiyle hesaplanacağı, puanların ve ödemelerin hesaplanmasında öğretim elemanının teşvik başvurusu yaptığı tarihteki kadro unvanının esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, teşvik ödemesinde kadro unvanı esas alınmakta olup, şu an Dr. Öğretim Üyesi kadrosunda görev yapıyor olmanız nedeniyle bu kadro üzerinden akademik teşvik ödeneğinden yararlanmanız gerekmektedir.
İşlem yaptığımız dosyalarda iki unvan kullanabilir miyim?
Kamuda 2 diploma kullanımıyla ilgili bir sorum olacaktı. 1- Bir kurumda makine mühendisiyim aynı zamanda elektrik teknisyeniyim. Bizim dosyalarımızda 2 kişi imza atıyor, 1 makine mühendisi 1 de elektrik teknisyeni. Ben o dosyalarda 2 imzayı da atabilir miyim? 2- Eğer atamazsam bazı dosyalarda elektrik teknisyeni olarak bazılarında da makine mühendisi olarak imza atabilir miyim?
Kamu kurumlarında görev ve yetkiler bulunulan unvan ve kadrolarla doğrudan ilgilidir. Bir kadroda asil diğer kadroda vekil olarak görev yapan bir kişi iki unvanın görev alanındaki konularla ilgili işlem yapabilir. Ancak, bir kişinin kadrosunun dışındaki işleri yapması mümkün değildir ve yapması halinde sorumluluk gerektireceği için hakkında işlem yapılabilir.
Bu nedenle kadro unvanınızın dışındaki alanlarda yetki kullanmamanızı öneririz. Kaldı ki dosyalarda iki imza yerinin olması iki alanda uzman olanların bilgisinden yararlanılmasına yöneliktir. Ayrıca, bir dosyada aynı kişinin iki farklı unvan kullanması burada sıkıntılı bir şeyler mi yapılıyor izlenimi oluşturduğu unutulmamalıdır.
Sorunuzdan kadro unvanınızın makine mühendisi olduğu anlaşılmaktadır. Eğer kadro unvanınız makine mühendisi ise dosyada bu unvanı esas alarak imza atmanız, elektrik teknisyeni unvanını kullanarak ise imza atamamanız gerekmektedir. Aksi durumda sorumlu tutulmanız söz konusu olabilir. Sorunların genelde güneşli günlerden ziyade fırtınalı günlerde çıktığı unutulmamalıdır. Bazen işler yürüsün mantığı yapılan işler, ilerde telafisi imkansız zararlar oluşturabilmektedir. Sonuç olarak kullanılan yetkilerin kaynağı asaleten veya vekaleten bulunulan görevlerdir ve her yetki beraberinde sorumluluk demektir. (Yeni Şafak)