AYNI GEMİDE OLMAK

AYNI GEMİDE OLMAK

Milli Eğitim Bakanlığı’ na bağlı okul ve kurumlarda görev yapan yönetici ve öğretmenlerin ilişkileri incelemeye alındığında çok iç açıcı veriler elde edilmemektedir. Yöneticiler öğretmenlerin çalışma ve sosyal iletişimlerinden pek memnun olmazken öğretmenlerin çoğu yöneticilerin birçoğunun yeterli vasıflara sahip olmadıklarını düşünmektedir. Tabii sürekli değişen yasal düzenlemeler sonucunda atanan kişilerin bu görevlere layık olup olmadıklarının sorgulanır hale gelmesi, atamalardaki kriterlerin sürekli değişmesi, yöneticilerin siyasallaştığı iddialarının artması, her iki grubun da kişisel çıkarlarına öncelik verenlerinin bulundukları makam ve görevleri basamak olarak kullanmaları, hemşericilik, kadın-erkek ayrımcılığı vb. sebepler eğitim seviyeleri ile mesleki vasıfları aynı öğretmenlerle onları yönetenleri karşı karşıya getirmektedir. Okul ve kurumların iklim özelliklerini etkileyen bu unsur eğitim-öğretim ortamına olumsuz yansımakta guruplaşmalar ve çatışmalar yaşanmaktadır. Dolayısıyla yıllardan bu yana yerleştirilmeye çalışılan Toplam Kalite Yönetimi, Eğitim-Öğretim Ortamlarını Geliştirme Çalışmaları, Stratejik Planlama Çalışmaları, Ar-Ge Çalışmaları gibi ekip ruhu ile yapılırsa verim elde edilecek çalışmalar da kağıt üzerinde kalmakta ve benimsetilememektedir.

O halde ne yapılmalı? Öncelikle bütün yönetim kademelerinde yönetici atama kıstasları sürekli değişmemeli; aranacak nitelikler,  liyakat ve kariyer özellikleri öğretmen camiasında kuşkuya mahal vermeyecek şekilde tespit edilmeli; kesin ve sürekli olmalıdır. Öğretmenliğe adım atılan ilk günden itibaren yönetici atama için gerekli olan şartlar bilinmelidir. Atanan yöneticiler sık sık hizmet içi eğitim seminerlerinden geçirilmelidir. Ancak verilen seminerler ciddi, alanında uzman ve gerçekten verimli olacak şekilde planlanıp uygulanmalıdır. Başta okul müdürlüğü olmak üzere yöneticiliğin ast ve üst kademelerinde sorumluluk kadar yetkiler de arttırılmalıdır. Klasik memuriyet mantığının değişmesi için “ nasıl olsa beni görevden atamazlar, burada olmazsa başka bir yerde yine öğretmenliğe devam ederim, bu paraya bu kadar iş, suya sabuna dokunmazsan sana da dokunmazlar, iş verirlerse yaparım ama ben işe talip olmam, böyle gelmiş böyle gider, hiçbir şey değişmez, çalışanla çalışmayan aynı kefede, yöneticiler ne yapıyor ki asıl işi biz yapıyoruz, yönetici istiyorsa karşıyız, yöneticiler sadece eleştirir v.b.” camiamızda yaygın olan düşüncelerin değiştirilmesi için yasal mevzuattan başlayarak köklü iyileştirmeler yapılmalı; iş memnuniyetini attırıcı; teşvik edici eğitimler verilmelidir.

Bakanlığımızda gördüğüm en önemli sorunlardan biri de tabi mali haklardır. Adeta mali haklar yetki ve sorumluluk ile ters orantılı hale gelmiştir. Görevde yükselirken mali hakların azalmasının mantıklı bir izahı yoktur. Bu çalışma barışını zedelediği gibi verimi de düşürmektedir. Kurum hiyeraşisi ile mali hakların paralel olması gerekmektedir. Hiçbir bakanlıkta rastlamadığımız çelişkilerin giderilmesi lazımdır.

       Sonuç olarak eğitim işinin mutfağında asıl işi yapan öğretmenler ile onların yaptıkları işi en iyi şekilde sürdürmesine olanak sağlayıcı yöneticiler ve bakanlık yetkilileri aslında aynı gemi içinde olduklarını fark etmelidir. Gemi batarsa bundan herkes aynı oranda zarar görür. Siz ne dersiniz…..?

 

                                                                                                                                                 Nuray KABAŞ

                                                                                                                             Datça İlçe Milli Eğitim Müdürü 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri