Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması ile ilgili vaadin üzerinden yaklaşık üç yıl geçtiğini ifade ederek, “Öğretmenin kariyer basamaklarını tanımlayan, aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen şeklinde her basamağı bir öncekinden farklı hak, yetki ve sorumlulukla donatan, ilave özlük hakları getiren, eğitim kurumu yöneticiliğinin kariyer meslek olduğu, okul yöneticiliğinin eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı içinde kadro unvanı şeklinde tasarlandığı, müktesep haklar içeren bir düzenleme gerekmektedir. Bu konuda üç yıl önce verilen söz artık icraata dönüştürülmedir” dedi.
Atilla Olçum, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çorum ve Kocaeli şubelerinin düzenlediği toplantılarda üyelerle bir araya geldi.
Eğitim gündemine ve sendikal çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Olçum, Öğretmenlik mesleğinin statü, hak, yetki, görev ve sorumluluklarının bir kanun çerçevesinde düzenlenerek kariyer mesleği haline gelmesi gerektiğini dile getiren Olçum, 29 yıldır sendikal çalışmalardan kamu hizmetlerine, eğitimden bilime kadar çok geniş bir alanda faaliyet gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ve söz konusu hedeflerinin kahir ekseriyetini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Hayatımızdan çıkardığız yasaklar da, uygulamasına son verdiğimiz baskılar da, toplu sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkarılması da emeğimizin sonucudur
“Eğitim çalışanlarının hakları, hukuku, eğitim, eğitim sisteminin durumu, sendikaların ve sendikacılığın Türkiye ve dünyadaki konumu hep gündemimizdedir” diyen Olçum, “Sorunları teşhis, çözümleri tespit ediyor, çözüm odaklı hareket ediyoruz. Yol gösteriyoruz, yol açıyoruz, yol alıyoruz. Kayıpların telafisi, kazanımların arttırılması, sorunlara çözüm bulunması için ter akıtıyoruz. Müfredattan ders kitaplarına, sınav sisteminden yerleştirme uygulamalarına her konuda ses verdik, söz söyledik. Yayımladığımız raporlarla, odak analizlerle, yaptığımız çalıştaylarla, sempozyumlarla fikirlerimizi, öneri ve eleştirilerimizi muhataplarına ulaştırdık. Eğitime ve Yükseköğretime Bakış raporları hem sendikamız hem Türkiye için bir ilktir. Suriyeli Çocukların Eğitimi, Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi, Müfredatın Demokratikleştirilmesi, Eğitim Çalışanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri raporlarımız bugüne kadar hem bu alanlarda hem de sendika tarafından hazırlanan ilk ve kapsamlı raporlar olmasıyla; içeride de dışarıda da fikri kapasitemizi, kendi alanımızdaki yetkinliğimizi tescil eden çalışmalar oldu. Yakıp yıkan değil, üreten; kırıp döken değil, düzelten; cam indiren değil, fikir bildiren; barikat kuran değil, engel kaldıran tavrımızla yasaklara karşı çıktık, özlük ve özgürlük mücadelesi verdik. Kurum İdari Kurulu’ndan toplu sözleşmeye, davalardan eylemlere, ikili ilişkilerden uluslararası diplomasiye her zeminde üyeye, ülkeye, insana ve dünyaya kazandırmanın peşinde olduk ve başarılı da olduk. Hayatımızdan çıkardığımız yasaklar da, müfredattan çıkmasını sağladığımız dersler de, uygulamasına son verdiğimiz baskılar da, nöbet ücretinin gelmesi de, ek ders ücretinin artması da, sınav ücretlerinde adaletsizliğin son bulması da, toplu sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkarılarak sendikalı olmanın öneminin daha da artması da, 3600 ek gösterge konusunun karara dönüşmesi de kol kola girmemizin, örgütlü gücümüzün, emeğimizin sonucudur” ifadelerini kullandı.
Öğretmen açığını ortadan kaldırmanın yolu ücretli öğretmenlik değil, kadrolu istihdamdır
Eğitim sistemindeki sorunlu alanlardan biri olan ücretli öğretmenlik konusuna da değinen Olçum, kadrolu istihdamın esas alınması, öğretmen adayının bu kadar çok olduğu Türkiye’de ücretli öğretmenliğin devam ettirilmesi yanlışından bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.
Olçum, eğitim kurumlarında ihtiyaçların karşılanması, hijyen standartlarının sağlanması için bütçe verilmesi ve hizmetli istihdamının artırılması gerektiğini belirterek, “Resmi eğitim kurumlarının tamamı aynı standartlara sahip değil. Hizmetli açığının olduğu okullarda özellikle de salgın döneminde ciddi riskler ortaya çıkararak eğitim kurumlarındaki yönetici ve öğretmenlerin can güvenliği için tehlike oluşturuyor. Yüz yüze eğitimin istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi; okullardaki ihtiyaçların giderilmesi ve hizmetli istihdamının yapılmasına bağlıdır” ifadelerini kullandı.