Resul Kurt'un Star Gazetesindeki yazısı
Geçtiğimiz günlerde NATO'nun Norveç'te düzenlediği "Trident Javelin-2017" tatbikatında kurucu Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk'e düşman liderler arasında yer verilmesinin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da sahte bir hesap kullanılarak "düşman ile işbirliği içerisinde" gösterilmesi ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlikeyi bütün açıklığıyla gösteriyor.
NATO'daki skandalı ortaya çıkaran Binbaşı Ebru Nilhan Bozkurt'un adını duymayan kalmadı sanırım. Devletin gizli belgelerini elde ettiği ve casusluk iddiası ile FETÖ'cülerin "Askeri Casusluk ve Şantaj Davası"nda sanık yapılmış, toplam 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
İzmir'de "Askeri Casusluk" kumpasındaki usulsüzlükler ile bazı bilgilerin sızdırılmasına dair iddianamede Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki bazı personelden sorumlu "abi" olan ancak daha sonra örgütten ayrılan "Ateş"kod adlı gizli tanık "2010-2011 yıllarında askeri casusluk ile ilgili yapılan ilk planın Ankara'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında yapılan bir toplantıda planlandığı, bu planın da bakanlıkta görevli üst düzey bürokrat ....... tarafından gizlice kayıt altına alındığı" yer alıyor. Peki "Askeri Casusluk" kumpasındaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üst bürokratına ne oldu? Bu kumpasla yüzlerce hayatı karartan ve halen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında devlet memurluğuna devam eden bürokratlara neden hesap sorulmuyor? Çalışma Bakanlığında bankamatik memurları kim koruyor?