Aşil Tendonu Ve Şah Damarı Arasında

Bundan bir hafta kadar önce Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof Dr Ziya SELÇUK bir müdürler toplantısı yaptı.

Bundan bir hafta kadar önce Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof Dr Ziya SELÇUK bir müdürler toplantısı yaptı. Bir kişinin bu kadar sorumluluk üzerine yüklenmesinin ne kadar zor olduğundan bahisle işin paylaşım üzerinden yürüyebileceğine işaret ettiler. Tam da bu esnada tüm Türkiye’nin hatta neredeyse tüm islam coğrafyasının ve hatta tüm mazlum coğrafyaların umudu haline gelmiş / getirilmiş olan Sayın Cumhurbaşkanımız aklıma düşüverdi. Bizim gibi doğulu toplumların çoğunda batışımızın da çıkışımızın da böyle hep birer kahraman ve ya kendini feda eden öncü şahsiyetler üzerinden oluşunun bir kader mi yoksa psikolojik, sosyolojik hatta bilgi kuramımızın dengesiz oturtulması yüzünden mi veya yaratılışımızın / yapımızın bir gereği mi olduğu sorusunu aklımdan çıkaramıyorum.

          Öncelikle bundan onbeş yıl kadar önce yaşanan sosyal değişim süreci siyasi yapının değişimi istikametinde ilerlerken o dönemde söz sahibi olanların bu değişime ehliyet ve liyakat çerçevesinde cümleler kurarak ayak direrken karşısında olan bizler şöyle diyorduk. Liyakatin ve ehliyetin ölçütü sizin elinizde mi? Ya da sizin yerinize atanacak insanlar yurt dışında mı getirilmiştir? Nedendir bu direnciniz? Yıllar sonra Okul Müdürlerinin devamı ya da değişimi üzerinden yürütülen sendikal hesaplaşma ya da kendi ekibini korumak / kendi ekibine yer açmak derdi üzerinden medyatik alış verişin diğer bir ifadeyle yazı & açıklama zeminimde sürgit tartışmanın kazananı şimdilik değişim değil gelişim ifadesinin Bakan diliyle sükunet çağrısı neticesi ile dolaba kaldırıldığı vaziyeti üzerindeyiz.

          Bir okul müdürü ya da il / ilçe milli eğitim müdürü atamasının bu kadar geniş çaplı reaksiyoner bir pozisyonda ele alınır olması çok ta değerli bir yarışma gibi algılanmadı piyasada. Herkes kendi açısından kendi tarafını haklı görerek meselenin kapanmasına razı olmuş gibi. Hatta alanda kendini ilgilendirdiği halde bir çok kişinin meseleden haberi bile olmadığını söylemeye de gerek yok bence. Çünkü herkes bu tür ileri genel anlamda kendi abilerine emanet etmiş yerelde herkes kendi işinde, gücünde ve telaşında. Eğer çalıştığı yerde değerini oturduğu koltuktan alanlar varsa sadece onların herhangi bir değişim konusunda korkuları olacaktır doğal olarak ki bu da kafa yormaya değer bir mesel dahi değildir.

          Koskoca Bakan nezaketinden hiç bir şey kaybetmeden olabildiğince latif ve saygılı bir konuşma yaparken onun atadığı minicik makamların minicik insanlarının dağları ben yarattım edası ile arzı endam etmelerine ise hiç vakit harcamayalım. Özellikle yapılacak çalışmaların bu ülkenin insanlarınca ve bu ülke insanlarına hizmet için yine bu ülkenin bazı diğer çocuklarının da yerinin olması gereği üzerinde kısaca durması önemliydi mesela. Aslında piyasada daha henüz alevi sönmemiş bir andımız tartışması varken hem de bu yüzden neredeyse Cumhur İttifakı dahi zarar görecekken böyle hızlı kararlar almak ya da aşırı reaksiyoner tavırla takınmak her iki camiaya da zarar vermekten öteye geçmeyecektir.

          Ne diyorduk? Ha devletin güvenlik ve selameti için birlikte herkes etme ve her halükarda bir diğerini omuzlamak üzere bir pakt oluşturulmuş ise bunun bazı doğal sonuçları da olacaktır ve bu sonuçlar sadece filan ilde belediye başkanlığına aday koymamaktan ibaret de kalmayacaktır. İleri ki süreçlerde bakanlıkların dahi paylaşımı, başkan danışmanlarının ve yardımcılarının dahi bölünmesi konuşulabilir. Tüm bunlara hazırlıklı ve hazmedici olmak gerekmektedir. Ve hatta en tepeden en alt noktaya kadar gereken hassasiyet gösterilmelidir ki küçük mesleler uğruna büyük ve milli kazançlardan vazgeçilmesin.

          Bu güne kadar tüm Milli Eğitim Bakanlarını birebir görmüş, her biri ile tokalaşmış ve her birinin sohbetine katılmış bir kişi olarak söylüyorum ki her biri çok kıymetli olsa da şu anda ki Bakanımızın kıymetinin iyi bilinmesi gerektiğinin altını çizmek isterim. İlk defa eğitimcilik üzerine kafa yormuş ve kendisini Öğretmen diye vasıflandıran ve bundan gurur duyduğunu herkese hissettiren bir bakan olması açısından değerlidir. Sonrasında her aşamada yaşanacak sorunlara vakıf ve dikkat edelim sorunlara kafa değil gönül yoran bir kişi ve şık tutum sahibi olması bu değeri ikiye katlamaktadır. Konuşmasının her cümlesine biz diye vurgu yapan ve biz biriz beraberiz diye devam ettiren bir hitap ve nezakette sınır tanımayan, yönetimi altında ki insanlara yanından bakarak örneklik ve rehberlik eden bir eğitimci olması da çok kıymetli.

          Bu ve benzeri işlerde en çok yıpratan taraf atamalar kısmıdır ki bakanların atamalarında en çok bürokratlar ve sendikalar etkin olurlar, olmak isterler. Gönül yakınlığı bulunan bürokratın da sendikanın da tesiri daha fazla olacaktır doğal olarak. Kurumun kılcal damarlarına vakıf olan bürokratların yönlendirmesi de bazen kendi çevreleri ya da fikri bağlılıkları ile şekillenmektedir. Herkesin kendince bir tutumu, çevresi, seveni sevmeyeni, sevdiği sevmediği olabileceği gibi vefa göStermesi gereken adresler de olacaktır. Tüm bunların ihtiyaç duyacağı yegane rehberin vicdan olması ise zaafiyet doğuracaktır.

          O halde her makam için olmasa da bir kısmı için rasyonel seçim yöntemlerinin olması yadsınamaz. Bunun adı bir biçimde sınav şeklinde olacaktır ister istemez. Ancak her konuda olduğu gibi aşırı iştah obeziteye sebep olmuş ve Aşil tendonu açıklamasını zaruri hale getirmiştir. Her ne kadar böyle bir açıklama yapılmış ise de bağlayıcı noktaya gelişi şah damarının kesilmesi gereğini ifade eden açıklama ile olmuştur. Çünkü diğer yaka daha fazla alan beklemiş veya arzu etmiş olacak ki yapılacak değişikliğin sınav merkezine çekilerek yapılmasının fazla reaksiyon çıkarmayacağı umuduna sarılmıştır. Ancak bakanlığın en büyük yükünü çeken okul müdürleri hem yetkisizleştirilmiş olarak hem gereğinden fazla sorumluluk yüklenmişler olarak çok büyük çaba harcarken kendilerine sırt dönüldüğü değerlendirmesi ile mesleye daha az bir samimiyetle bakabilir hale getirilmemelidir.

          Çekilen yükün teşekkürü daha farklı olamlıdır. Ancak değişime karşı da olunmamalıdır. Tıpkı bakanın da dediği gibi yeni getirilecekler uzodan filan getirilmeyecek.Onlar da bu memleketin insanı. Eğer birileri ötekileştirilirse o zaman beriki de olacaktır ki mevcut durumda ayrışma ya da gereksiz mücadeleden ziyade ortak çözüm önerileri üzerinden samimi ve yararlı sonuçlar almaya odaklanılması gereğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında genel anlamda kurulan Cumhur ittifakının bakanlıklar nezdinde devamlılığının ve iki taraflı seçmen kitlesi oluşturmanın ancak böyle sağlanabileceğinin de farkında olmak gerekiyor galiba. Çünkü diğer taraf dağda oluşuna bakmadan sıcak mesaj verebiliyorsa bu tarafta da sağda oluşuna bakmadan gereken özveriyi bir an evvel oluşturmalıdır kanaatindeyim. Kimsenin iki arada bir derede bırakılmasının doğru olmadığı hususu ise izahtan varestedir.

          Vesselam

          Selehattin DUMAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri