Arkeologlar ve Sanat Tarihçileri de İsyanda

Bu metinle sizlere ülkemizde Arkeoloji ve Sanat Tarihi mezunlarının mesleklerini yapma noktasında karşılaştıkları sorunları ve bu ülkeye niçin bu bölüm mezunlarının ihtiyacı olduğunu anlatmayı umuyoruz."

Medeniyetler Beşiği olarak adlandırdığımız ülkemizin arkeolojik mirasına ufacık bir göz atarsak eğer şunu görürüz.

Bakanlığa bağlı müze sayısı: 188

Düzenlenmiş ören yeri sayısı:130

Höyük sayısı: 25.000 (yanlış değil, tam 25 bin!)

Yalnızca topraklarımız üzerindeki höyük sayısı dahi bizlere bu ülkenin aslında ne kadar çok arkeolog , sanat tarihçi , restoratör gibi eğitimli personele ihtiyacı olduğu hakkında bir fikir verebilir. Topraklarımızın her karışında tarihi eserlerle karşılaştığımızı hepimiz biliyoruz. Bunların nasıl tahrip ve yok edildiğini ,halkımızın koruma bilincinden nasıl uzak olduğunu ,defineciliğin,tarihi eser kaçakçılığının,tarihi mezar ve lahit yağmacılığının ne kadar yaygın olduğunu biz Arkeolog ve Sanat Tarihçiler üzüntüyle izlemekteyiz. Çünkü bizlerin yapması gereken Kazıları defineciler yapmakta ve bizlerin profesyonelce açması gereken lahitleri hırsızlar açmaktadır. Uzun yılardır kültürel mirasımız yurt dışına kaçırılmakta ve bizlere, kendi mirasımızı, dünyanın diğer müzelerinde giriş ücreti ödeyerek görebilme talihsizliği yaşatılmaktadır. Oysa yaşama geçirilecek olan doğru kültür politikalarımız olduğu ve dünyanın en zengin arkeolojik mirasına sahip olduğumuzun bilincinde davrandığımız sürece turizm açısından her köşesi cennet ülkemizin sadece doğal güzelliklerini değil kültür mirasımızı görmeye gelecek turist sayısı ve getirecekleri döviz tahminlerimizin çok ötesindedir. Bakınız sadece Efes Antik Kenti’nin geçen yılda ülkemize kazandırdığı maddi getiri yaklaşık 11 milyon liradır. Bacasız Sanayi olarak adlandırdığımız turizme büyük katkısı olabilecek her türlü kültürel mirasa sahip çıkmak yalnızca döviz değil geçmişine sahip çıkma bilinciyle büyüyen yeni nesiller getirecektir. Büyük Atatürk’ün de dediği gibi "Bir vatanın sahibi olmanın yolu, o topraklarda yaşanmış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak ve sahip olmaktan geçer."

Fakat üzülerek söyleyebiliriz ki ülkemizde kültür mirasımızı ortaya çıkarmaya ve korumaya yönelik eğitim veren bölüm mezunları mesleklerini yapamamaktadırlar. Özel sektörde çalışma imkanı yok denecek kadar az olan bu meslek gruplarının devlet kadrolarında yer alması zorunludur. Ne var ki kamu kurumları arkeolog ve sanat tarihçi alımı konusunda oldukça cimri davranmaktadır. Örneğin son atama takvimi olan 24 Ocak-2 Şubat atamalarında açıklanan kadro sayısı kültür politikamızı tekrar gözden geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. Çünkü bu atamalarda yalnızca 1 sanat tarihçi ve 0 (sıfır) arkeolog kadrosu görülmektedir. Oysa 2010 KPSS sınavına giren arkeolog sayısı 3479 ve sanat tarihçi sayısı 2901’dir. Özetle, toplamda 6380 arkeoloji ve sanat tarihi mezunundan yalnızca 1 kişi göreve başlayabilecektir. Bu durum, niçin sürekli bir biçimde tarihi eser kaçakçılığının yaşandığını, paha biçilemez lahitlerin yağmalandığını ve halkımızın bu konudaki bilinç eksikliğini açıklamaktadır. 1 yıl içerisinde üniversitelerin ilgili bölümlerinden 1000 i aşkın öğrenci mezun olmaktadır. Bu çok olumludur. Çünkü bu topraklara çok sayıda arkeolog ve sanat tarihçi lazımdır. Fakat 1000 küsur mezuna karşılık 1 kişilik kadro trajikomiktir. Aslında, Arkeolog ve Sanat Tarihi mezunlarının istihdam edilebileceği birçok kamu kurumu mevcuttur. Bu konuda naçizane önerilerimiz şunlardır:

 

1. Müze binalarımız büyütülmelidir. Bir çok müze binası yetersizdir. Envanteri tutulmamış olan binlerce eserimiz mevcuttur ve personel eksikliğinden dolayı bu eserler depolarda çürümeye mahkum edilmiştir.

2. Definecilerden ve yağmacıların tahribatından kaçınmak üzere bakanlığın bizzat yürüteceği çok sayıda kazı alanı açılmalıdır.

3. Okullarda Arkeoloji, Sanat tarihi, Restorasyon gibi dersler okutulmalı ve her öğrencinin tarihi mirasa sahip çıkan bireyler olarak yetişmesi sağlanmalıdır.

4. Müzelerin birer eğitim kurumu olmasından yola çıkarak yeni müzeler açılmalıdır.

5. Emniyet müdürlüğünün kaçakçılık şubelerinde bölüm mezunlarının görevlendirilmeleri sağlanmalıdır.

6. Devlet su işleri gibi toprak altında iş yapan tüm kurumlara bölüm mezunlarının istihdamı sağlanmalıdır.

7. Yerel yönetimlere “Koruma Uygulama ve Denetim Büroları”(KUDEB) kurma zorunluluğu getirilmeli ve bölüm mezunlarına yerel yönetimlerde istihdam yaratılmalıdır.

8. Kazılarda, ekonomik olsun diye niteliksiz ve bilgisiz personel yerine bölüm mezunlarına yer verilmelidir. Hatta, bölüm mezunu olmayanların kazılarda çalışması yasaklanmalıdır.

Daha sayamadığımız bir çok sorun ve yapılması gerekenler mevcuttur. Bizler, 4 yıl boyunca zorlu bir eğitimden geçen Arkeoloji ve Sanat Tarihi mezunları olarak ülkemizin bizlere ihtiyacının maksimum düzeyde olduğunun bilinciyle bu metni hazırladık. Amacımız, üniversitede aldığımız eğitimimiz doğrultusunda ülkesine faydalı bireyler olabilmektir. Bu konuda gerekenlerin devletimiz tarafından bir an önce tespit edilmesini bekliyor ve devletimizi çok geç olmadan mirasımıza daha çok sahip çıkmaya davet ediyoruz. Saygılarımızla…

ATAMA BEKLEYEN ARKEOLOG VE SANAT TARİHÇİLER

memurlar.biz

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

KAMU PERSONELİ Haberleri