İnsan olarak aciz bir mahlûkuz. Zafiyetlerimiz ve faziletlerimiz var. Bir insanın herhangi bir şeyi kendi çıkarına hizmet etmesi için kullanmasına “araçsallaştırma” diyoruz. Belirleyici nokta niyet ve ahlaktır.
Arzularımız şelale. Vadiler dolusu hazine doyuramaz iştahımızı. (Şehvetimiz demek daha doğru olsa gerek) Toprak, ancak çare olabiliyor açgözlü halimize.
Sınırsız bir istismar sahamız var. Tek hedefimiz “sapı” ele geçirmek. Ondan sonrası külliyen istismar. Kendimize doğru habire yontuyoruz, bıkmadan-usanmadan durmaz ve doymaz bir biçimde.
Araçsallaştırdıklarımız, istismar ettiklerimiz o kadar çok ki, hangisini sayalım?
Dinimizi, imanımızı araçsallaştırıyoruz, mesela. Hem kendi nefsimizde hem de içtimaı hayatımızda.
Namazı spor olsun diye ya da eylem kastıyla kılmak, zayıflamak için oruç tutmak. Ramazan Bayramı’nı veya Kurban Bayramı’nı tatil ve eğlence vesilesi yapmak.
Şehit mefhumunun içini boşaltarak ölen kişinin hangi amaç için öldüğünü sorgulamadan her mevta için “şehit” lafzını kullanmak.
İslam dinini ideolojik savaşlara karşı savunma geliştirebilmek için muharrik güç olarak istimal etmek ve benzerleri gibi.
Misalleri ziyadeleştirmek mümkündür. Mezkur örneklerin cümlesi bu kabil araçsallaştırma davranışlarıdır.
İslam’ı en amansız şekilde araçsallaştıran Müslümanlar(zahiren) nifak ehlidir. İslam’dan evvel Yahudi, Hristiyan ve Müşrik iken Müslümanların Medine’de güçlendiklerini görünce toplumsal statülerini koruma kaygısıyla Müslüman gözükmeyi tercih ettiler. Hakiki gayeleri İslamı yaşayan bir mütedeyyin olmak değil sosyal hayatta sahibi oldukları menfaatlerini korumak ve devam ettirmekti.
Dini araçsallaştıranlar bir gün o aracın altında kalacaktırlar. Bu bir Sünnetullahtır.
***
Bu gün, 24 Kasım, yani Öğretmenler Günü
Bol bol cek’li-cak’lı nutuklar dinlemekten şiştiğimiz gün.
Her yıl olduğu gibi yine eğitim ve öğretmen araçsallaştırıldı.
Beyanatlarda, nutuklarda sadra şifa olabilecek yeni bir şey yok.
Aynı tas, aynı hamam.
Öğretmenlerin iştirak etmediği toplantılar tertip edildi öğretmenler adına.
Yine başkaları konuştu öğretmenler adına.
Öğretmen ve eğitim sorunları içeriğinden yoksun söylemleri dinlemek zorunda kaldı öğretmenler.
Ne yazık ki tüm olup-bitenlere sebebiyet verenler de eğitimcilerden başkaları değildi.
Kellim kellim, la yenfa’ havanda su dövme misali.
Toplumu kuru kalabalık olmaktan çıkarıp “millet” yapan diğer değerler gibi öğretmen ve eğitim yine araçsallaştırıldı. Toplumsal statülerini kaybetmekten endişelenen ve çıkarlarının devam etmesini isteyenlerin masalarına meze oldu yine 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Ancak, Sünnetullah değişmeyecek.
Araçsallaştıranlar bir gün o aracın altında kalacaklar.
Bir gün gelecek (gelir mi, şahsen çok umutlu değilim) o gün öğretmenlerin toplumsal statüleri gelişecek, eğitim toplumun birinci önceliği olacak ve işte o gün araçsallaştırmanın pabucu dama atılacak.
Rüyası bile güzel, öyle değil mi?