John Bowlby’nin, çocuğun sonraki zihinsel sağlığı açısından gerekli olan anne bakımının yokluğunun önemine işaret etmektedir. Daha sonraki araştırmalarda da, çocuk bakımının sevgi, sevgi bağı ve teşvik gibi gereksinmeleri ile bu gerekliliklerin yokluğu ya da bozulmasının çocuğa yansıyan etkileri saptanmaya çalışılmıştır.
Araştırmalar, Türkiye’de annesizi 14 bin kimsesiz çocuk var. Bu durum toplam olarak kimsesiz çocuk var. Bu durum toplumumuza maliyeti ağır olmaktadır.
En başta, anne yoksunluğunun öz güven ve öz saygı ile bağlantısının açıklanmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Özgüvenin temelleri bebeklikte atılıyor. Özellikle; 0-1.5 yaş arası dönemi önem taşıyor. Bu dönemde anne ile bebek arasında güvenli bir ilişki önem taşıyor. Anılan dönemde fizyolojik ve psikolojik gereksinmelerin karşılanması çocukta özgüvenin gelişmesinde önemlidir. Ancak, 14 bin çocuk, insan yaşamı için önemli olan özgüvenden yoksun olduğunu işaretidir.
Başta özgüven eksikliği sağlıklı iletişimi engelliyor. İletişim sorunu da çocuğun çevresiyle etkili etkileşime girememesi demektir. Etkili iletişim yoksunluğu da duygu ve düşüncelerin ifade edilmemesi anlamına geliyor. Bu çocuklarımızdan kendisi olmasını beklemek mümkün mü?
Kendisi olmayan çocuklarımızın bir gruba ait olmaları (kimlik duygusu geliştirmeleri) mümkün müdür? Böylece, bu çocuklar kendilerini değerli görme şansları olabilir mi? Elbette bu durumda bu çocuklarımızın öz saygı düzeylerinin düşük olmasına yol açacaktır. Yine, öz saygı düzeyi düşük olan çocuklardan psikolojik olgunluk beklemek hayaldir. Sorun bununla da bitmiyor.
Öz saygı düzeyi düşük bu çocuklarımızı girişkenlik, toplumsal ilişkilerinde sorun yaşanması anlamına geliyor. Yine, bu çocuklarımızda görülen öz saygı eksikliği suçluluk duygusu yaşamalarına, çevreleriyle anlamlı ilişkiler kuramamasına yol açması muhtemeldir.
Kuşkusuz bu annesiz büyüyen çocuklarımızın sorunlarına duyarlılık göstermek her yurttaşın temel sorumluluğu olmalıdır. Bunun için koruyucu annelerin yeterli olması gerekir. Ancak, bütün çabalara rağmen koruyucu annelerin yeterli olmadığınıgörüyoruz. Koruyucu annelerin artışı için düzenlemelere gidilmelidir.
Hasan Güneş
Emekli Akademisyen