Şehirlerin sembol yapıları vardır. Olmayanlar da kendilerine sembol yapılan inşa etme peşindedirler. Bu konuda köklü bir tarihin mirasçısı olarak sıkıntı çekmeyen bir milletiz. Her şehrimizde Osmanlı, Selçuklu döneminden kalma sembol yapılar vardır. Edirne, Selimiye’dir. Erzurum, Çifte Minareli Medrese, Divriği Ulu Camii’dir. İstanbul Sultanahmet’tir, Ayasofya’dır, Süleymaniye’dir. Konya Mevlana’dır. Bu yapıtların yaşatılması için gerekli hassasiyetin gösterilmesi önemlidir.
Bu yapıtların şehrin siluetinin bir parçası olması, onların insanların gözlerine ve ruhlarına hitap etmesi gerekir. Modern yapılaşmanın bu eserleri gölgede bırakmasına asla müsaade edilmemelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul’da yapılan üç kulenin İstanbul’la sembolleşen Sarayburnu’ndaki silueti bozmasına karşı çıkması önemli bir hassasiyettir. Bu şehirler bizden sonraki nesillere miras bırakacağımız birer emanettir. Birilerinin kalkıp şehirlerin siluetini istedikleri gibi bozmasına fırsat verilmemelidir.
Bizim başkentimizle özdeşleşen yapı Anıtkabir’dir. Anıttepe üzerinde kurulu bu yapıt Ankara’nın birçok yerinden çıplak gözle görülür. Gece aydınlatmasıyla adeta bir yıldız gibi şehrin göğsünde parlar. Şehrin yamaçlarda kurulu olmasının da etkisiyle yüzbirnlerce insanın özellikle gece bir ışık denizi ve ortasında bir fener gibi parlayan Anıtkabir manzarası vardır.
Geçen haftadan beri bu manzara yok olmaya başlamıştır. Başlangıçta gözlerine inanamasam da, Anıtkabir’in kuzeydoğu yönünde yapılan yüksek bir bina Anıtkabiri kapatmaya başlamıştır. O yüksek tepenin üzerine kurulu sembol bina boğulmaya, geceleri ışığı kaybolmaya başlamıştır. Ankara’nın, Atakule’den sonra Anıtkabir’i de görünmez hale gelmektedir. Şehrin sembolü ölmektedir.
İstanbul’da tarihi yarımada siluetinin bozulmasına nasıl karşı çıkıyor ve hassasiyet gösteriyorsak, Anıtkabirin yüksek binalarla perdelenmesine de aynı hassasiyeti göstermeliyiz. Geç kalınmadan duruma müdahale edilmelidir.
Doğan CEYLAN
Yönetim Bilimi Uzmanı
www.turkiyeegitim.com