1982 Anayasa'sının "II. Zorla çalıştırma yasağı" başlıklı 18. maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:
"Madde 18. – Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır"
Bazen sadece bu maddeye dayanılarak, yaptırılan fazla çalışmaların karşılığının ödenmemesi halinde, dava yoluna gidilmektedir.
Oysaki, Anayasa'da yer alan her bir madde genel bir düzenlemeyi içerir. Bu düzenlemenin detayları kanunlarla düzenlenir. Kanunların detaya girmediği yerlerde de, yetki var ise yönetmeliklerle gerekli düzenleme yapılır.
Bu bağlamda, eğer Anayasa'nın bir alt hukuk normu olan kanun veya yetki verilmiş ise Bakanlar Kurulu veyahut da yönetmeliklerde bir düzenleme yok ise, direkt Anayasa'nın angarya yasağına atıfla dava açılması durumunda, bu davanın kazanılması zayıf bir ihtimaldir. Bazen, idare mahkemesi hakimleri de bu tür durumlarda, Anayasa'nın angayra yasağına atıfta bulunarak, mevzuatta bir dayanağı olmamasına rağmen davacı lehine karar verebilmektedir. Ancak bu davalar temyiz sonucu Danıştay'ın önüne geldiğinde, Danıştay idare mahkemesi kararlarını bozmaktadır. Kişi idare mahkemesinin olumlu kararından dolayı aldığı ödemeyi, Danıştay'ın kararına binaen geri vermek zorunda kalmaktadır.
Örneğin Danıştay'ın 2012 tarihli bir kararında da bu durum yaşanmıştır.
Samsun'da Şube müdürlüğüne görevlendirilen bir sınıf öğretmeni hem zam ve tazminat farkını hem vekalet ücretini hem de ders görevini yapmış sayıldığı ek ders ücretlerini talep etmiştir. Samsun İdare Mahkemesi sadece Anayasa'nın angarya yasağına atıflta bulunarak davacı lehine karar vermiştir. İdare temyiz etmiş ve dosya Danıştay'ın önüne gelmiştir. Danıştay, böyle bir dosyada karar verilebilmesi için,
1- Vekalat ücreti için kanunun aradığı şartların,
2- Zam ve tazminat farkı için ilgili Bakanlar Kurulu Kararının aradığı şartların,
3- Ders görevini yapmış sayılabilmesi için için de MEB'deki Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararda yer alan şartların,
incelenmesi ve mevzuatta yer alan şartların taşınması halinde, işlemin iptal edilmesi gerektiğini belirtmiştir.